HDK’den CPT’ye Öcalan çağrısı

HDK Eşsözcüleri ve Yürütme Kurulu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sağlık ve güvenliğine ilişkin kamuoyundaki endişelerin giderilmesi için CPT’nin durumu denetleyerek, kamuoyunu aydınlatması için göreve çağırdı.

Yazılı bir açıklama yapan HDK Eşsözcüleri ve Yürütme Kurulu​, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sağlık ve güvenliğine ilişkin kamuoyundaki endişelerin giderilmesi için Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin Öcalan’ın durumunu denetleyerek, kamuoyunu aydınlatması için göreve çağırdı. Öcalan’ın maruz bırakıldığı mutlak tecrit koşullarına son verilerek, avukatları ve yakınlarıyla görüşmesine konulan yasadışı engellerin kaldırılması için Adalet Bakanlığı ve Hükümeti de uyardı.

“Sayın Öcalan'ın gerek HDP İmralı Heyeti, gerekse ailesi ve avukatlarıyla görüşmesinin, çözüm ve müzakere sürecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sonlandırıldığı Nisan 2015'ten bu yana gülünç ve inandırıcılıktan uzak gerekçelerle engellenmesi sağlık ve güvenliğine ilişkin bir kaygı kaynağıydı. Ancak 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Sayın Öcalan'ın darbecilerin hedefleri arasında yer aldığına, silahlı bir grubun İmralı'ya yönelik saldırı hazırlıkları sırasında yakalandığına ilişkin haberler bu kaygıların daha da yaygınlaşıp derinleşmesine yol açmıştır” diyen HDK Eşsözcüleri ve Yürütme Kurulu, Adalet Bakanlığı’nın “Bir sorun yok” şeklindeki açıklamasının kaygıları gidermek bir yana daha da arttırdığını da belirtti.

Adalet Bakanlığı’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü maddesi uyarınca, “Bir kişinin insan onuruyla bağdaşan koşullarda alıkonmasını, tedbirin infazına yönelik yol ve yöntemin kişiyi alıkonmanın doğasında kaçınılmaz olarak bulunan sıkıntı düzeyini aşacak yoğunlukta ıstırap ve zorluğa maruz bırakmamasını” sağlamakla sorumlu olduğuna da dikkat çekilen açıklamada şunlara yer verildi: “Oysa Bakanlık Sayın Öcalan'a yönelik tecridi sürdürerek Sözleşmeyi ihlale devam kararlılığında olduğunu göstermekte ve onun sağlık ve güvenliğine ilişkin soruları yanıtlarını gölgede bırakmaktadır.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında ve sonrasında ve halen Cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleriyle, ordu komutanlarının kişisel güvenliklerinin dahi tehdit altında olduğu sürekli olarak tekrarlandığına göre, Sayın Öcalan'la ilgili olarak çok daha büyük tehditlerin sürmekte olduğunu düşünmek gerekir.

15 Temmuz darbe girişimine yol açan en belirleyici koşulun Çözüm Süreci sonlandırılarak Kürt halkına dayatılan savaştır. Gerçekten darbelere karşı kalıcı sürekli ve belirleyici önlemler için çaba gösterecek her hükümetin, işe savaşa son verecek önlemleri alarak başlaması kaçınılmazdır. Bu çerçevede Sayın Öcalan'ın bütün müzakere dönemi boyunca yaptığı ‘sürecin zayıflaması darbe mekaniğini güçlendirir’ uyarısının değeri bir kez daha anlaşılmış olmalıdır.

Halkların Demokratik Kongresi adına darbeyi besleyen savaşın durdurulması ve tekrar müzakere yoluna dönülebilmesi için Sayın Öcalan üzerindeki tecride son verilmesinin barışa giden yoldaki ilk ve en önemli halka olduğunu hatırlatmak istiyoruz. 

Demokrasi dışındaki kurumların ve bu bunların yarattığı vesayetlerin süratle tasfiye edilmesinin en önemli yolu bizatihi Sayın Öcalan’ın bu ülkenin demokratikleşmesinde gördüğü işlevi tekrar kendisine teslim etmek ve başlatılan o diyalog sürecinin hakiki bir müzakere sürecine evrilmesinin koşullarını hazırlamaktır. Bu konuda devleti ve hükümeti uyarmaya devam edeceğiz.

Halklarımızın bu doğrultuda başlattığı ‘Öcalan’a Özgürlük Nöbetleri’nin hem uyarıcı hem koruyucu bir rol oynadığını gözlemliyoruz ve mümkün olan her yerde ve zeminde bu acil eylem planının hayata geçirilmesi için çaba göstereceğimizi duyuruyoruz.

Türkiye’nin bütün demokratik güçlerini, savaş ve darbe karşıtı bütün kesimlerini Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlüğünün barış ve çözüm için anahtar değerinde olduğunu bir kez daha değerlendirerek Kürt halkına yönelik katliamcı, imhacı, inkarcı zihniyetle mücadele için harekete geçmeye çağırıyoruz.”