KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, "Bu seçimde bir oy bile çok önemlidir. HDP ne kadar güçlü çıkarsa siyasi sonuçları o kadar büyük olacaktır. Geçmişte çekilen tüm acılar ve ödenen bedelleri anlamlandırmak HDP'nin başarısıyla sağlanacaktır. HDP'nin başarısıyla herkes kazanacaktır" dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Yeni Özgür Politika ve Azadiya Welat gazetesine yazdığı Kürtçe makalede şunları belirtti:

"Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi 1993 yılından bu yana Kürt sorununa Türkiye'nin demokratikleşmesi temelinde bir siyasi çözüm aramaktadır. Onlarca yıldır yürütülen mücadeleyle Kürt sorunu tüm çıplaklığıyla açığa çıkarılmış, nasıl çözüleceği de belli olmuştur. Türkiye sınırları içinde demokratik ulus anlayışına dayalı demokratik özerklikle çözüleceği Önder Apo tarafından ortaya konulmuştur. Zaten 28 Şubat’ta  Dolmabahçe’de açıklanan on maddelik müzakere koşulları çözümün temel çerçevesidir. Önder Apo bu çözüm yaklaşımını Newroz’da da kamuoyuna deklere etmiştir. Bu temelde Kürt sorununun çözüleceğine dair umutlar artmıştır.

Türkiye ve Kürdistan'da Kürt sorununun çözüm umudu artmışken, Tayyip Erdoğan’ın sözleri birden taş gibi toplumun umudu üzerine düşmüştür. Erdoğan’ın çözüm zihniyeti ve projesi olmadığı görülmüştür. Erdoğan ve AKP'nin çözüm süreci denilen görüşmeleri araçsallaştırdığı anlaşılmıştır. Öyle ki çatışmasızlığı ortadan kaldıracak kadar çözüm karşıtı olduğu da Ağrı provokasyonuyla anlaşılmıştır. Seçim öncesi birçok yerde asker ve polisin saldırıları ve tahrikleri gelişmektedir. AKP ve Erdoğan’ın bu durumu, ancak halk tarafından sahiplenildiğinde çözüm sürecinin gerçek bir sonuç vereceğini ortaya koymaktadır. Bu açıdan demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünü siyasi propagandasının ve seçim beyannamesinin merkezine koyan HDP'nin seçim başarısı çok önemlidir.

HDP seçim beyannamesini açıkladı. Bu seçim beyannamesi demokratik ve adil olmayan Türkiye siyasi, sosyal ve ekonomik yaşamına bir müdahale anlamına gelmektedir. Sadece Kürtlerin değil, tüm  Türkiye halklarının sorunlarına çözüm arayan bir demokratikleşme projesidir. Bu demokratikleşme zihniyeti ve projesi Türkiye'nin tüm sorunlarını bir bir çözecek bir karaktere sahiptir.

HDP'nin Türkiye'nin demokratik alternatifi olması, AKP ve CHP’yi çok rahatsız ediyor. Çünkü HDP'nin yükselişi demek, gerçek demokratikleşmenin gündeme girmesi demektir. Gerçek demokratikleşmenin gündeme gelmesi yüzlerini teşhir edeceğinden AKP ve CHP HDP'nin yükselişini engellemeye çalışıyorlar. AKP artık seçim propagandasını tamamen HDP'ye yönelik bir psikolojik savaş haline getirmiştir. Yıllarca Fetullahçılarla birlikte Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etme çalışması yürüttükleri halde utanmadan HDP'yi Fetullahçılarla ilişki içinde göstermeye çalışıyor. Hatta daha da ileri giderek bir dış proje olduğunu bile söylüyor. Dilin kemiği olmadığı için her türlü iftira ve karalamayı yapıyorlar. CHP ise AKP ile HDP'nin anlaşma içinde olduğunu iddia ediyordu. Bu düzeyde iftiralar AKP ve CHP’nin ne kadar sıkıştıklarını ortaya koyuyor.

Demokratik olmayan tüm iktidarlar ve siyasi partiler dünyada olduğu gibi Türkiye'de de muhalif güçleri hep dış güçlerle bağlantılı göstermiştir. Türk devleti on yıllardır inkarcı ve kültürel soykırımcı politikaları terk edip Kürt sorununu çözeceğine, Kürt halkının Özgürlük Mücadelesi'ni yürüten PKK'yi dış güçlerle ilişkili olmakla suçlamıştır. Böylece Türkiye'ye on yıllar kaybettirmişlerdir. Şimdi de HDP'nin önünü keserek saltanatlarını sürdürmek istemektedirler. Egemen güçler HDP ile birlikte Türkiye'deki düzenin değişebileceği korkusuna kapılmışlardır. Çünkü HDP başarılı olduğunda artık Türkiye'yi bir çiftlik gibi yönetemeyeceklerdir; topluma lütuf sunan iktidarlar yerine, halklar güç haline gelerek kendi haklarına hukuklarına sahip çıkacaklardır. Artık halkı dikkate alacak yeni bir siyaset dönemi başlayacaktır.

HDP'nin kazanması demek, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü demektir. Çünkü hala HDP dışında demokratik zihniyetle politika ve çözüm projelerine sahip siyasi güç yoktur. Bu açıdan Türkiye'nin önüne tarihi fırsat gelmiştir. Ya 8 Haziran’da yeni ve demokratik bir Türkiye'ye uyanılacaktır ya da eski Türkiye içinde sorunlarla yaşanmaya devam edilecektir. HDP dışında Türkiye'ye yeni ufuklar ve açılımlar getirecek başka bir parti yoktur.

HDP kazandığında sadece Türkiye'de demokratikleşme hız kazanmayacak, Ortadoğu'da da büyük etkisi olacaktır. HDP'nin kazanması, farklı kimliklerin ve inançların demokratik ulus içinde yaşayacağı demokratik Ortadoğu'nun kapısını açacaktır. HDP dışındaki partilerin politikası etnik ve mezhep çatışmalarını önleyemez. HDP kazandığı takdirde Türkiye'de gelişecek demokratik ulus anlayışı tüm Ortadoğu'ya da yansıyacaktır. Rojava Devrimi ve Kobanê’nin alternatif yaşam politikası HDP’nin başarısıyla daha da güçlenecektir. Öyle ki en az Rojava Devrimi ve Kobanê Direnişi kadar Ortadoğu halklarını etkileyecek, demokratik ulus ve ortak vatan politikası tüm Ortadoğu halklarının yeni yaşam umudu olacaktır.

Bu seçimden hem toplulukların hem de bireylerin büyük sorumlulukla çalışması ve hareket etmesi gerekir. Çünkü HDP'nin kazanması sadece Kürdistan ve Türkiye'de değil, Ortadoğu'da da çok olumlu sonuçlar doğuracaktır. Tüm baskıcı güçler, halk düşmanları gerileyecek, demokrasi güçleri güçlenecektir. Bu açıdan toplum içindeki hiçbir farklılık, hiçbir husumet bu büyük amaç ve fırsatı gölgelememelidir. Aşiret kavgaları ya da niye şu aday oldu, şu olmadı gibi yaklaşımlarla seçim sürecine zarar veren bir tutum içine girilmemelidir. Tüm yurtseverler, tüm demokratlar bu tarihi dönemde büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmelidirler.

 Bu seçimde bir oy bile çok önemlidir. HDP ne kadar güçlü çıkarsa siyasi sonuçları o kadar büyük olacaktır. Geçmişte çekilen tüm acılar ve ödenen bedelleri anlamlandırmak HDP'nin başarısıyla sağlanacaktır. HDP'nin başarısıyla herkes kazanacaktır.