Hedef özgürlük!

Kürkçü ve Koçyiğit, AKP/Saray'ın rejimin inkar ve imhaya dayalı savaş odaklı politikalarına karşı ilk hedeflerinin özgürlük olduğunu belirterek, tüm ötekileri HDK etrafında kenetlenmeye çağırdı.

Türkiye'de AKP/Saray rejimi tarafından Kürt halkına karşı devreye koyulan topyekûn inkar ve imha konsepti kapsamında Kürt seçilmişlerine, sivil toplum örgütleri ile sosyalist ve demokrat kurumlara dönük saldırlar her geçen gün artarak devam ediyor.

AKP/Saray rejiminin yönelimleri ve izlemiş olduğu savaş odaklı politikalara ilişkin HDP İzmir Milletvekili ve HDK eski Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü ile HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit son siyasal süreci ANF'ye değerlendirdi. 

HDP’ye dönük AKP/Saray talimatıyla yapılanın bir darbe olduğunu ve HDP’nin parlamento içinde bizzat çoğunluk tarafından darbeye maruz bırakılmasının asıl itibariyle HDK’nin bütün kazanımlarına yönelik bir siyasi saldırı olduğunu söyleyen Kürkçü, yapılan tüm saldırılara karşı dayanışma içerisinde olduklarının altını çizdi. HDK ve birleşenlerinin ortaya çıkardığı partinin ortak yüz olduğunu belirten Kürkçü, Türkiye'deki siyasi arenada HDK'nin bileşeni olan partiden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını dile getirdi. 

‘HDK’NİN SİYASİ YÜZÜ DARMA-DUMAN EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR’

Sadece HDP’ye yapılanın bir saldırı olmadığını, KJA dönem sözcüsü Ayla Akat Ata ve DBP Eş Başkanı Sebahat Tuncel’in de bu saldırı içerisinde yer aldığını ve tutuklandığını hatırlatan Kürkçü, KJA ve DBP’nin HDK'nin birleşenleri olduklarını ve Kürdistani eksenli ortak bir saldırı ile yüz yüze olduklarının altını çizdi. Kürkçü, şöyle devam etti: ‘’HDP, KJA ve DBP’ye yapılan saldırılarla asıl olarak HDK darbelenmek isteniyor. Bu yüzden yapacağımız ilk iş bu arkadaşlarımızı cezaevinin dışına çıkartmak olacaktır. Onların özgürlüğü HDK’nin özgür faaliyetiyle koşullanmış durumdadır. Onlardan mahrum kaldığımız dönem, sosyal ve politik mücadelede karşımıza çıkan yıkımı onarmamız lazım. HDP’nin sadece milletvekillerine darbe vurulmakla kalınmadı, aynı zamanda il, ilçe örgütlerimiz, çalışanlarımız, Türkiye’nin her tarafında her gün bir tutuklama değirmeninden geçiriliyorlar. Dolayısıyla HDK'nin siyasi yüzü dara-duman edilmeye çalışılıyor.”

‘İLK HEDEFİMİZ ÖZGÜRLÜK’

Kürkçü, şuan mücadelenin parlamentodan daha çok halkın arasında olması gerektiğini kaydederek, yeni dönemle birlikte artık kendilerinin öz muhalefetle beraber halkların örgütlenmesine ağırlık vereceklerini söyledi. HDP’nin parlamentoda ortaya koyduğu bütün hedeflerin halk arasında yerine yerleştirilmesi gerektiğini ifade eden Kürkçü, halkın kendisinin temsilcileriyle değil doğrudan doğruya kendisinin temsil etmesinin önemli olduğunu ve yeni dönemle beraber bunların olacağına dile getirdi. Kürkçü, ‘’HDP genel kurulda faaliyetini durdurdu. Bu nedenle HDK’nin alan meclisleri bunu konuşacak ve faaliyetlerini halk meclisleri ile de ikame edecek. Bu nedenle parlamentoya vurulan darbeler, halk arasında dolaysız demokrasi ve temsilcisiz halk yönetimlerinin tesisi açısından bizim önümüze yeni imkânlar açacaktır. Fakat HDK’nin birinci hedefi hem HDP eş başkanlarının ve milletvekillerinin, hem de KJA ve DBP’nin özgürlüğü olacaktır. Bu siyasal sürecin toplumsallaşması için bizler elimizden geleni yapacağız” diye konuştu.

‘AKP, SALDIRIYLA YARATTIĞI DEPREM İLE YÜZLEŞECEK’

HDP'ye yapılan saldırının yarattığı sarsıntı ve depremin sonuçlarıyla AKP’nin önümüzdeki günlerde yüzleşeceğinin altını çizen Kürkçü, bu saldırı sonrası yeni kopuşların olacağını kaydetti. Kürkçü, Türkiye'de sol muhalif kesimin gönlünde HDP'nin son derece zengin bir kazanımının olduğun söyleyerek, şöyle devam etti. “HDP'nin şuan siyasal yapısı darbelenmiş olsa da, tarihte hiç bir zaman edinmediği kadar meşrutiyet ve kabul edilirlik kazanmış durumdadır. İleri ki süreçlerde yeniden parlamentoda bir siyasal süreç kazandığımızda bunları yeniden değerlendirip, hakkını vereceğiz.”

'AKP 15 TEMMUZ'DAN BU YANA BİRÇOK DARBE YAPTI'

HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit ise, HDP'ye yapılan saldırılar sonucu gerçekleştirilen tutuklamalar ile halk iradesine karşı sivil bir darbenin yapıldığını söyledi. Sürekli seçimleri adres gösteren AKP'nin, "Halk bizi seçti, halk bizi istiyor" demesi aslında sadece kendi seçmenini baz aldığını ve kendisine oy vermeyen diğer seçmenlerin yok sayıldığının bir kanıtı olarak önlerinde durduğuna vurgu yaptı. 15 Temmuz'u kendi despotizmi için bir başlangıç olarak kabul eden AKP'nin, o tarihten beri birçok darbe gerçekleştirdiğini ve kendilerini o darbelerin merkezinde gördüklerini söyleyen Koçyiğit, 4 Kasım'ı da yapılan darbe tarihlerinden biri olarak gösterdi. 

'HDP ŞAHSINDA HERKESİN DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMASI LAZIM'

4 Kasım'dan önce de DBP'li belediyelere kayyımların atanmasını, belediye eş başkanlarını tutuklanmasını ve bu şekilde halk iradesine el koymayı da yapılan darbelerden olarak sıralayan Koçyiğit, "Bir bütün bunları düşündüğümüzde hem belediyelere kayyum ataması, belediye başkanlarını tutuklanması, HDP'nin eş başkanlarını ve birçok milletvekilinin tutuklaması AKP/Saray'ın kendi dışındaki bütün demokratik odakları yok etmek istediğini ve özellikle de kendi başkanlık sisteminin karşısındaki direniş odağını yok etmek istediğini çok açık bir şekilde söyleyebiliriz. HDP şuanda AKP'nin bütün politikalarını boşa çıkaran ve onun karşısında duran en net partidir. Bu yüzden HDP'nin şahsında hepimizin demokrasiye sahip çıkması lazım" diye kaydetti. 

'REJİME HDK OLARAK KESİNİKLE İZİN VERMEYECEĞİZ'

HDP seçmenini yok sayan AKP/Saray zihniyetinin yarın bir gün CHP ya da MHP seçmenini de yok sayabileceğini herkesin görmesi gerektiğini söyleyen Koçyiğit, "HDP'ye oy veren ya da vermeyen Türkiye yurttaşlarının bu anti-demokratik uygulamalara karşı mutlaka sesini yükseltmesi gerekiyor. Biz HDK olarak bu faşizan politikalara karşı her alanda demokratik direnişimizi halkımızla beraber ortaya koyacağız. Bu saldırının sadece HDP'ye yönelik bir girişim olmadığını bütün herkese anlatmaya çalışacağız. Türkiye'de AKP/Saray diktası tarafından bir rejim değiştiriliyor ve bu bugün HDP şahsında somutlaştırılmaya çalışıyor. AKP'nin başkanlık rejimine biz HDK olarak kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bugün sesimizin çıkmadığı her an yarın daha büyük bir karanlığa doğru yol alacağımızı bütün Türkiye'nin görmesi gerekiyor. Bu inşa edilmek istenen karanlık rejimde Türkiye'nin bütün yoksulları, emekçileri, işçileri, kadınları yani toplumun ötekileri acı çekeceklerdir. Onun için bizler bütün kesimlerle bir araya geleceğiz, sesimizi, gücümüzü, direnişimizi örgütleyeceğiz ve bu rejime karşı örgütlü bir duruş sergileyeceğiz" diye kaydetti.