İgrek: Özgürlük Hareketi Êzidî toplumuna ışık oldu

İgrek, tüm Êzidî halkının verilen mesajı iyi algılaması gerektiği çağrısında bulunurken, açlık grevi kararının Êzidîlerin Kürt Özgürlük Mücadelesi ve Önderi Öcalan’da ‘kendi geleceklerini görmesinin’ bir ifadesi olduğunu vurguladı.

Şengal Diaspora Meclisi’nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la acilen görüşülmesi ve Şengal’in statüsünün tanınması talepleriyle Fransa’nın Strasbourg kentinde başlattığı açlık grevi 4’üncü gününe girdi.

Süresiz-dönüşümsüz açlık grevine giren Meclis Eşbaşkanı Fikret İgrek, tüm Êzidî halkının verilen mesajı iyi algılaması gerektiği çağrısında bulunurken, açlık grevi kararının Êzidîlerin Kürt Özgürlük Mücadelesi ve Önderi Öcalan’da ‘kendi geleceklerini görmesinin’ bir ifadesi olduğunu vurguladı.

İGREK: KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ ÊZİDÎ TOPLUMUNA IŞIK OLDU

Güney, Kuzey Kürdistan veya Rojava’da yaşayan Êzidîlerin baskıcı sistemler ve diktatörlükler altında yaşamak zorunda kaldığına dikkat çeken Şengal Diaspora Meclisi Eşbaşkanı Fikret İgrek, Êzidî toplumunun yaşadığı acıların Kürt Özgürlük Hareketi’nin ortaya çıkmasıyla birlikte yerini bir umuda bıraktığının altını çiziyor.

İgrek, Êzidîlerin Özgürlük Hareketi ve Öcalan’ın mücadelesiyle buluşmasını şu sözlerle ifade ediyor: “Êzidîler uzun süre tabii kabul görmüyordu, özgürlüğü kabul edilmiyordu ve bu nedenle de çok zorluklar çekiyorlardı. 1960-70’lerde çok sayıda Êzidî de Avrupa’ya gelmiş, ancak bir kısmı topraklarına geri dönmüştü. Ta ki 1980’lerde koruculuk dayatmaları olunca, baskılar artınca, büyük oranda Avrupa’ya geldiler. Avrupa’da ise bir tür aydınlanma oldu. Bu aydınlanma da Kürt Özgürlük Hareketi sayesinde oldu. Hareket, Êzidî toplumuna ışık oldu ve Êzidîler artık kendini daha özgür hissetti.

1985 sonrasında ve 90’ların başında yeni bir özel durum yaşandı, yani Kürt Özgürlük Hareketi sayesinde karanlıktan aydınlanmaya geçiş oldu. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan öncülüğünde oldu bu. Êzidî toplumu da bu harekete inandı ve güvendi.”

‘KDP HALKI SOYKIRIMLA KARŞI KARŞIYA BIRAKTI’

Ağustos 2014’de DAİŞ çetelerinin Şengal’deki soykırım saldırısına dikkat çeken Fikret İgrek, çetelere karşı mücadele ederek büyük bir soykırımı önleyen Kürt Özgürlük Hareketi’nin ‘Êzidîlerde bir irade ve inanç oluşturduğunu’ dile getirdi.

İgrek, şöyle dedi: “2014’de Şengal soykırımı, yani son Ferman’ın öncesinde Sayın Öcalan, oradaki Êzidî toplumunun tehlikede olduğunu ve korunması gerektiğini söylemişti. Tabi bu Ferman’da da görüldü ki, Şengal dağlarında olan ve Êzidîleri koruması gereken KDP peşmergeleri halkı korumadılar. Toplumu açık açık bir soykırımla karşı karşıya bıraktılar. Diyebiliriz ki, Êzidîleri DAİŞ’e sattılar.

‘ÖCALAN’IN FELSEFE VE İDEOLOJİSİNE OLAN İNANÇ GELİŞTİ’

Bu Ferman’da Kürt Özgürlük Hareketi’ne mensup savaşçılar, Şengal Dağları’nda bir koridor açarak binlerce Êzidîyi kurtardılar. Bu esnada Şengal dağında kalan binlerce Êzidî’de bir irade ve inanç oluştu. Bu irade ve pak felsefe üzerine 14 Ocak 2015’te kendi meclislerini kurdular; kendilerini yeniden düzenlediler; hareketlerini oluşturdular.

Burada daha çok Sayın Abdullah Öcalan’ın felsefe ve ideolojisine olan inanç gelişti. Êzidîler bu sayede başka bir aşamaya geçtiler; hem Şengal’de hem de diğer alanlardaki Êzidîlerde bir uyanma yaşandı. ‘Bugüne kadar hangi durumdaydılar, katliamdan (Ferman) sonra hangi aşamadaydılar, bunu gördüler.”

‘ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNDE GÖRÜYORUZ’

Son 2 yılda yaşanan katliamlar ve Özgürlük Hareketi’nin belirleyici tutumunun önemine dikkat çeken İgrek, alınan açlık grevi kararında bunun rolüne değindi.

İgrek, açlık grevine girme kararına şu sözlerle açıklık getirdi: “Tüm bunları dikkate alınca, bizler de bir eylem kararı aldık. Neden bu eylem? Ne için? Öcalan’ın ideolojisi etrafında şekillenmiş bu Özgürlük Mücadelesi elbetteki bizler için oldukça onurlu ve kutludur. Bugün bizler kendi özgürlüğümüzü Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın özgürlüğünde görüyoruz. Onun özgürlüğü Şengal’in özerkliği ve özgürlüğüyle bağlantılıdır. Tüm dünya devletlerindeki Êzidîlerin özgürlüğünü onun özgürlüğünde görüyoruz. Bu temelde biz de Şengal Diaspora Meclisi üyeleri olarak açlık grevine başlama kararı aldık. 5 kişi süresiz-dönüşümsüz olarak bu açlık grevinde yer alma kararını verdi.”

‘ÖCALAN’LA GÖRÜŞME OLMAYANA KADAR GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’

İgrek, açlık grevi kararı almalarında, barış çabaları engellenen Öcalan’la bir buçuk yıla yakın bir süre görüşülmemesi ve İmralı’daki bazı subayların da 15 Temmuz darbe girişimine katıldığının ortaya çıkmasının etkili olduğunu kaydetti.

Öcalan’la bir görüşme olmadan geri adım atmayacaklarını ve İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) acilen devreye girmesini isteyen İgrek, şu çağrıyı yaptı: “Sayın Öcalan’la bir görüşme olmayana kadar da bu eylemden geri adım atmayacağız. 5 Nisan 2015’ten bu yana AKP Hükümeti, Sayın Öcalan’ın ne ailesine, ne avukatlarına ne de diğer (HDP) heyete görüşme imkanı vermedi. Yine bilindiği gibi 15 Temmuz’da bir darbe girişimi oldu. Bu darbede yer alan bazı Türk ordusu komutanlarının Sayın Öcalan’ın tutulduğu İmralı Adası’nda olduğu biliniyor. Bundan dolayı, Sayın Öcalan’ın yaşamına dair endişelerimiz var; nasıl olduğunu, yaşamının tehlikede olup olmadığına dair soru işaretleri var. Bu kişiler (darbeciler) kendisine zarar vermiş midir, vermemiş midir? Bu konuda hiç kimsenin bir bilgisi yok. Bu nedenle de bir CPT Heyeti’nin acilen İmralı’ya giderek, avukatlarıyla veya ailesiyle görüşerek bu konuda bir bilgi vermezlerse, bizler bu eylemi bırakmayacağız.”

‘ÖCALAN’SIZ ŞENGAL’İN STATÜSÜNÜN BİR ANLAMI YOK’

Öcalan’ın özgürlüğünün Êzidîler için önemine vurgu yapan İgrek, bundan dolayı da eylemlerinin bir diğer amacının Şengal’in statüsü olduğunu ve bu iki talebin birbiriyle bağlantılı olduğunun altını çiziyor.

İgrek, son olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Yine bu eylem bağlamında söylemiştik; Şengal’in statüsü, öz yönetimi demiştik. Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ), Şengal Kadın Savunma Birlikleri (YBJ-Şengal) gibi Ezidxan güçleri, Sayın Abdullah Öcalan’ın felsefesi etrafında saf tutan güçlerdir. Ve kendilerini bu kapsamda örgütlediler. Eylemimiz, Şengal’in öz yönetiminin, bu yönetimin meşruiyetinin ve Ezidxan’ın savunmasından sorumlu güçlerin meşruiyetinin Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa Konseyi’nin (AK) gündemine girmesi, bir ciddiyetin gösterilmesi açısından da önemli.

Biz diyoruz ki; Şengal’in özgürlüğü ve statüsü Kürt Halk Önderi’nin durumuyla bağlantılıdır. Eğer onun durumu netleşmezse Şengal’in statüsünün ve öz yönetiminin de Êzidî halkı için bir anlamı kalmıyor. Bu nedenle, kesin bir sonuç almayana kadar, bizler 5 kişi süresiz-dönüşümsüz olarak açlık grevine devam edeceğiz.

Son olarak şunu diyebilirz ki, hem Şengal’deki halkımız hem de diğer tüm Êzidîler, Kürt Halk Önderi’nde, Özgürlük Mücadelesi’nde kendi iradelerini görüyorlar. Ona inanıyorlar. Bu inanç ve iradede aynı zamanda Ezidxan’ın geleceğini görüyoruz.”

...