Kalkan: Hali hazırda çekilme pozisyonu söz konusu değil

Kalkan: Hali hazırda çekilme pozisyonu söz konusu değil

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, gerilla güçlerinin hali hazırda çekilme pozisyonuna geçme durumunun söz konusu olmadığını belirterek, “Herkes mevzisinde ateşkes konumunda kendini savunuyor, meşru savunma konumunda bekliyor, sürecin gelişimini izliyor” dedi.  

Gerillaların bazı amaçlar, yaşam imkanları gerçekleşsin diye dağa çıkarak silahlandıklarını kaydeden Kalkan, “Önder Apo’ya özgürlük istiyor. Kürt sorununun çözüm sürecinin başlamasını istiyor. Kürt kimliğinin tanınmasını, Kürtlere adil, insanca, eşit davranılmasını istiyor. Bunları görmeden, gerillanın çekilmeye ikna edilmesi zordur” diye belirtti.

Kalkan, “Bu konuda ya somut adımlar olur, yada ancak önder Apo doğrudan girişimde bulunur, ikna edebilir” diyerek geri çekilmenin başlayıp yürüyebilmesi için Öcalan’ın gerillalara doğrudan hitap edebilmesinin şart olduğunu söyledi.

‘GERİLLA ÇEKİLME MERAKLISI DEĞİL’

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, Sterk TV’de gazeteci Cahit Mervan’ın hazırlayıp sunduğu Sela Sor programında gerilla güçlerinin geri çekilmesi, TBMM’de kurulan ‘çözüm komisyonu’ ile Akil İnsanlar heyeti konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Gerilla güçlerinin çekilmesi konusunda Türk basınında özellikle son günlerde “Gerilla güçlerinin silahsız bırakarak geri çekileceği” ve “Geri çekilirken Türk ordusu tarafından denetleneceği” şeklinde çeşitli iddialar ve senaryolar yer almakta.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, iddiaları yalanlayarak, gerillanın çekilme meraklısı olmadığını, halı hazırda çekilme pozisyonuna geçmiş olma durumunun da söz konusu olmadığını söyledi.
Kalkan, “Şunun kamuoyu tarafından da, özellikle de ilgili kesimler tarafından da iyi bilinmesini istiyorum ki gerilla çekilme meraklısı değil. Güle oynayarak kimse çekilmek falan istemiyor. Tersi geçerlidir” dedi.

‘HALİ HAZIRDA ÇEKİLME POZİSYONUNA GEÇMİŞ OLMA DURUMU SÖZ KONUSU DEĞİL’

Gerilla güçlerinin “Hali hazırda çekilme pozisyonuna geçmiş olma durumu da söz konusu değil” diyen Kalkan, başlayıp başlamayacağı tartışma konusu olan durumla yüz yüze olduklarını belirterek şunları söyledi:

“O üretilen senaryoların hiçbir geçerliliği yok. Söz konusu iddiaların hiçbir geçerliliği yok.  Herkes yerli yerinde ve gerilla ateşkes konumundadır. Önder Apo’nun Newroz’da yaptığı çağrı ve Yürütme Konseyi Başkanlığı’mızın 23 Mart tarihli talimatı temelinde gerilla ateşkes pozisyonuna çekilmiştir ve bu pozisyonunu sürdürüyor. Bu konuda ne geri nede ileriye dönük her hangi bir değişiklik yok. Yeni bir talimat da gerilla komutanlığına yoktur. Her hangi bir talimat karargaha ulaşmamış, birliklere de öyle bir talimat verilmemiştir. Herkes mevziisinde ateşkes konumunda kendini savunuyor, meşru savunma konumunda bekliyor, sürecin gelişimini izliyor. Gerilla birliklerimiz her olasılığa göre de hazır olmayı esas alıyor.”

‘HENÜZ BİR GÖREVLENDİRME YOK’

“Çekilme başlayabilir mi, Olabilir mi?” diye soran Duran Kalkan, yönetimlerinin ‘koşulların gerçekleşmesi temelinde’ buna hazır olduğunu beyan ettiğine dikkat çekti. Kalkan, “Koşullar gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş mi onu yönetimimizin takdiri bilir. Ama henüz böyle bir görevlendirmesi söz konusu değildir. Fakat genel yönetimimiz, Yürütme Konseyi Başkanlığımız şunu da açıkladı: Yönetimimizde bir sorun yok, görüş birliği vardır. Fakat gerillanın öyle kolay, rahat geri çekilmeye ikna edilmesi mümkün değil” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Kalkan, gerilla güçlerinin geri çekilmeye ikna edilmesinin neden kolay olmadığına şu sözlerle açıklık getirdi:

“Orta kademe komuta da, savaşçı güç de bir amaç için dağa çıkmış, silahlanmış durumda. Fedai çizgisinde, büyük bir cesaretle, fedakarlıkla savaşa hazır. Bunu laf olsun diye yapmıyor. Can sıkıntısını gidermek için yapmıyor. Bazı amaçlar, yaşam imkanları gerçekleşsin diye yapıyor. Önder Apo’ya özgürlük istiyor. Kürt sorununun çözüm sürecinin başlamasını istiyor. Kürt kimliğinin tanınmasını, Kürtlere adil, insanca, eşit davranılmasını istiyor. Bunları görmeden, gerillanın çekilmeye ikna edilmesi zordur. Bizim yönetimimizin bunu başarması çok zor bir iş.”

ÇEKİLMENİN İKİ KOŞULU

Duran Kalkan, gerilla güçlerinin hangi koşullarda ikna olabilecekleri ilişkin, bunun iki şekilde ancak olabileceğini belirterek şöyle dedi:  

“Bu konuda ya somut adımlar olur, yada ancak önder Apo doğrudan girişimde bulunur, ikna edebilir. Yoksa öyle kolay olacağını ben hiç sanmıyorum. Kimse de öyle düşünmemeli. Sanki gerilla güle oynaya bunu yapacakmış, bunun için hazırmış gibi bir hava yaratılıyor. Onlar hakarettir. Gerillayı küçük göstermeye yönelik davranışlardır. Gerçekle hiçbir alakası yoktur. Öyle sananlar tersi durumlarla karşılaşırlarsa yalancılıkları ortaya çıkar. O bakımdan da kamuoyunun yalan yanlış bilgilendirilmesini doğru bulmuyoruz. Bunun ne basın ahlakıyla, nede basın özgürlüğüyle bir ilgisi yoktur.”

‘KRİZ DEVLET VE HÜKÜMETİN YETERLİ ADIMLAR ATMAMASINDAN KAYNAKLANIYOR’

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, Türk meclisinde süreci izlemek üzere komisyonun kurulmasının geri çekilme konusunda yaşanan krizi aşmak için yeterli olup olmadığını değerlendirirken, krizin kendilerinden değil, devlet ve hükümetin ‘yeterli adımlar atmamasından’ kaynaklandığını söyledi.

“Adına çözüm süreci, yeni süreç denilen bu sürecin gelişmesi bazı koşullara bağlıydı. Taraflara yüklediği yükümlülükler vardı. Bir çözüm projesi temelinde gelişen süreç oluyordu. Çeşitli aşamalardan oluşuyordu. İlk aşamasında savaş güçlerinin geri çekilme koşullarının oluşması için tarafların bazı adımlar atması gerekiyordu. Bize gelen bilgiler, Önder Apo’nun eylem planı, mektupları, çözüm projesi bunları içeriyordu. Biz bu temelde durumu değerlendirdik yönetim, örgüt olarak karar verdik. Önder Apo’ya tümüyle birlik bütünlük halinde olduğumuzu ifade ettik. Bu temelde önder Apo Newroz’da o tarihi çağrı, açıklamasını yaptı, yönetimimizde 2 gün sonra gerillaya ateşkes çağrısı yaptı, tüm gerilla güçleri ateşkes konumuna geçti. Yani Kürt tarafı olarak biz bu süreçte, bu aşamada yapmamız gerekenleri yaptık, atmamız gereken adımları attık. Bunun karşılığında da devlet ve hükümet tarafından çekilmenin koşullarının oluşturulması, çekilmenin yasal ve siyasal bir zemin kavuşturulması yönünde atılması gereken adımlar vardı. Bu konuda yeterli adım atılamıyor, kriz buradan doğuyor. Bizden değil, hükümet tarafından doğan bir kriz.  Mümkün olduğu kadar bir kriz olmaması için çaba harcıyoruz. Bu konuda önder Apo’nun çok sabırlı bir tutumu ve çabası var. Herkes bunu bilmeli, takdir etmeli."

‘ÖNGÖRÜLENLERİN YAPILMASINI BEKLİYORUZ’

Bu bakımda öngörülenlerin yapılmasını bekliyoruz. Bunlar işte Akil İnsanlar Komisyonuydu, meclisin bu sürece el koymasıydı. Karar alması kanunlar yapması. Mademki siyasal süreç esas olacak, siyasi çözüm gelişecek, o halde en üst siyaset kurumu sürece el koymalı, kanun çıkarmalı, komisyon örgütlemeliydi. Dolayısıyla askeri güçlerin geri çekilişi siyasetin etkinliğinde, denetiminde olmalıydı.”

‘MECLİS İSTEKSİZ GÖRÜNÜYOR’

Atılan adımların zayıf olduğunu,  Meclis komisyonunun da çok yeterli görünmediğini belirten Kalkan, “Kanun yapma, karar alma konusunda meclis isteksiz görünüyor. Bir ilerleme sağlayamadı. Bir komisyon öngörülüyor. Tümden reddetmiyoruz ama projede ifade edilen komisyon düzeyinde değildir. Bunların kalıcı bir geri çekilmeyi sağlatmak için çok yeterli olacağını sanmıyorum ben” dedi.

‘ÖCALAN’IN GERİLLAYA DOĞRUDAN HİTAP EDEBİLMESİ ŞART’

İddiaların aksine, gerillanın ‘tersi konumda’ olduğunu, Güney Kürdistan’daki gerillaların Kuzey Kürdistan’a gitmek istediklerini belirten Kalkan, yönetimleri üzerinde büyük bir baskı ve dayatmanın olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“Geri çekilmenin başlayıp yürüyebilmesi için önder Apo’nun gerillaya doğrudan hitap edebilmesi şart. Bunu herkes bilmeli. Yönetimimiz bunları laf olsun diye, yada birilerini korkutmak için, siyasi üstünlük sağlamak için, yada şantaj yapmak için söylemiyor. Bir gerçek ifade ediliyor.  Bunu herkes bilmeli. Herkes sanıyor ki gerilla zaten dünden hazır, hemen silahı kapar koşar. Öyle bir durum yok. Herkes şimdi tersi konumda. Güneydeki de Kuzeye gitmek istiyoruz diyor. Müthiş bir baskı var dayatma var yönetimimiz üzerinde. Eğer süreç ilerlemez, önder Apo’nun daha açık bir hitabı gelişmezse yönetimimizin bu konuda çok zorlanacağı, bu tutumların önünde set çekemeyeceği söylenebilir. Herkes böyle bilmeli.  Bu bakımdan hem siyasetin tam açık hakim olması, el koyması, hem gerçekten de bunun Kürt sorununun siyasi çözümüne, Türkiye’nin demokratikleşmesine bağlı olduğu konusunda güvence verilmesi, hem de önder Apo’nun gerillaya doğrudan hitap edebilmesi gerekiyor.”

‘AKİL İNSANLAR KOMİSYONU BU DÜZEYDE KALIRSA YETERSİZ OLUR’

Duran Kalkan, geçtiğimiz günlerde göreve başlayan Akil İnsanlar Komisyonu’nun görev ve misyonunu da değerlendirdi. Komisyonun mevcut düzeyde kalması durumunda bunun yetersiz olacağını belirten Duran kalkan, bu konuda şunları kaydetti:

“Komisyon sayı olarak da nitelik olarak da öyle çok zayıf değil. İstekli de görünüyorlar. Hükümet de ilgi gösteriyor. Bu çabaları küçümsemiyoruz, hemen reddetmiyoruz. Fakat olması gereken bu muydu denilirse, o kanaatte değiliz. Olması gerekene göre değil. Niteliği biraz daha farklı olabilirdi. Biraz çok tek yanlıdır. Görev kapsamı bakımından da, deneme yapılıyor, sanki muğlak bir durumu var gibi. İşte alanları gezin, bilgi toplayın, rapor hazırlayın deniliyor. Öyle değil. Aslında nasıl ki meclis komisyonu oluşacak karar yada kanun temelinde, siyaseten sürece el koyacak, süreci yönlendirecek, siyasetin nabzı olacak idiyse, Akil İnsanlar Komisyonu da toplumun nabzı olacaktı, kalbi olacaktı. Toplumun vicdanı olacaktı. Toplum adına geçmişi de geleceği de yönlendirecekti. Siyasetten sıkılan, siyaseti doğru bulmayan toplumun muhatap aldığı benimsediği kurum olacaktı. Gerekirse siyaseti yönlendirecekti. O etkinlikte olması, o tarafsızlıkta olması, tüm toplumda, her keste öyle bir itibar bırakması, herkes tarafından kabul edilebilir olması bu bakımdan önemlidir.     

Mevcut komisyonun hem birleşiminde öyle bir zayıflık var hem de görev kapsamı böyle değil. Şu haliyle böyle değil. İlerde değişebilir. Komisyonun oluşması önemli tabi. Süreç gereği oluyor. Fakat şu haliyle tamda yapması gerekeni üstlenmiş, ona hazırlanan bir komisyon konumunda değil. Böyle bir komisyon bu düzeyde kalırsa yetersiz olur. Olması gereken değildir. Örneğin geçmişi netleştirecek bir adalet ve hakikat komisyonu gibi rol oynamalıydı. Geçmişe dönük de öyle bir çalışma yapması gerekiyordu. Geleceğe dönük siyasetin, süreci yönetimi üzerinde toplum vicdanı olarak bir denetim kurulu biçiminde rol oynamalıydı. Böyle bir konumu pozisyonu olursa, süreci ilerletebilir, sorunları çözebilirdi. Bizce ancak böyle bir komisyon bu süreci yürütebilir.”