'Kadının gündeminde barışa yatırım yapılmış umutlar var'

'Kadının gündeminde barışa yatırım yapılmış umutlar var'

Dünyada müzakere süreçlerinde kadının varlığını araştıran Yardımcı Doçent Doktor Nazan Üstündağ, "Kadınların gündemlerinde egemenlik paylaşımından daha çok ve daha sıklıkla özgürlük için ödenmiş bedeller, barışa yatırım yapılmış umutlar ve kayıplar oluşturuyor" dedi.

Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyesi Yardımcı Doçent Doktor Nazan Üstündağ'ın Barış İçin Kadın Girişimi için yaptığı araştırma sonunda hazırladığı rapor, dünyadaki barış süreçlerinde kadının müdahil olma çabalarını ve sonuçlarını gözler önüne seriyor.

Rapora göre, 2000 yılında yapılan yasal düzenlemelere rağmen, kadınların barış süreçlerinde temsilinde bir artış olmadı. Ancak barış süreçlerinde yer almaktan vazgeçmeyen kadınlar, kendi heyetlerini oluşturdu, konferanslar düzenledi.

102 BARIŞ SÜRECİNE KADINLARIN KATILIM ORANI YÜZDE 8

Araştırmaya göre, dünyada 1990-2012 arasında 102 barış süreci yürütüldü. Bu süreçlerde 585 anlaşma imzalandı. Öte yandan dünyada yürüyen bu 102 barış sürecine katılanların sadece yüzde 8'i kadın. İmzacıların yüzde 3'ü, arabulucuların yüzde 3.2'si, görüşmelere tanık olarak katılanların yüzde 5.5'i kadın.

Kadınların bu dışlanmaya karşı yürüttükleri mücadele sonunda 2000 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1325 No'lu kararı aldı. Bu karara göre kadınlar, barış pazarlıkları ve görüşmeleri de dahil olmanın yanı sıra, barışın tesisine yönelik tüm süreçlerde yer almalı. Ayrıca tüm barış anlaşmalarında kadınların ve kız çocuklarının güvenliğini sağlayacak maddeler barındırmalı. 

2000 yılında Avrupa Parlamentosu da, üye ülkelere barış süreçleri için kurdukları gözlemci ve arabulucu heyetlerinde cinsiyet eşitliğini gözetmelerini tavsiye ediyor. 

YASAL DÜZENLEMEYE RAĞMEN TEMSİLDE ARTIŞ YOK

Akademisyen Üstündağ, bu yasal düzenlemelere rağmen kadınların barış süreçlerinde temsilinde bir artış olmadığına dikkat çekti, "Tam tersine 2000'den önce gerçekleşen barış süreçlerinde kadınların katılımının daha fazla bile olduğu söylenebilir" dedi.

Üstündağ, 2000'den önce gerçekleşen barış görüşmelerine ilişkin şu örneği verdi:
"El Salvador barış görüşmelerinde kadınlar 'masaların' tümünde temsil ediliyor. Kuzey İrlanda'da seçimler sonuçu barışın tesis edilmesini sağlayacak gerekli düzenlemeleri yapmak için göreve gelen 10 kişilik heyetin biri kadın. Yani kadınların yüzde 10'luk bir temsili var. Güney Afrika'da ise hem barış görüşmelerini yürütenlerin hem de barışa büyük katkı yapmış Hakikat Komisyonlarında tanıklık yapan ve ayrıca bu tanıklıkları değerlendirenlerin yüzde 50'si kadın."

Araştırmaya göre, kadınların barış görüşmelerine en yoğun katıldığı ülkeler ve oranlar şöyle:
"2008'de Kenya'da yüzde 25, 1992'de El Salvador'da yüzde 13, 1995'de Hırvatistan'da yüzde 11, 1996'da Guatemala'da yüzde 10, 1998'de İrlanda'da yüzde 10, 2001'de Afganistan'da yüzde 9 ve 2008'de Ugan'da da yüzde 9. Diğer ülkelerde katılım yüzde 5'in altında."

45 barış sürecinde imzalanan 300 anlaşmayı ele alan bir araştırmaya göre, bu anlaşmaların sadece yüzde 18'i savaş zamanı kadınlara yönelik işlenmiş suçları söz konusu ediyor. 

KADINLAR KENDİ GÖRÜŞMELERİNİ YAPTI

Araştırmada Sudan, Brundi, Guetemala, Sri Lanka ve Kuzey İrlanda süreçleri de ele alındı.

Sudan'da kadınların resmi heyette temsiliyetlerinin yanı sıra, Nuer ve Dinka kadınları kendi barış konferansları ve görüşmelerini yaptı. 

Brundi'de kadınlar resmi süreçlere katılamayınca, kendi barış görüşmelerini gerçekleştirdi. Düzenledikleri barış konferansında üzerinde anlaşılan bir taslak, daha sonra deklarasyon olarak yayınladı. Brundi'de savaş yeniden başlayıp, resmi görüşmeler son bulduğunda, kadınlar görüşmeleri sürdürdü. Resmi barış görüşmeleri yeniden başladığında taraflar kadınların taslak anlaşmasını temel olarak kabul etti.

Guetemala'da resmi görüşmelerin yanı sıra sivil toplum gözlemci, takipçi ve tartışmacı olarak sürece dahil olmak amacıyla örgütlendi, hem siyasi hem de teknik konularla ilgili çok çeşitli heyetler kurdu. 

Sri Lanka'da kadın heyetleri, resmi kanalları zorlayıp sonuç alamayınca arabulucu konumunda olan Norveç'i ikna ederek, onun baskısıyla heyetlere dahil oldu.

Kuzey İrlanda'da barış görüşmelerini yürütmek ve barışı tesis etmek amacıyla görevlendirilecek heyetin belirlenmesi için seçime gidildi. Var olan tarafların adaylarını kadınlardan seçmemesi üzerine Proteston ve Katolik taraflardan akademisyen, aktivist ve örgütlü kadınlar bir araya gelerek, Kuzey İrlanda Kadın Koalisyonu'nu kurdu ve partileşti. Parti seçimde aldığı oylar sayesinde 10 kişilik barış kurulu içine bir kadını sokmayı başardı. Ondan sonraki süreçte kadınlar tarafından görevlendirilmiş ve seçilmiş bir temsilci her konuda toplumsal cinsiyet sorununu gündemleştirdi. Kadınların mücadelesi sonucunda Kuzey İrlanda'nın yönetiminde, yürütmeye danışmanlık edecek bağımsız bir heyetin kurumsallaşması kararı alındı. 60 kişiden oluşan heyetin en az 20'sinin kadınlardan oluşması yasallaştı.

KADINLARIN GÜNDEMİ EGEMENLİK PAYLAŞIMI DEĞİL

Kadınların barış süreçlerine katılımının "cismen katılımı" ve "tarafların imzaladığı mutabakatların cinsiyet eşitliğine duyarlılığı" olmak üzere iki şekilde olması gerektiğini belirten Üstündağ, "Bu iki başlık birbiri ile tam örtüşmüyor. Örneğin kadınların sürece katılımı artsa da, bu kadın-erkek eşitliğini gözeten düzenlemelerin barış anlaşmalarına girmesini garantilemiyor" dedi.

Kadınların sürece müdahil olmasının toplumun başka ezilen kesimlerinin temsiliyetini kolaylaştırdığına dikkat çeken Üstündağ, "Kadınların gündemlerinde egemenlik paylaşımından daha çokve daha sıklıkla özgürlük için ödenmiş bedeller, barışa yatırım yapılmış umutlar ve kayıplar oluşturuyor" dedi.

Üstündağ araştırmasında kadınların barış ve görüşmelerden beklentilerini de şöyle tanımladı:
"Kadınlar öncelikle barış sırasında kadınlara ve çocuklara yönelecek militarist şiddetin, rastgele öldürmeler, taciz ve tecavüzlerin barış anlaşmalarını bozmak için yeteli sebep olarak görülmesini, diyaloğu sürdürecek taraflara toplumsal cinsiyet eğitimi verilmesini, cinsiyet eşitliği duyarlı güvenlik sektörü reformu yapılmasını, güvenlik güçlerinin işlediği cinsel suçların af kapsamı dışında bırakılarak ortaya çıkarılmasını, cezalandırılmasını, tazmin ve talefi edilmesini, zorunlu göçe maruz kalmışlara özel güçlendirici programlar oluşturulmasını, mayınların temizlenmesini ve cinsiyet eşitliğini sağlayıcı anayasal düzenlemelerin gerçekleşmesini talep ediyorlar. Ayrıca savaş sebebiyle yaşanmış travmalarla ilgili programların uygulanması da taleplerin içinde. Son olarak ise kadın gerillaların silahlarını bırakmayı tercih etmeleri durumunda kayıtlarının ve 'girişleri'nin kadınlar gözetiminde yapılması, kadın savcılar, hakimler ve avukatların tanıklığının sağlanmasını istiyorlar."

CİNSİYET SORUNUNA 'İYİMSER' YAKLAŞIM

Kadınların tüm mücadelesine rağmen, barış süreçlerinin ortaya çıkardığı anlaşmaya bakıldığında cinsiyet sorununun genelde "kadınlara karşı ayrımcılığın giderilmesi benimsenecektir" şeklinde soyut ve genel çerçevede ele alındığına dikkat çeken Üstündağ, "Ancak kadınlar görüşmelerin eksenini egemenlik paylaşımından toplumsal içermeye doğru bükmüşler" değerlendirmesini yaptı.