İsveç’te Gül’e havadan surpriz

İsveç’te Gül’e havadan surpriz

3 günlük resmi bir ziyaret için kalabalık bir işadamı heyetiyle birlikte İsveç’e gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün uçağı İsveç hava sahasına girişinde İsveç savaş uçakları tarafından karşılandı. Türk basınında “Supriz” ve “İsveç’in jesti” olarak değerlendirilen karşılamadan  sonra esas supriz, Gül’ün  atlı arabalarla İsveç Kralı XVI. Carl Gustaf’la görüşmeye gidişi sırasında yaşandı. Kuyruğuna İsveçce “Türkiye, 1915’deki soykırımını tanı” yazılı büyük bir pankrat takılı uçak 2 saat boyunca sarayın üzerinde dolaştı.

Gül, surprizle başlayan Kraliyet Ailesi ziyaretinden sonra Parlamentoya gelerek Meclis Başkanı Per Westerberg’le görüştü.  Akşam saatlerinde de  Grand Hotel’de ‘özel davetli Türk vatandaşları” ve dernek başkanlarının katıldıkları bir toplantıda konuştu. Eleştirel tutum takınan dernek başkanları, Kürt, Asuri-Süryani ve Ermeni dernek ve kuruluşlarının davet edilmediği toplantıda Gül, Türkiye ile İsveç arasındaki ticari ilişkilerin 1700’lü yıllarda başladığını, günümüzde bu ilişkilerin çok daha ileri bir noktada olduğunu, her konuda iki ülkenin birbirlerini desteklediklerini söyledi.

GÜL VATANDAŞLARDAN LOBİCİLİK YAPMALARINI İSTEDİ

İsveç’in zengin bir ülke, bir refah toplumu olduğunu hatırlattıktan sonra “Bundan hepiniz payınızı alın ama burada gönüllü büyükelçi gibi olun...Türkiye meselelerine hep sahip çıkın. Bazı propagandalardan dolayı imajlar bozulabilir. Gerçeklerle imajlar arasında çok büyük farklar var ” diyerek vatandaşları ve dernek başkanlarını AKP İktidarı ve Türk devletinin lobiciliğini yapmaya teşvik etti.

Gül, devlet ve AKP’nin tekçi, Türkiye’de yaşayan Kürtler ve diğer halkları dıştalayıcı tutumunu İsveç’te de sürdürdü. Toplantıya katılanlara ana dilin değil Türkçenin konuşulmasının öneminden söz etti. Yeni nesillerin ana vatanlarına bağlılıklarının Türkçe konuşmalarıyla sağlanabileceğini öne sürdükten sonra toplantı basına kapalı olarak devam etti.

TÜRKİYE DEMOKRATİK STANDARTLARI GERÇEKLEŞDİ!

İsveç Televizyonu’nun “Aganda” programına katılan Gül, 10 bine yakın tutsağın politik düşüncelerinden dolayı cezaevlerinde olduğunu, en küçük bir halk talebinin ve gösterinin polisin saldırısına uğradığını  görmezden gelerek Türkiye’nin  demokratik standartları gerçekleştiren bir ülke olduğunu iddia etti. “Demokratik bir ülkede şiddet yoluyla hak aramak kabul edilemez” diyen Gül PKK’nin silahları bırakması gerektiğini söyledi.

Türk devletinin karşısında teröristlerin olduğunu iddia eden Gül, “Ben terörist demiyorum. Bunu Avrupa ülkeleri ve ABD diyor. PKK  ABD’nin, AB’nin, Nato’nun da terör listelerinde yer alıyor. Dolayısıyla terör konusunu ayrı tutmak isterim. Onlarla bugüne kadar hep mücadele ettik” ifadelerini kullandı.

Gül, gazetecinin Türk devletinin PKK Lideri Öcalan’la barışın sağlanması için görüşmeye başladığı, karşılığında Kürtlere hangi hakların verileceği sorusuna “Biz tamam dedik. Silahlar bırakılırsa oturulur konuşulur. Ne istiyorsunuz diye sorular istedik. Dolayısıyla yapılanlar budur” şeklinde muğlak bir cevap verdi.

Gül, Suriye’deki karışıklığın Türkiye’deki Kürtler ve barış sürecini nasıl etkilediği sorusunu “Doğrusu bunların birbiriyle hiç alakası yok. Bunlar tamamen kendi vatandaşlarımızdır. Diğer vatandaşlarımızdan farkı yoktur”diyerek yanıtladı.

İSVEÇ HÜKÜMETİNE İNSAN VE SENDİKAL HAKLARI SAVUNMASI ÇAĞRISI

Abdullah Gül’ün ziyareti nedeniyle ortak bir açıklama yapan İsveç işçi Sendikaları Konfederasyonu, (LO) Memur Sendikaları Konfederasyonu, (TCO) ve Akademisyenler Konfederasyonu (SACO) İsveç Hükümetine Türk yetkililerle yapacakları görüşmede Türkiye’de yaşanan hak ihlallerini gündeme getirmesi çağrısı yaptı. 3,4 milyon emekçiyi temsil eden konfederasyonlar Türkiye’nin AB üyeliğine destek verdiklerini ancak bunun gerçekleşmesi için Türkiye’nin insan haklarına saygı göstermesi gerektiğini dile getiriyorlar.

Üç konfederasyon başkanının imzasını taşıyan ortak açıklamada son yıllarda Türkiye’de sendikal hak ihlallerinin arttığına, 2012 yılında sendikal çalışmalarından dolayı 25 sendika yöneticisinin tutuklandığına, 100’ün üzerinde emekçinin gösterilere katıldıkları suçlamasıyla cezaevinde tutulduklarına ve 19 Şubat’ta da 150’den fazla KESK’linin gözaltına alındığına dikkat çekiliyor.

İsveç Hükümetinin Türk yetkililerle iyi ilişkileri olduğunu hatırlatan sendika liderleri, bunun İsveç Hükümetine insan ve sendikal hakların savunulması için sorumluluk yüklediğini belirtiyor ve Türk yetkililerle yapılacak görüşmelerde Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine karşı tolerans gösterilmeyeceğinin vurgulanmasını talep ediyorlar.

BİLDT CUMHURBAŞKANINA SÖYLEMEYE CESARET EDECEK Mİ?

875 bin baskı yapan ve internet sayfasıyla birlikte toplam 2,8 milyon kişi tarafından izlenen İsveç’in en büyük gazetesi Aftonbladet’te Wolfgang Hansson imzasıyla yayımlanan “Bildt Cumhurbaşkanına söylemeye cesaret edecek mi?” başlıklı makalede Gül’ün ziyaretinin Türkiye’de insan hakları ve ifade özgürlüğünü ihlallerinin arttığı bir dönemde yapıldığına dikkat çekildikten sonra olanlara karşı sessiz kalan İsveç dışişleri Bakanı Carl Bildt’e sert eleştiriler yöneltiliyor. Gül’le yapılacak görüşmelerde Türkiye’nin AB üyeliğinin gündeme geleceği belirtiliyor ve ancak gazeteciler ve aydınlara yönelik saldırıların arttığına, gazetecileri tutuklayan ülkeler sıralamasında Türkiye’nin Çin ve İran’ı geçtiğine dikkat çekliliyor. İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı’nın verdiği rakamlara atıfta bulunan yazar 72 gazeteci, 115 sendikacı ve 9 bin politik tutsağın cezaevinde bulunduğu bir dönemde yapılan ziyaretin Bildt’e rejimin insan hakları ihlallerine karşı ciddi bir eleştiri yöneltmesi şansı verdiğini ifade ediyor.

GAZETECİ AVCISI GÜL’ÜN YÜZÜNDEKİ TEBESSÜME KANMAYIN

Aynı gazetenin “Tartışma” köşesinde yayımlanan bir başka makalede de Gül ve AKP İktidarının ifade özgürlüğüne karşı oldukları, 25 milyon Kürdün kimliğinin Anayasal güvence altına alınmasına muhalefet ettikleri, 1,3 milyon Ermeninin yaşamına malolan soykırımını tanımayı reddettikleri belirtiliyor.

Gül’ün masum Kürtler ve insan hakları savunucularının cezaevlerine atılmasına olanak veren Terörle Mücadele Yasası’nın mimarlarından biri olduğu belirtilen makalede “AKP İktidarına muhalefet edenlerin ‘Kafka’ benzeri  duruşmalarda terörizme destek verdikleri suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezalarına çarptırıldıkları” ifadelerine yer veriliyor.

Murat Kuseyri ve Kurdo Baksi’nin imzalarını taşıyan makalede tüm bu olanlara karşı İsveç Hükümetinin suskunluğunu sürdürdüğü gibi AKP İktidarı ve Gül’ü övücü sözler sarfetmesinin utanç verici olduğu belirtiyor.  

Bu nedenle insan hakları örgütleri ve sendikalara 10 bini aşkın siyasi mahkumun serbest bırakılması, Kürtlere, azınlıklara ve insan hakları savunucularına yönelik baskıların son bulması için görevler düştüğü belirtilen makale “Gazeteci avcısı Cumhurbaşkanın yüzündeki tebessüme kanmayın” ifadesiyle son buluyor.