HDP'den 'kapatma tartışmaları'na yanıt: Bedelini ödersiniz!

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, HDP ile mücadele edemeyenlerin parti kapatma tartışması açtığını belirtti, "Bedelini ödersiniz" diye uyardı. Oluç, parti ve STK'lere de "ilkesel duruş sergileme" çağrısı yaptı.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

'HDP İLE BAŞ EDEMEDİKLERİ İÇİN...'

Oluç'un değerlendirmelerinin satır başları şöyle:

"MHP, Cumhur İttifakı’nın bir parçasıdır. Cumhur İttifakı bugün Türkiye’de iktidardır. AKP ve MHP, Cumhur İttifakı’nı oluşturmaktadır. Şimdi bu iktidarın bir parçası ya da iktidarın tamamı, iktidar gücünü kullanarak, iktidarın yargı üzerindeki baskısını pekiştirerek ve tahakkümünü artırarak, bir siyasi partinin kapatılması doğrultusunda çaba içine girmişse, Anayasa’nın 138’inci maddesini açıkça ihlal ediyor demektir.

İktidar, yargı üzerinde baskı kurma yoluyla sonuç almaya çalışmaktadır. Tehdit etmektedir. Demektedir ki, '... Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bir an evvel gerekeni yapmazsa biz başvuracağız.'  Yani 'bir an evvel gerekeni yapın' demektedir. Bu çok açık bir talimattır.

İkinci bir suç daha işlemektedir. TCK’nin 288. maddesi der ki, '...Yargı görevini yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulanan kişi suç işler...'

Ne yapıyor MHP lideri Devlet Bahçeli? Diyor ki 6-8 Ekim davasının iddianamesi HDP’nin kapatılması için yeterlidir. Daha iddianamedir bu. Daha bu davanın ilk duruşması bile yapılmamıştır. Yılın son gününde bir iddianame ortaya çıkmıştır. Mahkeme 2 günlük inceleme sırasında 3 bin küsur sayfalık iddianameyi, 300 küsur klasörlük dosyayı kabul etmiştir. Nasıl inceledilerse bu kadar hızlı şekilde! Sonra 26 Nisan’a duruşma için gün vermiştir. Ama Devlet Bahçeli demektedir ki, “bu iddianame kapatma davasına zemin hazırlayabilir”.

6-8 Ekim iddianamesi MHP güdümlü bir siyasi kumpas iddianamesidir.

Türkiye’de parti kapatmak bir çözüm olmuş mudur bugüne kadar? Daha önce bizim mücadele ettiğimiz kulvarda faaliyet yürüten 5 parti kapatılmıştır. En son 2009’da Demokratik Toplum Partisi (DTP) kapatılmıştır, AKP iktidarı döneminde.

Peki, bu 5 parti kapandı da sonuç ne oldu? Toplumsal ve siyasal sorunlar çözülmüş mü? Kürt sorunu demokratik ve barışçıl bir çözüme ulaşmış mı? Akan kan durmuş mu? Toplumsal barış sağlanmış mı?

Hayır. Bunların hiçbiri gerçekleşmemiştir. Peki ne olmuştur? Her seferinde, mücadele edenler; barış, eşitlik, insanca yaşam, toplumsal barış ve uzlaşma isteyenler daha güçlü bir şekilde buluşmuşlardır. Umudu büyütmüşlerdir, kenetlenmişlerdir. Her seferinde daha güçlü bir şekilde siyaset sahnesinde yerlerini almışlardır. HDP de, siyasete girdiğinden bugüne kadar bu anlayışla güçlenerek büyümüştür; umudu büyütmüş ve halkla kenetlenmiştir. Seçmelerin gönlündeki yer değişmemiştir. Tam tersine hukuksuzluklar, hem yerel hem de  uluslararası düzeyde tescil edilmiştir. Halk siyasi iradesine ve geleceğine sahip çıkmıştır. Ortak yaşam ve demokratik cumhuriyet mücadelesini büyüterek yürütmüştür.

AKP dün kendisini kapatmak isteyen odaklarla bir araya gelerek, bugün HDP’yi kapatmak istemektedir.

Kapatma davası tartışmaları 'HDP ile baş edemedik' itirafıdır.

İstiyorsunuz ki, HDP yoksulluğu, işsizliği, fiyaskolarınızı konuşmasın.

Doğu Perinçek’in başlattığını, Devlet Bahçeli devam ettiriyor. İktidar, HDP’nin  kapatılması meselesini tartışmaya böyle devam ediyor. Ne diyelim, Allah sonunuzu hayır etsin.

15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı, darbecilerin yapacakları ilk iş siyasi partileri kapatmak olacaktı. Şimdi bu darbe hukukunu ve zihniyetini devam ettiren bir anlayışla karşı karşıyayız. İşte siyasi ayak bu zihniyette tezahür ediyor. Darbeci zihniyetler Türkiye’yi kapatılmış partiler mezarlığı haline getirmiştir. Şimdi aynı siyaset yeniden tezahür etmiştir.

Ne yaparsanız yapın, HDP siyasi dengeleri ve sonuçları belirleyen temel güç olmaya devam edecek.

Kapatılırsa HDP’nin 6 milyon oyu, 10 milyon olur.

AİHM KARARI

Uluslararası duruma da bakalım. Geçtiğimiz yılın 22 Aralık’ında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi Selahattin Demirtaş başvurusunu karara bağladı ve çok önemli bir karar verdi. Dedi ki, “2015’ten bu yana HDP’ye yönelik açılan davalar hukuki değildir. Siyasi kumpas davalarıdır.” Bunu tescil etti. “Bu davalarda iktidarın kötü niyet içtihadı vardır, iktidar kendi gücünü kullanarak, yargı üzerinde baskı yaratarak HDP’yi tasfiye etmek için davalar açmaktadır” dedi. Bu karar çok önemli bir karar. “Siyaset hakkı, seçme ve seçilme hakkı, ifade özgürlüğü hakkı” ihlal ediliyor dedi.

Bu kararla birlikte dedi ki, AİHM, 'Türkiye’nin imzacısı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46’ıncı maddesine uyumlu davranın ve bu kararın gereklerini yerine getirin.' Peki yapıldı mı bugüne kadar? Yapılmadı. Bunun üstünü örtmek istiyor siyasi iktidar, HDP’yi kapatma meselesiyle. Bunu tartışmayalım istiyor.

AİHM kararı uygulanmaz ve HDP kapatılırsa bedelini tüm Türkiye öder.

ÇAĞRI: İLKESEL DURUM SERGİLEYİN

Bir çağrı yapıyoruz. Bütün siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, demokrat ve vicdan sahibi tüm yurttaşlara çağrı yapıyoruz. Diyoruz ki, bu konularda ilkesel duruş sergileyin. İlkesel duruş, demokratik siyasete sahip çıkmaktır. Evrensel hukuk ilkelerine sahip çıkmaktır. Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik sözleşmelere, AİHS’ne, Birleşmiş Milletler Sözleşmelerine uygun davranılmasına sahip çıkmak demektir. Özgürlüklere sahip çıkmak demektir. Mesele sadece HDP meselesi değil; mesele demokratik hak ve özgürlükler meselesidir. Hepsine sahip çıkmak, Türkiye’nin içine düştüğü durumdan kurtulması için bir imkan sağlar. Eğer STK’lar, siyasi partiler, toplumsal ve siyasal muhalefet, demokrat ve vicdan sahibi tüm yurttaşlar hep birlikte adım atabilirsek, demokratik hak ve özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne sahip çıkabilirsek, Türkiye’yi demokratikleşmeye götürecek adımları hep birlikte atabiliriz."