İsveç’ten DBP ve HDP’ye destek

Ankara’ya giderek BDP yöneticileriyle görüşen 4 kişiden oluşan delegasyon içinde yer alan Ann Margereth Livh ve Naile Aras’le Türkiye’deki izlenimlerini ANF’ye anlattı.

İsveç’in değişik birimlerinde görev yapan 227 belediye yöneticisi, tutuklanan ve görevden alınan belediye başkanları ile dayanışma amacıyla ortak bir açıklama yaparlarken, Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, verdiği bir yazlı soru önergesiyle HDP milletvekillerinn dokunulmazlıklarının kaldırılmasını İsveç Parlamentosu’nun gündemine getirdi.

BDP’li belediyelere destek için imza kampanyasının başlatılmasına öncülük yapan 4 belediye yöneticisi, bundan bir kaç gün önce Ankara’da bir basın toplantısı yaparak Kürt Belediye başkanları ile dayanışma içinde olduklarını açıkladılar ve BDP’li yöneticilerle görüşmeler yaptılar.

Aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu 227 belediye yöneticilerinin imzaladıkları ortak çağrıda, AKP’nin yeniden savaş politikasına yönelmesinden sonra Kürt yerleşim birimlerinde yüzlerce sivilin katledildiği, 16 belediye başkanının tutuklandığı ve 23’ünü de görevlerinden alındığı belirtiliyor.

Çağrının altına imza atan İsveçli belediyeciler, tutuklu meslekdaşlarının derhal serbest bırakılmalarını, Kürt yerleşim birimlerine yönelik kuşatmanın kaldırılmasını ve çatışmaların durdurulması için ateşkes ilan edilmesini talep ediyorlar.

İSVEÇ HÜKÜMETİ’NİN AÇIK TUTUM ALMASI İSTENİYOR

Çağrının altısında imzaları bulunan belediyecilerden Sol Parti’den Ann Margareth Livh, Naile Aras, Sosyal Demokrat İşçi Partisinden Kadir Kasırga ve Lisa Carlsson’un birlikte kaleme aldıkları “Artık İsveç Hükümeti’nin gelişmeleri Türk Hükümeti’yle açıkca konuşmasının zamanı” başlıklı makale İsveç’in günlük gazetesi ETC’de yayımlandı.

Makalede, BDP’li belediyelerle dayanışmak amacıyla İsveç’te sürdürülen kampanya hakkında açıklamalarda bulunuluyor ve AKP’nin yeniden savaş politikasına yönelmesinden sonra Kürt yerleşim birimleri ve HDP’ye yönelik yapılan saldırılar gündeme getiriliyor.

İsveç Hükümeti’nin Kürtlere yönelik saldırılara, Türkiye ve Kürdistan’daki  insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü ihlallerine karşı açık tutum alması talep ediliyor.

Ankara’ya giderek BDP yöneticileriyle görüşen 4 kişiden oluşan delegasyon içinde yer alan Ann Margereth Livh ve Naile Aras’le Türkiye’deki izlenimlerini ANF’ye anlattı.

Ann Margareth Livh, Türkiye ziyaretlerinde belediyecilerin imzaladıkları ortak çağrıyı Türk yetkililere görüşmek için randevu talep ettiklerini ancak bu taleplerine olumsuz yanıt verildiğini söylüyor. Bundan dolayı çağrıyı postayla gönderdiklerini ve Türk yetkililerin kendilerine yanıt vereceklerini umduğunu ifade ediyor.

BDP VE HDP’Lİ POLİTİKACILARIN İZOLASYONLARINA SON VERİLMELİ

Türkiye ziyareti sırasında daha önce bilmediği pek çok şey öğrendiğini Livh, Türk Hükümeti’nin tutuklanan belediye başkanlarını tutukladıktan sonra izole edebilmek için uzak illerde bulunan cezaevlerine gönderdiğini, yakınlarıyla görüşmelerini yasakladığını belirtiktten sonra AKP’nin tutumuna şu cümlelerle tepki gösteriyor.

“Bu işkencenin bir biçimidir. Ayrıca sadece belediyeciler değil, HDP’liler de aynı uygulamalara tabi tutuluyor. İnsan hakları örgütlerinin bu konuyu gündeme getirmesi ve izolasyonun kaldırılmasını talep etmeleri gerekir. Demokrasilerde tutsaklara bölye davranılamaz. Ancak diktatörlükle yönetilen ülkeler tutsaklara böylesi muameleler yapar.”

KÜRT KİMLİĞİNİ VE TARİHİNİ YOK ETMEK İSTİYORLAR

Türk devletinin Kürdistan’daki yerleşim birimlerini yakıp yıkarak Kürt kimlik ve tarihini yok etmeyi istediğini söyleyen Livh, “Ben bir çok kez Kürdistan’da bulundum. Türk devletinin giderek daha uzlaşmaz bir tutum aldığını ve zalimleştiğini gözlemliyorum. Bu çok acı verici. Beni en fazla şaşırtan da bu savaş ve soykırımın Avrupa ülkelerinde gündeme getirilmemesi” şeklinde konuşuyor.

Livh, bunun neden kaynakladığını düşündüğü sorumuzu ise “Kendini feminist olarak tanımlayan bir Dışişleri Bakanımız var. Kürt kadın belediye başkanlarının tutuklanmalarına seyirci kalıyor. İsveç ve Avrupa’daki bu sessizlik Erdoğan’ın sığınmacıları kullanmasının bir sonucu. Hepsi diz çöküyor. Bu, korkunç utanç verici bir tutum. Medyanın olanları kamuoyuna duyurmaması da anlaşılır değil” diyerek yanıtlıyor.

TÜRKİYE’NİN DİKTATÖRLÜK OLDUĞUNU GÖSTEREN PEK ÇOK BELİRTİ VAR

Türkiye’de seçimlerin yapıldığını ama Erdoğan’ın işine gelmeyen bir halk iradesi ortaya çıktığında seçim sonuçlarına saygı göstermediğini söyleyen Livh, “ Halkın seçtiği temsilciler ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerde sudan nedenlerle tutuklanır... HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması Brezilya’da düzenlenen devlet darbesinden farklı değil. Tüm bunlar diktatörlüğe gidişin belirtileri”  diyor.

“Türkiye’nin diktatörlüğe gidişine karşı medyanın haykırması ve olanları protesto etmesi gerekir” şeklinde konuşan Livh, medya görevini yerine getirmediği için dünya kamuoyunun Türkiye’nin yaptığı katliamlar ve diktatörce uygulamalardan haberi olmadığını söylüyor.

AMACIMIZ KAMPANYAYI İSKANDİNAV ÜLKELERİNDE YAYIGINLAŞTIRMAK

Livh, DBP’li belediyelerle dayanışma amacıyla İsveç’de sürdürdükleri kampanyı Norveç, Danimarka ve Finlandiya’da da yaygınlaştırmayı amaçladıklarını ve bunu gerçekleşmek içinde bu ülkelerde görev yapan belediyecilerle ilişkiye geçeceklerini dile getiriyor.

Naile Aras ise, AKP Hükümeti’nin DBP’li belediyecileri hapsederek ve görevden alarak Kürdistan yerleşim birimlerinde belediyeleri tasfiye etmeye çalıştığını somut rakamlar vererek dile getiriyor.

106 yerleşim biriminde DBP’nin belediye yönetimde olduğunu hatırlatan Aras, “35 Eşbaşkan tutuklandı ve bunlardan bazıları serbest bırakıldı.  Hala 21’i cezaevinde. 35 Eşbaşkan zorla görevden alındı. DBP yöneticilerinden 110 kişiden sadece 15’i özgür, 95’i cezaevlerinde tutuluyor. DBP bundan dolayı Ankara’da yeni bir kongre yapmak zorunda kaldı” diyor.

Aras, DBP ve HDP’nin ağır baskı altında bulunduğunu, sadece Hükümetin değil CHP’li belediyelerinde DBP’ye ambargo uyguladığını gözlemlediğini, salon tutması engellenen DBP’nin kongresini bir otelde yapmak zorunda kaldığına dikkat çekiyor.

AKP ve muhaleffetteki diğer partiler tarafından tecrit edilemeye çalışılan DBP ve HDP ile dayanışmanın yükseltmesi gerektiğini belirten Aras, bunun gerçekleşmesi için diasporada yaşayan Kürdistanlıların diplomatik çalışmalara ağırlık vermeleri ve olanları dünya kamuoyuna açıklamaları ve onların desteğini almaya çalışmaları gerektiğinin önemine dikkat çekiyor.

KAKABAVEH: HDP’LİLERİN DOKUNULMAZLIKLARININ KALDIRILMASI KABUL EDİLEMEZ

Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh de, dün İsveç Parlamentosu’na verdiği yazılı bir soru önergesiyle HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını gündeme getirdi ve İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström’e Türk Parlamentosu’nun aldığı kararın geçersiz kılınması için ne yapmayı düşündüğü sorusunu yöneltti.

7 Haziran’da yapıla seçimlerden sonra halkın iradesini yok sayan Erdoğan ve AKP’nin yeniden savaş politikasına yöneldiğine, Kürt yerleşim birimlerine yönelik saldırılara dikkat çeken Kakabaveh, halkın desteğiyle iş başına gelen yöneticilerin tutuklanmalarının ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerde mümkün olduğunu söylüyor.

HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Kakabaveh, İsveç Hükümeti’nin HDP ve Kürtlere yönelik saldırılara karşı net bir tutum almasını talep ediyor.