HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, bugün yapmadıkları her eylemin yarın çocuklara ıstırap ve kendilerine daha fazla tutsaklık ile rehin alınma olarak döneceğini belirterek, onun için HDK'yi ve mücadeleyi ev ev örgütleyeceklerini söyledi.
ANF
ANKARA
Pazar, 13 Kasım 2016, 10:28
Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) “Geleceğimiz için Örgütleniyor, Özgürlüğümüz için Direniyoruz” sloganıyla Ankara’da gerçekleştirdiği 7. Genel Kurul, konuşmalarla devam ediyor. Açılış konuşmasının ardandan konuşan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, tutuklanan HDP Eş Genel Başkanları ve seçilmişleri selamladı.Türkiye’nin kurulduğu günden bu yana eksik bir sistem olduğunu belirten Koçyiğit, “Kendi içerisinde tüm değişim isteklerini de baskı ve zor sistemiyle bastırmıştır. Halkların çoğulcu demokratik ve özgürlükçü sistemin bu coğrafyada yükselmesidir. 7 Haziran bu ülkede demokratik rejim talebinin en görünen sonucudur. Bu rejim değişikliği, 1915’lerdeki İttihat Terakki zihniyetinden başka bir şey değildir. O dönemin milli çizgisi dinci, gerici bir çizgiye savrularak bu rejim inşa edilmeye çalışılıyor. Oysa 15 Temmuz darbe girişimi 7 Haziran’da ortaya çıkan demokratikleşme için fırsat olabilirdi. Hükümetin aslında yapması gereken darbeyi besleyen tüm klikleri ortaya çıkarmak ve demokratikleşmeyi esas alan anayasayı gündeme getirebilirdi. Ancak bununla hesap vermek zorunda kalacaklardır. Erdoğan başkanlık sistemine kadar ülkeyi OHAL ile yönetmek istiyor. Tüm muhalif kesimleri susturduktan ve direnç noktalarını kırdıktan sonra başkanlık sistemini getirmek, halkın ‘verelim de kurtulalım’ demesini istiyor” diye konuştu.
Koçyiğit, konuşmasının devamında şunları aktardı:
“Gün mücadele günü, gün direniş günü ve gün kazanma günüdür. Bugünden geriye gidiş yok. Bugün yapmadığımız her eylemin yarın çocuklarımıza ıstırap olarak, bizlere daha fazla tutsaklık ve rehin alınma olarak döneceğini bilmek lazım. Onun için HDK’yi ev ev örgütleyeceğiz, mücadelemizi örgütleyeceğiz. Geçmişe takılmadan, bugün burada ne yapacağımızın tartışmasını yürüteceğiz. Bu faşizme karşı mücadeleyi nasıl yükselteceğiz? Önümüzdeki tek soru budur. Hep beraber buna cevap vereceğiz. Mutlaka kazanacağız.”
Daha sonra konuşan diğer Eş Sözcü Ertuğrul Kürkçü ise, siyasetin ve parlamentonun önemini yadsımadıklarını ifade ederek, "Devrimci parlamentoyu küçümseme hakkına sahip değildir. Oradan yapılan çağrı her yerden duyurulur. Biz kaç kişiyiz nedir bu toplumda görülsün diye seçim barometresine koyduk ve her defasında bütün barajları yıkarak topluma istediğini yapabileceğini gösterdik. Öte yandan da o kürsüden söylediklerimizi herkes duydu. Onun içindir ki şu anda bu minareden seslenmemiz istenmiyorsa bu sesi her evden söyleyecek bir imkana sahibiz. Bu imkan HDK’dir. Biz 5 yıldır sistematik olarak bu yapıyı tahkim etmiş olsaydık, bugün çok daha geniş bir alanda hızla hareket ediyor olabilirdik” dedi. Kürkçü, 5 yıldır sürdürdüğü bu görevi de bugün itibariyle devredeceğini ancak yine bu mücadele saflarında yer almaya devam edeceğini kaydetti.
‘DÖNEM HALKLARIN DÖNEMİDİR'
Kürkçü’nün ardından konuşan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Leyla Güven, ilk olarak İçişleri Bakanlığı tarafından 370 derneğin kapatıldığını hatırlatarak, bunların büyük bir bölümünün Kürtlere ait büyük bedellerle kazanılmış kurumların olduğunu vurguladı.
“Büyük bir faşizmle karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum" diyen Güven, “Türkiye halklarından bir isteğimiz var. HDK’den bir isteğimiz var. İsteğimiz ortaktır. Barışa olan umudumuz için buradayız ama daha büyük bir desteğe ihtiyacımız var. Kobanê’de olduğu gibi bütün halklar nasıl ortaklaşıp zafere yürüdüyse bugün de aynı ruha ihtiyacımız var. Birlik ve ittifakımızı geliştirerek, direnişimizi büyütmeliyiz. Durduğumuz yerden olayları izleyemeyiz. Dönem halkların dönemidir. Bütün dünyada Kürtler ayakta, mutlaka ama mutlaka kazanacağız” diyerek, ortaklaşma ve birliğin artırılması durumda zaferin halkların olacağını söyledi.
‘ÇEMBER BU ZALİM HÜKÜMET İÇİN DARALIYOR’
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ise, bütün halkların, kimliklerin ve inançların bir arada özgürce yaşayabileceğine inandıklarını ifade ederek, "Burası da onun yansımasıdır” diyerek, HDK’nin farklılıkların bir arada özgürce ifade edildiği bir ortam olduğuna işaret etti. Yüksek, devamında tutuklu bulunan seçilmişlerin isimlerini anarak, kürsüden bir kez daha selamladı.
Yüksek konuşmasında şunları aktardı: “Yüzlerce yıl önce de olsa zalimler ile mazlumların mücadelesi hiç bitmemiştir. Bizler o mazlumları, haklıları, yol gösterenleri tanıyoruz her ne kadar zalimleri hatırlamasak da. Şu anda üzerimizde çok büyük bir baskı var. Bütün Türkiye toplumunun ezilenlerinin büyük bir baskı altında olduğunu biliyoruz. Bu bizleri asla ama karamsarlığa ya da başka bir duyguya itmiyor. Esas olarak çember bu zalim hükümet için daralıyor. Bütün dünya da izole olduğunu görüyoruz. Ülke içinde şoven milliyetçi kesimi arkasına alarak, devletin zor aygıtlarını kullanarak kendini ayakta tutan bir iktidar var. İnsanlar bu iktidarı ve Cumhurbaşkanını sevdikleri için destek veriyor değiller, korktukları için ses çıkarmayan bir pozisyondalar. Bu gidişlerinin işaretidir. Daha fazla iktidarlarını bu şekilde sürdüremeyeceklerinin işaretidir.
’21. YÜZYIL EZİLEN HALKLARIN YÜZYILI OLACAK’
“Bizler ayakta durdukça, yan yana birlikte durdukça onlar kaybetmeye mahkumdurlar. Bizler bu çizgiyi terk etmedikçe kesinlikle başaran biz olacağız. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Biz de bunu yaratacak güce sahibiz. Büyük bir panik içerisinde Kürtler kazanımlara sahip olmasın diye ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Ama önü alınamaz bir gelişim var. Bu yüzyıl Kürt halkının ve onun gibi ezilen halkların yüz yılı olacak.”