AKP iktidarının başbakanı her gün “düşmanlarımızı azaltacağız, dostlarımızı çoğaltacağız” diyor. Bunu anladık da düşmanları kim çoğalttı, dostları kim azalttı? “Komşularla sıfır sorun” politikasından “değerli yalnızlığa” nasıl gelindi? Yalnızlık değerliydiyse şimdi bu yalnızlıktan neden kurtulmak isteniyor? Partiler dış ve iç politikalarıyla iktidar olurlar. Özellikle Türkiye’de dış politika her zaman iç politikayı etkiler. Şimdiki hükümet eski politikalar yanlıştı diyor. Dünyada dış politikada bu kadar yanlışlar yapan iktidar ayakta kalmaz, hemen devrilir. AKP iktidarının yaptıklarının onda birini yapan bir iktidar hiçbir yerde ayakta kalamaz. Türkiye’de neden ayakta kalıyor? Çünkü Türkiye’de muhalefet zayıflığı vardır. Demokrasi güçlerinin AKP’ye muhalefeti ise hala AKP iktidarını devirecek noktaya gelmiş değil. Kuşkusuz AKP iktidarı Kürt halkının ve Türkiyeli demokrasi güçlerinin mücadelesiyle sallanıyor, sendeliyor, ancak devirecek hamle olan demokrasi bloku ve demokrasi cephesi oluşmuş değil.
Türkiye neden dış politikada düşman çoğalttı? AKP iktidarına göre İhvan ve IŞİD tüm Ortadoğu’yu ele geçirecek, AKP de bunlara oynadığından Ortadoğu’da büyük kazanacaktı. Tüm Sünni Arap ülkeleri üzerinde etkili olarak Ortadoğu liderliğine oynayacaktı. IŞİD ve İhvan ile hem Kürtleri ve tüm muhaliflerini saf dışı edecek, hem de yeni Osmanlı’yı canlandıracaktı. Bu politikalarla düşmanlarını çoğaltmıştır. Şimdi bunun hesabını vereceğine, sanki düşman çoğaltmak, Türkiye’yi Suriye savaşı içine sokmak normal bir şeymiş gibi pişkin pişkin konuşuyor. Böyle politika izleyenler demokratik olmayan ülkelerde kendisini idam mangası karşısında duvar dibinde bulur. Demokratik ülkelerde ise seçime gerek kalmadan ya istifa eder ya da iktidardan düşürülürler. Ancak AKP iktidarda kaldığı gibi hem suçlu hem güçlü misali muhalefeti suçluyor. Bu muhalefet de bunu hak ediyor.
CHP haklı olarak AKP’nin IŞİD ile işbirliği yaptığını söylüyor. Ancak AKP’yi suçlarsam devlet zarar görür mantığıyla AKP’nin IŞİD ile işbirliğini tam ortaya koymuyor. Çünkü AKP “Ben bu politikayı devletin çıkarı için uyguladım, sen nasıl beni dünyaya ihbar edersin” diyor. CHP de geri adım atarak IŞİD’lilerin tedavi edilmesi gibi en zayıf argümanla olayı gündemleştiriyor. Halbuki AKP iktidarı binlerce IŞİD’liyi sınırdan geçirmiştir. Urfa, Antep, Kilis ve Hatay’da birçok nokta IŞİD üssü olarak kullanılmıştır. IŞİD’e lojistik, cephane, hatta silah desteği sunulmuştur. Hem Kürt düşmanlığı hem de mezhepçi ilişkiler nedeniyle IŞİD ile ortak çalışmıştır. Birçok IŞİD birimi MİT tarafından yönlendirilmektedir. MİT’teki dış operasyon birimi IŞİD ile iç içe geçmiştir. CHP bu ilişkinin mezhepçi ve Esad düşmanı yanını kem küm ederek söylüyor, ama bu politikayı Rojava düşmanlığı ve Kürt düşmanlığı için yaptığını söyleyemiyor. Bu gerçeği ortaya koyarak Kürtlerle neden düşmanlık yapıyoruz, anlaşalım; Suriye’nin demokratikleşmesinde biz de rol alıp IŞİD’in yenilgiye uğratılmasını sağlayalım diyemiyor. İşte bu çıkmaz CHP’yi AKP politikalarının uygulanmasına zemin yapıyor.
Şimdi CHP de kalkmış Avrupa’da neden Rojava Devrimi ile ilgili fotoğraf sergisi açılmış diyor. Vatan millet Sakarya anlayışıyla AKP’nin yedeğine düşüyor. CHP neden bu kadar YPG ve PYD düşmanlığı yapıyor? Bu düşmanlık aslında IŞİD ile dolaylı ittifak haline girmek demektir. IŞİD ile mücadele eden bir güce düşmanlık yapmak IŞİD’e güç vermektir. Şimdi IŞİD Mınbiç’te sıkışmış. AKP, MHP ve CHP’siyle birlikte IŞİD’i bu durumdan kurtarmaya çalışıyorlar. Aslında Bahoz Erdal vuruldu haberleri de IŞİD’e moral vermek için çıkarılmıştır.
AKP iktidarı Kürt düşmanlığı nedeniyle IŞİD’e oynayarak düşmanlarını çoğaltmıştır. Aslında bu siyasi bir yanlışlıktan öte bir insanlık suçudur. Ancak AKP iktidarından ne dışarıda ne de içeride bunun hesabı sorulabiliyor. Tayyip Erdoğan ya da AKP’liler IŞİD’e birkaç söz söyleyince, aleyhte demeçler verince herhalde bu kirli ittifak ve suçların üstü örtülebiliyor. AKP iktidarı dışarıda ve içerideki payandalarıyla şu anda hesap vermekten kaçsa da eninde sonunda hesap verir. En azından siyasi hesabını verir. İç ve dış politikada bu kadar hata yap, U dönüşleri yap, sonra da hiçbir şey olmamış gibi iktidarını sürdür! Bu durum uzun süre sürdürülemez.
AKP iktidarı bu U dönüşlerini Kürt sorununda çözüm politikası olmadığı ve Kürt halkının özgürlük mücadelesinde zorlandığı için yapmaktadır. Türkiye’de Kürt düşmanlığı o kadar derindir ki, on defa U dönüşü de yaparlar, bin defa takla da atarlar. Bunu Kürt düşmanlığı için yaptıklarından meşru göstermeye çalışıyorlar. Çünkü Kürt politikasının çözümsüzlüğü Türkiye’nin tüm politikalarını esir almıştır. Bu politika eninde sonunda ya Türkiye’yi bitirecektir ya da bu zihniyet ve politikadan vazgeçilerek Kürtlerle ortak yaşam kurma temelinde tüm dünya ve Ortadoğu’da etkili olacakları özgür ve demokratik Türkiye’nin yolunu açacaklardır.
Profili düşük Başbakan Kürt Özgürlük Mücadelesi karşısında zorlandıkça “Bunları bir üst akıl yönetiyor” diyor. Bizim bildiğimiz, duyduğumuz Erdoğan ve Başbakan zihniyetindeki adamlara göre üst akıl Yahudilerdir, Amerikalılardır, NATO’dur. Bunlar da Türkiye’nin stratejik müttefikleridir. Doğrudur bir üst akıl Türkiye’yi yanlış politikalara ve çıkmaz politikalara yöneltiyor. Kürt düşmanlığı yaptırarak, Kürtlerle sürekli savaş içinde hasta adam konumunda tutuyor. Kendilerini böyle bir üst aklın yönlendirdiğini görmeyenlerin sadece özgür ve demokratik yaşamı için direnenleri bir üst akıl yönetiyor gibi göstermeleri aklını ekmek peynirle yemedir. Türkiye’yi bu çıkmazdan her düşünce ve kimlikten Türkiye halklarının kuracağı demokrasi bloğu ve bu temelde yürütülen demokrasi mücadelesi kurtarır. Aslında bu mücadele aynı zamanda AKP’yi ve AKP’ye payende olanları Türkiye halklarına karşı daha fazla suç işlemekten kurtarma mücadelesidir.
Kaynak: Özgür Gündem