Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da çok sayıda katliamın tetikçileri arasında bulunan uzun süre Suriye’de de kalan Şengül Büyükçelebi’nin AKP Kadın Kolları üyesi olduğu ortaya çıktı. Siyasi parti üyeliği sorgulamasında da Büyükçelebi’nin hala aktif AKP üyesi olduğu görülüyor.

Eşi Deniz Büyükçelebi ile birlikte 2014’te Suriye’ye giden Şengül Büyükçelebi, DAİŞ’in coğrafik egemenliğini kaybetmesi üzerine Türkiye’ye geri döndü. Yasadışı yollara geri dönen Büyükçelebi, 1 Haziran 2018’de Nizip Emniyet Müdürlüğü’ne gidip “etkin pişmanlıktan” yararlanmak istediğini belirterek, ifade verdi.

ANF’nin ulaştığı ifade tutanağında Büyükçelebi’nin örgütle ilgili bilgilerin yanı sıra kendisine dair de önemli ayrıntılar ortaya çıktı. Büyükçelebi, ifadesinde AKP Kadın Kolları üyesi olduğunu belirtirken, DAİŞ’e katılmadan önce Antep’te valilikçe de kuruluşu onaylanmış olan Müslüman Gençler Derneği’ne gittiğini ve burada dini eğitim aldıktan bir süre sonra eşiyle birlikte Suriye’ye geçtiğini söyledi.

SINIR GEÇİŞLERİNİ SAĞLADI

Eşinin DAİŞ’e katılmak isteyenlerin sınırdan geçişlerini organize ettiğine itiraz eden Büyükçelebi, kendisinin de Suriye’de bulunduğu dönemde eşine yardım ettiğini ve bunun karşılığında örgütten aylık olarak belirli miktarda ödenek aldığını belirtti. Büyükçelebi, ifadesinde Suriye’ye geçmeden önce de özellikle yabancı ülkelerden gelen örgüt mensuplarını evlerinde ağırladıklarını ve bir süre sonra eşinin aracılığıyla bunların Suriye’ye geçişinin sağlandığını kaydetti.

BAZI İSİMLERİ TEŞHİS ETTİ

Büyükçelebi, ifadesinde DAİŞ’in Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki saldırılarını organize eden İlhami Balı, Nusret Yılmaz, Yunus Durmaz ve Ahmet Güneş gibi firari isimleri Suriye’ye geçmeden önce de tanıdığını ve sınır geçişleri başta olmak üzere çeşitli faaliyetlerde aktif rol aldıklarını söyledi. Eşinin de Balı’nın yardımcısı olduğunu itiraf etti.

ELBETTE SERBEST BIRAKILDI

İfadesinin alınmasının ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen Büyükçelebi, soruşturma aşamasında “etkin pişmanlıktan” yararlanmak istediğini belirtmesi üzerine “adli kontrol şartı”ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Yargılama sonunda da aynı gerekçeyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığın karar verildi.