Yazılı bir açıklama yapan Ümid Dede, “MEBYA-DER yöneticileri ve üyeleri 27 Şubat tarihinde, sabah saatlerinde evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmışlar ve 72 yaşındaki Hatun Aslan ile 78 yaşındaki Meryem Soylu tutuklanmıştır” diye hatırlattı.

3 Mart günü de MEBYA-DER üye ve yöneticilerine yönelik aynı soruşturma kapsamında gözaltıların devam ettiğini belirten Dede, “Son yapılan ev baskınlarında ise 16 kişi hakkında gözaltı kararı bulunup, 13 kişi gözaltına alınmıştır. Bugün adliyeye getirilen MEBYA-DER yöneticileri ile görüşmek isteyen avukatların, soruşturmaya şüpheli sıfatıyla dahil edildikleri gerekçesiyle de müvekkilleriyle görüşmeleri engellenmiştir” ifadelerini kullandı.

Gözaltılar ve tutuklamalara tepki göstreren Dede, şöyle devam etti: “Anayasal ve yasal güvence altında olan hakları korumakla görevli devlet organları, bu hakları korumadığı gibi tam tersine yakınlarını arayan, cenazelerini dini vecibelere, örf ve adetlere uygun şekillerle defnetmek isteyen ailelere bu haklarını kullandırtmamakta, aileler açısından bu süreçleri bir eziyete dönüştürmektedir. Bugün gözaltına alınan MEBYA-DER yönetici ve üyeleri, yakınlarını kaybedenlerin bir araya geldiği ailelerden oluşmaktadır. Yasal ve hukuki çerçeve dahilinde çalışma yürüten MEBYA-DER’e karşı başlatılan bu soruşturma ve operasyonlar iktidarın yargı sopasıyla sivil toplum alanını etkisizleştirme, sindirme politikalarının bir tezahürüdür.

Çocuğunun cenazesini annesine, mevzuata, ahlaka ve vicdana aykırı bir şekilde kargo ile gönderen, mezarlıkları tahrip eden, toplu mezardan cenazeleri kepçeler ile çıkartıp, kaldırım altlarına üst üste bırakan, cenazelere insanlık dışı muamelelerde bulunan, mezarlıkları kıran, tahrip eden kamu görevlileri hakkındaki soruşturmalara ilişkin takipsizlik kararı veren Cumhuriyet Başsavcılıkları, bu vicdansızlıklarla, bu haksızlıklarla eziyet edilen ailelerle dayanışma gösteren MEBYA-DER yöneticilerine ve uluslararası sözleşmelerden ve yasalardan aldıkları yetkiyle ailelere hukuki destekte bulunan avukatlara soruşturma açmak suretiyle, suçluların açığa çıkarılmasını engellemeye, ortak oldukları suçları gizlemeye çalışmaktadır.

Buradan bir kez daha iktidara ve bu hukuksuzluğa ortak olan yargı makamlarına çağrıda bulunuyoruz: Gözaltına alınan ve tutuklanan tüm dernek yönetici ve üyeleri derhal serbest bırakılmalı, avukatlar hakkındaki soruşturma kapatılmalıdır. Soruşturulması gereken, haksızlığa maruz bırakılan aileler ve avukatlar değil, cenazelere ve mezarlıklara karşı hukuka, vicdana ve ahlaka aykırı bir şekilde saldıranlardır.”