Her alanda tekleştirme politikası

HDP Eğitim Politikaları Komisyonu Eşsözcüsü Ender Öndeş, iktidarın, tekleştirme politikasını her alanda sürdürdüğünü belirterek, Boğaziçi’ne kayyumun da bunun parçası olduğunu söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eğitim Politikaları Komisyonu Eşsözcüsü Ender Öndeş, Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının, sadece bir okul kayyum atanması sorunu olmadığını belirterek, “Her alanda hem tekleştiriyor hem de hiç hakim olamadıkları alanları, politik iktidarın bir uzantısı haline getirmek istiyor” dedi.

ANF’ye konuşan Ender Öndeş, iktidarın her fırsatta merkezileştirme, tekleştirme, her şeyi tek adamın inisiyatifine bağlama çabasına dikkat çekerek, “Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yayınladığı bir site var ve her gün 50 tane kararname çıkıyor. Kastamonu’daki bir arazinin kamulaştırılmasından birçok şeye kadar. Böyle bir düzen kurulmaya başlandı. Bu düzende de her türlü denetim, kontrol, her türlü seçim, aşağıdan gelme eğilimlerini yok etmek istiyorlar” dedi.

BİR OKULA KAYYUM ATANMASI SORUNU DEĞİL

Şu an Boğaziçi’nde olan durumun, geçen yıl İstanbul Üniversitesi’nde yaşandığını hatırlatan Öndeş, şöyle devam etti: “Kültür sanat alanına bir türlü sahip olamadıkları için bir şikayetleri var zaten. Gençlik alanında da öğrenciler arasında da bunu beceremediler. Geçen yıllarda ve hala liselere çok operasyon yapıldı/yapılıyor. Müdürler değiştirildi, öğretmen kadroları değiştirildi ama buna rağmen bazı köklü liseleri, gelenekleri olan liseleri bir türlü kendi istedikleri gibi yapamadılar. Gençlik ve eğitim alanında hegemonya sağlayamıyorlar. Asıl korku, bir parçacık gevşettiklerinde ortaya gençliğin ve öğrencilerin muazzam bir enerjisinin çıkması. Dolayısıyla her alanda hem tekleştiriyor hem de hiç hakim olamadıkları alanları politik iktidarın bir uzantısı haline getirmek istiyor. Bu sadece bir okula kayyum atanması sorunu değil.”

SÜRECİN ANAHTAR KELİMESİ: KAYYUM

Bütün bu sürecin anahtar kelimesinin, ‘kayyum olduğunu vurgulayan Öndeş, şunları söyledi: “Bu, öğrencilerin attığı bütün diğer sloganlardan, gösterdikleri tüm tepkilerden daha ürkütücü bir şey. Bu ülkede kayyum denildiğinde ne anlaşıldığını biliyoruz. Öğrencilerin, Kürt illerindeki belediyelere gönderme yapması, aslında Boğaziçi’ne bu kadar hakaretler yağdırılması ve bastırılmaya çalışılmasının temel sebeplerinden biri. Üniversitelere hakim olmak istiyorlar, oralarda güç kazanmak istiyorlar, merkezileştirerek üniversiteyi üniversite olmaktan çıkarmak istiyorlar.”

EYLEMLERİN, KİTLESELLEŞMESİNDEN KORKUYOR

İktidarın, Boğaziçi özelindeki kabusunun, bu olayın genelleşmesi ihtimali; Türkiye’de seçilmişlere karşı yapılmış olan baskıya karşı genel bir eyleme dönüşme korkusu olduğunu söyleyen Öndeş, şunları dile getirdi: “İktidarın üç tane temel kabusu var; 7 Haziran, Gezi Parkı ve Kobane…Bu üç durumun tekrarlanabileceğini düşünmek, bu tepkilerin kitleselleşerek genel bir tepki kazanabileceği endişesi, bir kabus haline dönüştü. Sorun sadece üniversitelere hakim olmak değil. Dernekler, STK’lar, Meclis, hepsi için aynı durum geçerli. On binlerce soru önergesine üç-beş tane yanıt veriliyor. Memlekette Meclis diye bir şey kalmamış.”

İKTİDARIN ARTIK BAŞARI ŞANSI YOK

HDP olarak eğitim konusunda da tutumlarının net olduğunun altını çizen Öndeş, öğrencilerin yanında olduklarını belirtti. Üniversiteler bağlamında da HDP’nin öğrencilerin söylediklerinin aynısını söylediğini kaydeden Ender Öndeş, şunları ekledi: “Demokratik, özgür, anadilde ve bilim yapılan eğitimden yanayız. Rektör seçimi konusunda da öğrencilerin görüşü sadece öğretim üyelerinin seçmesi değil. Öğrencilerin, memurların, çalışanların toplamının katıldığı bir demokratik üniversiteden bahsediyorlar. HDP, aynen bunun arkasında duruyor. Ciddi, politik özgürlükçü bir iktidar Türkiye’de oluşursa ilk yapması gereken şeylerden biri 1980’lerden sonraki akademik ünvanları etik bir kurum tarafından yeniden elden geçirmek olmalı. Boğaziçi’ne kayyum örneğinde de gördüğümüz gibi iktidara bağlı olan akademik kadro, intihaller, hızlı yükselişler, nereden alındığı belli olmayan akademik rütbelerle dolu. Bunun sonu yok. İktidarın artık başarı şansı yok. Geldi geldi ve belli bir noktaya dayandı. Bundan ötesi yok, bundan ötesi gitmesidir.”