Kandil'deki basın açıklaması ve ilkler -İzlenim-
Kandil'deki basın açıklaması ve ilkler -İzlenim-
Kandil'deki basın açıklaması ve ilkler -İzlenim-
KCK 25 Nisan 2013 günü Kandil'de gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla tarihi geri çekilme kararını dünya, Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye basını önünde deklere etti. 25 Nisan günü Kürt sorununun çözümü açısından tarihi geri çekilme kararının duyurulması kadar günün Kandil dağlarında şahitlik ettiği diğer olaylarla da oldukça önemli ve ilgi çekiciydi. Reuters, AFP, BBC, El Cezire gibi dünya basının önemli kuruluşları kadar Türk basını da tam kadro Kandil'deydi. Sadece gerillalar değil Türk basıncılarının da dikkat çektiği üzere devletin yayın organı olarak bilinen Anadolu Ajansı bile tarihinde bir ilki gerçekleştirerek Kandil'de hazır bulundu.
Bizde KCK yetkililerinin gerçekleştireceği basın açıklamasına yetişmek üzere gecenin 02.00'sinde önceden ayarladığımız arabayla düştük yollara. Şoförümüz Mahmur Mülteci Kampı'ndandı. Yol boyunca sohbet ederek ilerledik. İsminin Mahsum olduğunu öğrendiğimiz şoförümüz de en az bizler kadar heyecanlıydı. ''Bu gün çok önemli. Önderlik bu süreci geliştiriyor'' diye Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a olan güvenini dile getiriyordu.
Sabah saat 6'da Kandil Belediyesi'ne ulaştık. Bizden önce ulaşan Türkiyeli ve Kürdistanlı basıncılar vardı. Biz oraya ulaştığımızda Show TV, Vatan gazetesi, İhlas Haber Ajansı, Milliyet gibi Türk medyasından çok sayıda gazeteci oradaydı. Bu basıncıların güvenliğini de bir gerilla birliği sağlıyordu. Sabah 6.30 sıralarında KCK Dışişleri çalışmasında yer alan gerilla Roj ilk uyarıyı yaptı. Gece saatlerinden itibaren alanda Heron isimli insansız hava uçaklarının dolaştığını söyleyerek gazetecilerin kendi güvenlikleri için içeride oturmaları gerektiğini belirtti. Saatler ilerledikçe biz ve diğer gazetecilerin böyle tarihi bir ana şahitlik etmek ve bunu yansıtmak için heyecanları artıyordu. Medya Savunma Alanları'nda birçok basın açıklamasına katılmış olmama rağmen, ilk defa Türk basınını tam kadro Kandil'de görüyordum. İçlerinde daha öncede Kandil'e gelenlerde vardı. Herkesi aynı kefede tutmamakla birlikte yıllarca PKK'yi ve Kürt Özgürlük mücadelesini devletin verdiği ayar doğrultusunda karalayan, bunu hakaretlere vardıran birçok basın kuruluşunun mensubunu burada görmenin bir yandan sürece hizmet eder diye heyecanını yaşıyordum. Bir yandan da inşallah Kandil izlenimlerini doğru aktarırlar ve süreç yeniden bir savaşa dönüşürse bu insanlar yeniden Kürt Özgürlük Hareketini "terör örgütü", "işte canavarlar" şeklinde bir yayıncılık yapmazlar diye de bir güvensizlik ve kaygı yaşıyordum.
GAZETECİLERDE KAYGI VE UMUT BİR ARADA
Bazı erkek basın mensupları arasında ilk önce bir futbol muhabbetti oluyordu. Daha sonra yavaş yavaş güne ve tarihi sürece ilişkin tartışmalar gelişmeye başlıyordu. Türk basın mensupları bir yandan güne şahitlik etmenin ve ilk defa bu kadroda hem de devlet cephesinden hiç bir engelle karşılaşmadan bu basın açıklamasına katılmanın heyecanını yaşıyorlardı. Diğer yandan ise birçoğu "süreç yeniden değişirse buraya geldiğimiz ve bu toplantıya katıldığımız için hakkımız da davalar açılabilir ve yargılanabiliriz" diye kaygılarını dile getiriyorlardı. Tabi pek çoğu artık Türkiye'de bir şeylerin değişeceğine inançlı olduklarını, buraya geliş biçimlerinin, engellerin olmayışının bile kendilerine umut verdiğini ifade ediyorlardı
Türk basınından çeşitli gazetecilerle sohbetlerimiz sürüyor. Bu basın mensupları birçok konuda alternatif medyada yer alan bizim gibi gazetecilerden farklı düşünceleri var. Fakat bazı temel noktalarda benzer düşüncelerde var. Fakat ifade ettikleri ve bunların basına yansıması noktasında bizlerden kaygıları farklı. Bizler sözlerimizin ve Kürt Özgürlük Hareketinin sözlerinin Türk basınına çarpıtılarak yansıtılması kaygısını taşırken onlar ise söylediklerini çok dikkatli seçmeye çalışıyor. Bunların basına yansıması durumunda hem yargılanacaklarını hem de işlerinden olacaklarını söylüyorlar. Çünkü hemen hepsi bağımsız gazetecilikten söz ederken holdinglere ve devlete bağımlı medya kuruluşlarında çalışıyorlar. Ve birçoğuna yaptıkları haberlerde Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürtlere ve BDP'ye ilişkin gelişmeleri ya görmezden geldikleri yada çarpıttıklarını ve bununda Türkiye toplalarının geleceğine değil kirli savaşa ve sermaye ye hizmet ettiği eleştirimize de iletiyoruz. Ama birçoğunun cevabı aynı. Söylediklerinin ne kadar samimi ve doğru olduğunu tam olarak bilemeyiz ama onların ifadesine göre kendi yaptıkları haberler bağlı bulundukları yayın organlarının editöryası ve müdürleri tarafından ya verilmiyor ya da değiştirilerek veriliyor. Bazıları ise bağlı bulundukları yayın organlarının kendi hakları ve maaşlarını da gasp ettiğini ifade ediyor. Bir çoğu gazetecilikten yaşamlarını sağlıyor ve onların içinde bulundukları bu durum holdingleşen, patronlara bağlı Türk basın gerçeğinin bir ifadesi de.
Zaman ilerledikçe gazeteciler arasında gruplar halinde sohbetler de derinleşiyordu. Devletin yayın organı olan Anadolu Ajansı'ndan basın mensupları da Kandil'e gelmişlerdi. Birçok Türk basın mensubu, onların da burada olmasının tarihlerinde bir ilk olduğuna dikkat çekiyordu. Bir çok Türk basın mensubuyla sohbetimizde Türkiye'de demokratik alternatif medyadan bir çok gazetecinin tutuklu olduğunu hatırlattığımızda bu durumu kendilerinin de doğru bulmadıklarını, artık bu süreçte kesinlikle tahliye edilmeleri gerektiğini düşündüklerini ve tahliye edileceklerine inandıklarını ifade ediyorlar. Oysa bu sohbetten sadece bir gün sonra 26 Nisan günü gerçekleştirilen ve gazetecilerin yargılandığı KCK davasında yargılanan 46 gazeteciden sadece iki gazeteciye tahliye kararı çıkıyor.
Daha sonra geçtiğimiz diğer oda da CNN TÜRK'ten Şirin Payzın ve Millet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş'la sohbet etme imkanları buluyoruz. KCK diş işleri çalışmasında yer alan 20 yıllık gerilla Delil Amed de yanımızda. Sohbet içerisinde Aslı hanım Kandil'e geleceği için Twitter'deki hesabına birçok mesajın geldiğini dile getiriyor. Bu mesajlarda bazılarının tebriklerini, başarı ve sevinç dileklerini ilettiklerin bazılarının ise hakaret ettiğini söylüyor. Tam da o esnada Şirin Payzın'ın telefonuna bir mesaj geliyor ve Payzın bu mesajı bizlerle de paylaşıyor. Mesajda "İnşallah senin ve Aslı'nın o çok sevdiğiniz PKK sizleri de kaçırır" diye yazıyor. Bu noktada sohbet içerisinde Aslı Aydıntaşbaş Türkiye toplumunda çözüm ve daha birçok noktada ruhsal ve düşünsel bölünmüşlük olduğuna dikkat çekiyor. Aslı Aydıntaşbaş ile sohbetimiz devam ederken Aslı hanımın bir kulağı da Delil Amed ve Şirin Payzın'ın sohbetlerinde. Delil Amed, Payzın'a 1923 ruhundan söz ediyor. Aydıntaşbaş ise bunun çok ilgisini çektiğini söyleyerek bu sohbete daha aktif katılıyor. Bu nokta ise benim çok daha fazla dikkatimi çekiyor. Çünkü Sayın Öcalan neredeyse İmralı'da bulunduğu tüm süreç boyunca 1923'lerdeki birlik ruhundan ve bu süreçteki anayasa ve o ruhun sonraki bütün süreçlerden çok daha demokratik olduğunu ve ruhun güncellenmesi gerektiğini ifade ediyor.
Fakat gazetecilerle sohbetimiz sürerken birçoğunun aslında Kürt Özgürlük Hareketini ve Öcalan'ı çok da iyi takip etmediklerini düşünüyorum. Bir çoğu Öcalan'ın Kürtler, Kürt Özgürlük Hareketi ve süreç açısından öneminin farkında ve bunu dile de getiriyorlar. Fakat Öcalan'a ilişkin yargıları da var. Bir çoğu Öcalan'ın Kürt halkının mücadelesine, örgüt yapısına, felsefesine yön veren İmralı'da yazdığı savunmaları ve daha önceki bir çok eseri okumamış veya çok incelememiş.
Kadın gazetecilerin sayıca erkeklere oranla sayıca az olmaları da dikkat çeken diğer bir nokta. Bunu Türkiyeli gazetecilerle de paylaşıyorum. Onlar da katılıyorlar. Aslı Aydıntaşbaş kadınların medya sahasında yoğun ve çok çalıştıklarını ancak karar organlarında çok az olduklarını ifade ediyor.
İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI
Saatler ilerledikçe gazetecilerin sabırsızlığı artıyor. Gerilla Roj basın açıklamasının yapılacağı alana gitmeden önce yapılması gereken bazı şeylerden söz ediyor. Artık o saatten itibaren telefonların kapatılması gerektiğini ve bazı güvenlik tedbirlerini ifade ediyor. Kimsenin alana geldiği arabalarla basın açıklamasının yapılacağı yere gitmeyeceğini, ama kameralarını ve bu çalışmayı yansıtmak için gereken araçları yanlarına alabileceklerini ifade ediyor. Gerilla Roj, önce yemek yenileceğini daha sonra herkesin kendilerinin ayarlamış olduğu arabalarla alana gideceğini söylüyor.
Daha önce de gerilla sahasına gidip gerillalarla haberler ve röportajlar yapmış olan bizler açısından bunlar normal. Çünkü çeşitli hava saldırılarına ve Türk devletinin gerillaları ve gerilla komutanlarını imha etmek için geliştirdikleri birçok harekete tanıklık ettik. Fakat Türk gazetecilerin bir kısmında bu durum rahatsızlık yaratıyor.
Daha sonra ortak yemek yeniliyor. Bu günün organizasyonunda ve yemekten bir gurup gerilla görevli.
Saatler geçiyor ve basın açıklamasının gerçekleştirileceği alana gitmek gecikiyor. Bu da gazetecilerdeki rahatsızlığı arttırıyor. Fakat PKK yetkililerinden aldığımız bilgiye göre bu gecikmenin nedeni yine güvenlik tedbirleri, diğer bir ifadeyle gazetecilerin güvenliği de bu tedbirlerin içerisinde. PKK yetkilileri alanda insansız hava uçakları dolaştığı için üç defa yer değiştirmek zorunda kaldıklarını ve bu gecikmeye de bu durumun sebep olduğunu söylüyorlar.
Daha sonra bizleri basın açıklamasının gerçekleştirileceği yere bizler için ayarlanan arabalarla geçiyoruz. Araba da bazı gazetecilerin kendilerinden istenilen şekilde telefonlarını teslim etmediklerini görüyorum. Burada yine gerillaların güvenlik tedbirleri var. Alan gerillalar tarafından çok iyi korunuyor. Teperlerde ve alanda çok sayıda gerilla açıklamanın güvenliğini sağlamak için görevlendirilmiş. Bazı kadın gazeteciler tepede bazı gerillaları görünce şaşırıyorlar. Ve "Aa tepede de gerillalar var" diye birbirlerine gösteriyorlar. Bir gerilla herkesin arandıktan sonra açıklama yerine geçeceğini ifade ediyor. Bu durum yine Türk basın mensuplarını rahatsız ediyor. Kadın gerillalar kadın gazetecilerin çanta ve ceplerini, erkek gerillalar da erkeklerin çanta ve ceplerini arıyorlar. Tabi kadın gazeteciler sayısal olarak daha az olduklarından onların araması daha çabuk bitiyor. Erkek gazeteciler o sırada açıklama yerine adeta hücum ediyorlar. Bu nedenden dolayı birçoğu aranmıyor. Tabi gerillalar da herkesi yeniden geri çevirerek tekrar arama yapılacağını belirtiyorlar. Türk gazeteciler yeniden rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Erkeklerin yaptığı bu hareketten dolayı aramaları tamamlanan kadın gazetecilerde yeniden aranmak zorunda kalıyor. Fakat bu da Karayılan ve açıklamayı yapacak diğer gerillalar gelince yarıda kalıyor.
AÇIKLAMA BAŞLIYOR
Açıklama alanına gelen Karayılan'ın etrafında silahlı gerilla gurubu adete etten bir çember örmüş. Karayılan ve diğerleri açıklama yapmak için gazetecilerin karşısına geçiyorlar. Gerilla yine Karayılan ve açıklamayı gerçekleştirecek gerillaların güvenliği için onlara kimseyi yaklaştırmıyor. Basın mensupları daha iyi bir yer kapabilmek için birbiriyle yarışıyor. Ve bu büyük bir uğultuya neden oluyor. Karayılan açıklamaya başlamak istiyor. Bunun için de gazetecileri sessizliği davet ediyor. Ama biraz beklemek zorunda kalıyor. Karayılan açıklamaya başlamadan önce yaşanan gecikmenin nedeninin güvenlik sorunları olduğunu belirtiyor ve gazetecilerden bu gecikme için özür diliyor. Karayılan, ''Bugün burada sizlerle Türkiye ve Kürdistan’daki gelişmelere ilişkin, sürece yön verecek tarihi kararımızı paylaşmak üzere toplanmış bulunmaktayız'' sözleriyle başlayan kısa konuşması ardından önce Kürtçe ve Türkçe açıklama metinleri okunuyor. Kongra-Gel Başkanlık Divanı üyesi Hacer Zagros Kürtçe metni okuyor. Ardından Karayılan Türk basın mensupları için açıklama metnini Türkçe aktarıyor. Basın açıklamasını aralarında BBC ve El Cezire, AP, Reuters, AFP gibi uluslar arası medya takip ediyor. Onlarında anlaması için açıklama metni bir gerilla tarafından İngilizce aktarılıyor.
Tüm bunlar bittikten sonra Murat Karayılan gazetecilere soruları için söz hakkını veriyor. Biz gazeteciler sorularımızı yöneltiyoruz. Demokratik Kurtuluş Sürecinin nasıl gelişeceği, geri çekilme konusunda yaşanan kaygıların nasıl aşıldığı, Suriye'nin ve buradaki Kürtlerin durumunun ne olacağı, sürece katılım sağlaması için Güney Kürdistan hükümetinden beklentiler, PKK'nin sürecin gelişimi için geliştirilecek anayasada kırmızı çizgilerinin ne olduğu, PKK yetkililerinin de Türk bakan Ali Babacan gibi sürecin artık geri dönülemez olduğunu mu düşündükleri gibi bir çok soru soruluyor. Karayılan öncelikle sürecin ilerlemesinin mutlak olmadığı, kendilerinin hiç bir şeyi mutlak ele almadıklarını bir mücadele işi olduğunu ve süreçte ısrarlı olacaklarını belirttikten sonra soruların hepsini teker teker yanıtlıyor. Fakat sorular bitmiyor. Karayılan açıklamanın çok uzaması üzerine açıklamayı bitirmek istediklerini ifade ediyor. Fakat gazetecilerin soruları karşında bir süre daha uzatıyor. Ve sonra açıklamayı sona erdiriyor. Murat Karayılan ve diğer KCK yetkilileri geldikleri gibi sıkı bir güvenlik korumasıyla alandan ayrılıyor. Ardından biz gazeteciler de geldiğimiz şekilde açıklama alanından ayrılıyoruz.
KANDİL'DEN İLK CANLI YAYIN
Akşam saatlerinde DHA Kandil'de PKK'nin izniyle bir canlı yayın gerçekleştiriyor. PKK'yi gayri meşru gösterip siyasal bir hareket gibi ve muhatap olarak ele almak istemeyen Türk basını için de bu bir ilk. Ayrıca tıpkı Kandil'deki bu basın açıklamasına Türk medyasının tam kadro katılması gibi bu canlı yayında KCK ve PKK'nin siyasal muhataplığını tarihe kaydeden çok önemli olaylar. Gazeteci Ruşen Çakır da buradan iki televizyon için canlı yayına katılıyor. Gerçekleştirilen basın açıklamasına ilişkin düşüncelerini ifade ediyor. Ruşen Çakır'ın anlı yayında ifadeleri de oldukça önemli: MHP liderinin 'Geri çekilme 'diye bir şey yok dediği saatlerde Ruşen Çakır canlı yayından, basın açıklamasında 'PKK'nin barış sürecini ve geri çekilmeyi gerçekleştirmekte samimi olduğunu gözlemlediğini aktarıyor.
MEDYA SÜREÇTEN UMUTLU
Basın açıklaması öncesi kendileriyle sohbet ettiğimiz Türk medyasında yer alan bir çok basın mensubu artık bu sürecin gelişeceğinden ve Türkiye'de bir demokratikleşmenin gerçekleşeceğinden umutlu olduklarını ifade ettiler. Türk basın mensuplarıyla yaptığımız sohbetlerde bazıları görüşlerini şöyle ifade ettiler.
Aslı Aydıntaşbaş (Milliyet yazarı): Süreçten umutluyum. Gece hiç uyuyamadım. Tarihi bir ana tanıklık edeceğiz. Bu süreç Kürt sorunun çözümü açısından çok önemli. Önemli bir adım. Bana sorarsan işte Demirel'inde ifade ettiği gibi 29. Kürt silahlı Kürt isyanı yaşandı. Ve Kürtler Türkiye'nin de geldiği nokta itibariyle, Ortadoğu'nun da geldiği nokta itibariyle siyasi çözüm kapısı aralandığı için Kürtler de artık mücadelelerini silah yoluyla değil demokratik olarak vermeyi seçtiler. Öcalan da dedi, 'artık silahlı mücadele süreci kapandı'. Herkes doğru bulmayabilir de, bana göre silahlı mücadele dönemi dünyada sona erdi. Ben süreçten umutluyum. Yine bana sorarsanız bundan sonra Kürt sorunun çözümü için bir anayasa değişimine ve idari, hukuki reformlara ihtiyaç var. Sürece kadınların katılımı ve barış için çalışmaları çok önemli. Fakat kadınlar da ruhsal olarak ve sürece katılım noktasında bölünmüş durumda. Bazıları süreci destekliyor ama bazılarıysa karşıt. BDP kadın erkek eşitliği siyasetinde çok iyi durumda. Türk siyaseti bu noktada çok zayıf. AKP ve CHP'de de kadınlar geri planda. Bu noktanın değişmesi gerekiyor. Bir yandan da BDP de örnek oluyor. İnşallah Türk siyaseti de BDP'den bu noktayı örnek alır.
Eyüp Burç (İMC Genel Koordinatörü): Öcalan bu süreci başlattı ve Kürt Özgürlük Hareketi stratejik bir adım attı. Bu stratejik adım Kürt halkının siyasi, askeri gücüne ve toplumsal gücüne göre atıldı. Bu her üç temelde bu stratejik adım başladı. Bu demokratik kurtuluş sürecidir. Bu süreç Kürt halkı tarafından da kabul edildi. Ben Amed Newroz'una katıldım. Abdullah Öcalan'ın mesajını Kürt Halkı büyük coşkuyla karşıladı. Ben Kürt Halkı içinde de dolaşıyorum. Kürtler kendi güçlerine inanıyorlar ve bu süreci geliştirecekler. Türk devletine değil kendi güçlerine güveniyorlar. Bu önemlidir. Türk devleti de sıkıştı. Çeşitli oyunlar geliştirebilir. Bu ayrı bir konu ama Kürtler Abdullah Öcalan'ın tahlillerine ve kendi güçlerine güveniyorlar. Bunun için de Türk devletin kuşkulu ama kendi güçlerine güvenliler. Kürt sorunu ulusal bir sorun. Bu süreç 4 parça Kürdistan'daki Kürt sorununun çözümüne yol açıyor. Dört parça Kürdistan için Kürt halk özgürlük çağı başlamış durumda. Biz bu gün bu tarihsel açıklama için buradayız. Hem dünya hem de tüm Türkiye basını çok ilgili davrandı. Anadolu Ajansı bile burada. Bunlar önemli ve iyi şeyler. Fakat Kürt Özgürlük Mücadelesi öyle bir aşamaya gelmişti ki Kürt sorunun yaşandığı devletlerde ya rejim değişikliği yaşanacak ve Kürtlerin haklarını vereceklerdi yada sınırlar değişecekti. Çünkü Kürtler kendi çözümlerini geliştireceklerdi. Bu Türkiye'de gelişen süreç sanıyorum rejim değişikliğini gündeme getirdi. Kürt Önderi de BDP milletvekilleriyle yaptığı görüşmede bunu rejimin dönüşümü olarak tanımlamıştı. Ben de öyle görüyorum. Rejim kendini dönüştürmeye mecburdur. İnşallah bu hamle başarılı olur.
Ayşegül Doğan (İMC TV): Bana göre sadece bir geri çekilme olması ve bunun basın açıklaması olması itibariyle önemli değil. 35 yıldır silahlı savaş sürüyor ve 35 yıldır terör olarak adlandırılıyor. Şu anda aramızda Anadolu Ajansı'ndan muhabirlerde var. Ve bu ajans yıllarca öyle bir dil kullandı ki sadece PKK'ler değil tüm Kürtleri terörist olarak yansıttılar. Şu anda onlarında bu açıklamaya katılımı Kürtler açısından kazanımların ve bu sürecin gelişimi gösteriyor. Şu anda bizi burada ağırlayanlar bazıları başta bunu kabul etmek istemeseler de gerillalardır. Ve burayı Medya Savunma Alanları olarak adlandırıyorlar. Burada açığa çıkan görüntü yoruma gerek bırakmıyor. Bu bir kazanımdır. Bu görüntü Kürt kimliğinin kazanımıdır.
Göktan Bedük (Show haber muhabiri): Uzun yıllardır bölgeye gidip geliyoruz. Batmanlıyım. Annem Türk Alevi'si. Babam Kürt ve Şafii. Yani aslına bakarsanız ben Türkiyeliyim. Yıllardır bu olayları takip ediyoruz. Büyük acılar çekiliyor. En son Ağustos'taki Şemdinli olaylarını hatırlıyorum ve oradan buraya gelmiş olmak büyük ve çok sevindirici bir gelişme. Şu anda Kandil yapılacak olan basın toplantısını bekliyoruz. Bence çözüm sürecinin en önemli adımlarından biri atılacak. Bu noktada beklentimiz nedir. Silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesi. Ama önemli olan bundan sonrası atılacak adımlar. Barışın kalıcı olabilmesi için bu adımların atılması çok önemli.
Şirin Payzın (CNN TÜRK): Uzun yıllardır bu meseleyi takip ediyorum. Buradaki açıklamayı bir gazeteci olarak kendi kulaklarımla duymak istedim. Bir gazeteci olarak hükümeti takip ediyorsak, dinliyorsak PKK'nin açıklamalarını da kendimiz takip edip dinlemeliyiz ki objektif gazetecilik yapalım. Bu süreç çok önemli bir süreç en başından beri şahsen destek verdim. Hükümetin, BDP'nin ve PKK'nin önemli adımlar attığını düşünüyorum. Bugün konuştuğum buradaki PKK'li yöneticiler de "Bu iş bozulursa bizden bozulmaz' dediler. Bunlar önemli açıklamalar diye düşünüyorum. Türkiye ve bölge açısından tarihi günler yaşıyoruz. Bende bir gazeteci olarak bu günleri tarihe not düşmek açısından buradayım. Bugün buradaki örgüt yöneticilerine "Bu gün ne hissediyorsunuz. Zafer hissiniz mi yoksa yenilmişlik hissiniz mi var?" diye sordum. Çok güzel bir cevap verdiler. "İki hissiyata da sahip değiliz. Biz burada kazanan yada kaybedenin olmadığını düşünüyoruz. Değişen dünya düzeninde, değişen şartlarla bunun içinde en iyi şekilde birlikte yaşayabileceğimiz formül nedir? Bunu görmeye, gerçekleştirmeye çalışıyoruz" dediler. Bu noktada yani devlet kadar örgütün de büyük özverisi var. Tabi ki barış tek taraflı olmaz. Buradakiler de bir amaç uğruna dağdalar. Ben kim kazandı ve kim kaybetti üzerinden değerlendirmeleri de doğru bulmuyorum. Bundan sonra işin en zor kısmı başlıyor. Sadece PKK açısından değil devlet açısından da bundan sonra atılacak adımlar çok önemli. Biz gazeteciler olarak bunları da takip edeceğiz. Anayasa çalışmalarını takip edeceğiz. Eşit ve demokratik bir anayasa nasıl sağlanır bunlara bakacağız.