HDP, seçim ihlalleri için Meclis Araştırması istedi
HDP, seçim ihlalleri için Meclis Araştırması istedi
HDP, seçim ihlalleri için Meclis Araştırması istedi
HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken, seçim ihlallere ilişkin Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Buldan ve Baluken tarafından Meclis Başkanlığı'na verilen dilekçede, 2014 yılı, yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin siyasi tartışmaları dışında, seçim hileleri ve yolsuzlukları nedeniyle ‘seçim güvenliği’nin de çok tartışıldığı bir yıl olduğuna dikkat çekildi. Son yerel seçimlerde bazı yerlerdeki seçimler iptal edilip seçimler yenilenirken, birçok yerde irade gaspının yaşandığının hatırlatıldığı dilekçede, "Ağrı başta olmak üzere birçok yerde yolsuzluklar ve zorlu mücadeleler olurken; Kozluk, Taşlıçay, Bingöl, Ceylanpınar başta olmak üzere birçok il ve ilçede halkımızın iradesi sandığa yansıtılmadı. Geçtiğimiz seçimlerde yaşanan ihlaller yeni bir durumun izahı değil kuşkusuz. Zira söz konusu hak ihlalleri, hak gaspları her seçim ertesi gündeme gelen ancak ne yazık ki mevcut yasalar ve iktidarın engeline takılan bir durumdur" denildi.
'FARK 2034, SAHTE SEÇMEN 3640...'
On yıl önce Iğdır yerel seçimlerinde seçim sonucunu etkileyen sayıda sahte seçmenin “Adli Yargı” kararıyla da tespit ve tescil edildiğini ancak bu süreç Yüksek Seçim Kurulu (YSK) “yargısıyla” kapatıldığını belirten Buldan ve Baluken, şunları kaydetti:
"28 Mart 2004’te yapılan yerel seçimde MHP adayı 9753 oyla seçimi kazanmış; SHP, DEHAP, ÖDP, SDP, EMEP ve ÖTP’nin oluşturduğu ve seçime SHP listesinden katılan Demokratik Güçbirliği’nin adayı Hasan Alagöz ise 7719 oy almıştı. İki aday arasında oy farkı 2034’tü. Alagöz’ün başvurusu neticesinde, mahkemece 7 muhtar hakkında ‘Sahte İkamet Belgesi Düzenlemek’ suçundan mahkûmiyet kararı verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Kararda, '…belirttiği adreste bulunmayan ve muhtarlıkta da kaydı olmayan 3640 kişinin bulunduğunun bildirildiği anlaşılmıştır' denmiştir. Yine dava neticesinde sanıkların ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Burada tekrar ifade etmek gerekir ki; iki aday arasındaki fark 2034 iken yargı kararıyla tespit edilen sahte seçmen sayısı 3640’dır.
Ceza yargılaması bu şekilde neticelenmişse de YSK’ya yapılan başvurulardan hukuk devletinin gerektirdiği adil bir sonuç çıkmamıştır. YSK, İl Seçim Kurulu kararına yapılan itiraz için 24.04.2004 tarihinde 'başka bir yer seçmen kütüğüne temin edip karşılaştırma imkânının bulunmamasına göre somut kalan itirazın reddi gerekmiştir' demiştir. Oysa Hasan Alagöz, seçimden iki gün önce sahte seçmen kaydı yapıldığını Savcılığa şikâyet etmiş; Savcılık ise, 3640 seçmenin sahte kayıt yaptırdığını (Haziran 2004 tarihine kadar yani seçimden üç ay sonra) tespit ederek dava açmıştır. Seçimden hemen sonra sırasıyla Merkez İlçe, İl ve YSK’ya itiraz edilmiştir. Savcılık 3 ayda 3640 kişinin sahte seçmen olduğunu tespit etmiş olmasına rağmen, YSK başka bir yer seçmen kütüğüyle karşılaştırma imkânının bulunmadığı gerekçesiyle karar vermiştir. Uzun yıllar süren bir yargı mücadelesi sonucunda ise 01.07.2014 günü YSK konu ile ilgili olarak “yürütülen ceza davalarıyla verilen ceza mahkûmiyetlerinin seçimin iptalini gerektirmeyeceği gibi geriye yönelik bir değerlendirme yapma olanağının bulunmadığı” gerekçesiyle son kararını vermiştir. Sonucu etkileyecek nitelikte sahte seçmenin varlığının yargı organlarınca tespitine rağmen YSK tarafından verilen bu kararın hakkaniyete uygunluğundan söz edilemez. Kuşkusuz bunda seçim yasalarının ve YSK’nın tartışılmaz yetkisinin etkisi de büyüktür."
'AÇIK HUKUK İHLALİ'
Dilekçede, bahse konu yerel seçimlerden önce Iğdır’da bu ilde ikametgâhı olmayan çevre illerden ve İstanbul’dan 4000 seçmenin “naylon seçmen” olarak kaydedildiğine dair duyumlar alındığı ifade edilerek, seçim öncesi “naylon seçmen” kayıtlarının yapıldığının bilinmesine ve seçim sonrası mahkemece 3640 sahte seçmen bilgisinin kesinleşmesine rağmen Iğdır halkının çoğunluğunun tercih ettiği Hasan Alagöz yerine başka bir partinin adayı Iğdır halkına belediye başkanlığı yaptığı kaydedildi. Yaşanan bu durumu "açık bir hukuk ihlalidir ve demokratik hukuk devleti kavramıyla örtüşmemektedir" diye yorumlayan Buldan ve Baluken, seçim ihlallerinin bütünüyle araştırılması ve tespiti için Meclis Araştırması açılmasını talep etti.