Son Dakika: DEM Parti Heyeti, İmralı’ya hareket etti

HDP: KCK deklarasyonu heba edilmemeli

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen: KCK deklarasyonunu olumlu buluyoruz ve bir fırsat olarak değerlendirilmesi gereken bir durum olarak görüyoruz. Kürt sorununda barışçıl ortama dönmek açısından bu çağrının heba edilmemesi gerekiyor

 Partisinin Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrası açıklama yapan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Dilok katliamı ile cevaplandırılan KCK deklarasyonunun, barış için tarihi bir fırsat olduğunu belirterek, iktidara "Bunu heba etmemek için gereklerini yerine getir" çağrısında bulundu. Dilok katliamı sonrasında, PKK ile DAEŞ'i bir tutan ve "bunlar bir birleriyle çalışıyorlar, birlikte iş tutuyorlar" şeklindeki resmi açıklamalara da tepki gösteren Bilgen, "Sen Ankara'nın merkezinde Genelkurmay'da ne olup bittiğini bilmiyorsun, kalkmışsın örgütler hakkında ahkâm kesiyorsun" dedi. 

HDP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında son gelişmeler tartışıldı. Toplantıya ilişkin HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen açıklamada bulundu. Meclis'teki çalışmalara dikkat çeken ve yapılan kimi düzenlemelerin seçim ve demokrasi adına kaygı verici olduğunu söyleyen Bilgen, "İsrail ile ilgili getirilen anlaşma da dün ve önceki gün Gazze'de yapılan bombardıman sonrasında gündeme getirilmesi dikkat çekicidir" dedi. Gazze saldırılarına yönelik iktidar çevrelerinin suskunluğunu belirten Bilgen, "Bu çevrelerin hiç bir tepki vermemesi, sessiz kalması da İsrail ile anlaşmanın bir parçasıymış gibi duruyor" şeklinde konuştu. Bu konuda muhalefet partilerine de eleştiriler yönelten Bilgen, "Kürsüde ağır eleştirilerde bulunun muhalefet partisi milletvekillerinin oy kullanma sırasında oy kullanmamasını kamuoyuna bırakıyorum. Bu şeffaflık konusu halka hesap verme konusudur" dedi. Bilgen, topluma karşı çizilen imaja rağmen varılan anlaşmalar sonucu grupların milletvekillerine oy kullandırılmadığına dikkat çekti. 

15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşananlara da değinen Bilgen, bu konuda kurulan araştırma komisyonuna AKP'nin bir ay geçtikten ve Meclis tatile girdikten sonra üye verdiğini belirterek, "Tatile girecek komisyona son anda isim vermek AKP'nin bu konuda ne kadar gönülsüz olduğunu gösteriyor" diye belirtti. Bilgen, komisyonun ancak Ekim ayında çalışmalara başlayabileceğini vurguladı. 

AKP, CHP ve MHP arasında varılan mutabakat ile anayasa yapım çalışmalarına hız verilmesini de değerlendiren Bilgen, şunları dile getirdi: "Anayasa çalışmalarında bir partiyi yok sayan yaklaşımları siyasi etik açısından eleştiriyoruz, bu açık bir dışlama ve ayrımcılıktır. Umarız, bunun yaratacağı siyasi sonuçları iktidar ve muhalefet partileri kendi kitlelerine ve tarihe anlatabilecek argümanlara sahiptirler."

Yapılacak olan anayasanın içeriği kadar yapım süreçlerinin de demokratik olması gerektiğini kaydeden Bilgen, anayasanın katılımcı yöntemlerle yapılmasını gerektiğin söyleyerek, "Bu meşruiyet meselesidir" dedi.

Bilgen, "'Bayramdan önce müjde verebiliriz' söylemleri dağın fare doğurması yaklaşımı olarak ortaya çıkacak" şeklinde konuştu.

3 partinin HDP olmadan devam eden anayasa yapım arayışlarını, "Bu korsan bir girişimdir"  diyen Bilgen,  "Bu merdiven altı anayasa yapma girişimidir" diye belirtti. Anayasa yapımının ciddiyetine uygun bir yaklaşım beklediklerini vurgulayan Bilgen, HSYK, askeri yargı gibi konularda şimdi yapılmak istenen düzenlemelerin geçmişte yaptıkları anayasa önerilerinin ne kadar haklı olduğunu gösterdiğine dikkat çekti. 

KCK deklarasyonu ile ilgili değerlendirmeler yaptıklarını söyleyen Ayhan Bilgen, "KCK çağrısı ile ilgili tartışmalar yapılıyor, bu konuda bütün taraflara çağrılarımızı yaptık. KCK deklarasyonunu olumlu buluyoruz ve bir fırsat olarak değerlendirilmesi gereken bir durum olarak görüyoruz. Kürt sorununda barışçıl ortama dönmek açısından bu çağrının heba edilmemesi gerekiyor" dedi.

 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne ilişkin planlama da yaptıklarını  belirten Bilgen, 1-7 Eylül tarihleri arasında miting ve etkinlikler düzenleyeceklerini kaydetti. Bilgen, Türkiye'nin batı illerinde emek ve demokrasi güçlerinin yapacakları eylemlere destek vereceklerini, Van, Urfa, Muş ve Hakkarı gibi Kürdistan kentlerinde ise daha kitlesel eylemlere hazırlandıklarını dile getirdi.

KCK deklarasyonundan sonra Antep'te yaşanan katliama da işaret eden Bilgen, "katliamı Türkiye siyasi tarihi açısından bir dönem noktası" olarak nitelendirdi. Bilgen, "Türkiye'nin darbe koşullarında yönetildiğini söylediğimizde, bize "darbe dönemleri bitmiştir" diyorlardı ve uyarlarımızı görmezden geliyorlardı. Bir kez daha uyarıyoruz. Bu bir iç savaş provasıdır. Bunu murat ettiğimiz için söylemiyoruz, tehlikeyi gösterip bertaraf etmek için söylüyoruz" dedi.

Bilgen devamla şunları vurguladı: "Sivilleri hedef alan bir saldırı ile ilgili katliam üzerinden saatler geçmeden partimizi hedef alan açıklamalar yapılması kaygı uyandırıcı niteliktedir. Cenazelere duyduğumuz saygı, taziye ortamlarının sürmesi nedeniyle siyasi polemik yapmayı ahlaki bulmuyoruz. Ama verilen mesajlar katliamla birlikte düşünüldüğünde tüyler ürperticidir. Katliam yerine neden geç gidildiğinin hesabını vermek yerine, HDP neden oraya erken gitti diyerek resmi açıklama yapılmaktadır. 

Cenaze ortamlarındaki tepki bir karşı tepki gösterilecek durum değil, anlaşılması ve ders çıkarılması gereken durumlardır. Cenaze ortamlarında bütün siyasi partilerin bir arada olmasını gerekli bulduğumuz için bunun çabasını gösterdik ama oradaki infial buna imkan vermemiştir. Bakanların ve parti (AKP) sözcüsünün yaptığı açıklamaların seviyesi düşük açıklamalardır. Hangi partinin ne kadar oy aldığını dahi paylaştılar." 

HDP'ye yönelik geliştirilen eleştirilerin iktidarın "kendi suçunu örtbas etme girişimi" olduğunu söyleyen Bilgen, "26 Haziran'da Antep için araştırma önergesi verdik. AKP reddettiği için bu araştırmalar yapılamadı, o şehrin nasıl bu noktaya geldiğini cenaze sahipleri de Antep'te yaşan herkes biliyor" diye konuştu. Ayrıca, Dilok katliamı sonrasında DAEŞ ile PKK'yi ilişkilendirmeye ve "kokteyl terör" söylemlerine de tepki gösteren Bilgen, "15 Temmuz'da darbe oldu. Ankara'nın merkezinde Genelkurmay merkezinde ne olup bittiğini bilmeyeceksiniz ama örgütlerin merkezlerinin birlikte çalıştığını ileri süreceksiniz. Güvenlik politikaları bu kadar ciddiyetsizliği kaldırmazlar. Sizin kendi ülkenizde ne olup bittiğinden haberiniz yok ama terör örgütlerinin nasıl çalıştığına ilişkin ahkam kesiyorsunuz.

Bu katliamın KCK açıklamasından sonra yapılması dikkat çekicidir. Daha fazla kanın akmaması için daha fazla zaman kaybedilmemesi için siyasi iktidarın sorumluluk alması gerektiğinin kanaatindeyiz. Geçmişte IŞİD dememek için kokteyl terör diyorlardı şimdi bunu daha kurumsal olarak ifade etmeyi tercih ediyorlar. Cumhurbaşkanı ilk gün 'IŞİD'e yakın bulgular var' dedi ama AKP sözcüsü onu tekzip etmek ister gibi 'IŞİD yapmış da olabilir ama yapmamış ta olabilir' diyerek IŞİD'in yapmadığına toplumu ikna etmeye çalışıyor."