Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, Türkiye’de medyanın iktidarla ilişkisini “çok iðrenç” diye ifade ederken, muhafazakâr medyanın da “kendisine ihanet” ettiðini belirterek, “Kendi ilkelerini çiðniyor. Ýkincisi, iktidarın çok fazla yanında, yöresinde dolaşıyor; bu çok yanlış bir şey” dedi.
T24’ün sorularını yanıtlayan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, işine son verilen Yeni Şafak yazarı Ali Akel konusunda, “Şurası açık; bir arkadaşın fikirlerinden, yazdıklarından ötürü işine son verilmesi, hem de bunun hükümetin bazı politikalarını eleştiriyor diye yapılmasına karşı çıkıyorum. Böyle bir şey olamaz!” dedi.
MEDYANIN ÖZNESÝ YOK
Kaplan, medyanın iktidarla ilişkisine ilişkin bir soruyu yanıtlarken şunları söyledi: “Türkiye’deki medyanın bu konuda verdiði sınav çok berbat. Başka bir açıdan gazete ismi vermeden konuşalım; bir holding gazete çıkarıyor ve gazetelerde baştan sona şirketlerinin haberleri yapılıyor. Ýnsanların inanılmaz geçim dertleri var, ama ekonomi sayfalarını açtıðınızda gördükleriniz hep şirket haberleri... Türk medyası insanların gündelik hayattaki ekonomik sıkıntılarını hiç görmedi. Ýnsan özne deðil. Medyanın öznesi yok.”
Sorulara verdiði yanıtta açık konuşmaktan kaçındıðı anlaşılan Yusuf Kaplan, Yeni Şafak gazetesinin kullandıðı bazı başlıkları deðerlendirirken, “Bu gazetecilik falan deðil, bu ilkesizlik. Böyle şey olmaz… Ben bunları onaylamıyorum” şeklinde konuştu.
Ergenekon sanıklarına dair medyanın dilini eleştirdiði bir yazısından dolayı “aforoz” edildiðini söyleyen Kaplan, “Aforoz nereden geldi?” sorusuna “Nerden, belli!” şeklinde yanıt vererek, isim vermeden Gülen cemaatine işaret etti.
AFOROZ EDÝLDÝM
Kaplan, “Ýşte kimle ilgili yazdıysam, o çevrelerden geldi. Hâlâ da geliyor... Çok açık konuşmak istemiyorum. Zaten diken üstünde yazdıðımı söyledim. “Eleştiriler usturuplu, hakaret edilmeden söylendiði zaman biz anlarız” diyorlar. Ama tüm bunlar boş laf! Ben usturuplu bir şekilde uyardım, bir cümle yazdım ve başıma gelmedik şey kalmadı” diyor.
“Bugün “diken üstünde yazıyorum” dediðiniz konular hangileri?” diye sorulduðunda Kaplan şu yanıtı veriyor: “Türkiye’de “gizli iktidar” var, Türkçesi bu. Dün derin devletten bahsediyorduk ama bugün de siyasi iktidarın bir “gizli iktidar”ı var. Bu kişiler kurumlarda, şurada burada inandıkları ilkeleri hiçe sayacak işler yapıyorlar. Ben bunu bir Müslüman olarak protesto ediyorum.”
MUHAFAZAKAKAR MEDYANIN ÝKTÝDARLA ÝLÝŞKÝSÝ ÇOK ÝÐRENÇ
28 Şubat sürecinden sonra muhafazakar medyanın bugünkü durumunu da deðerlendiren Yusuf Kaplan, sert eleştirilerde bulundu: “Bence muhafazakâr medya dediðiniz medya kendisine ihanet ediyor, kendi ilkelerini çiðniyor. Ýkincisi, iktidarın çok fazla yanında, yöresinde dolaşıyor; bu çok yanlış bir şey. “Bundan önce de başkaları bunu yapıyordu” denilebilir, ama ben bunu yapamam. Başkaları yapmışsa yapmış, bunun faturasını ödemiş veya ödememiş. Bu beni ilgilendirmiyor ama ben böyle bir ilkelliði, böyle bir vicdansızlıðı yapamam.
Çok tehlikeli bir sürece gidildiðini düşünüyorum. Medyanın, özellikle muhafazakâr dediðiniz medyanın iktidarla ilişkisi bence çok iðrenç. Böyle bir şey olmaz, bunu kabul etmiyorum… “Niye yazıyorsunuz o zaman?” diyebilirsiniz, ama ben zaten gündelik işlerle ilgili şeyler yazmıyorum, teorik-fikir yazıları yazıyorum. Ama bu gündeliðin pornografisi açıkçası beni ürkütüyor. Ayrıntının pornografisi asimile edici, gerçek, temel sorunlara karşı duyarsızlaştırıcı bir şey ve ben orada kaybolmak istemiyorum.”
CEKET HAZIR BEKLÝYORUZ
Yen Şafak’taki köşesinin tehlikede olduðunu da ima eden Kaplan, “Böyle bir yerde yazıyor olmak insanı tedirgin ediyor. Sonuçta gazete bizim kurduðumuz bir gazete ve ekip ama bu dünyanın hali belli olmuyor… Ceket hazır bekliyoruz. Ama ben bütün işlere iki prensiple girdim: Hiç çıkmayacakmış ve bugün ayrılacakmış gibi. Bu, yaratıcılıðı da kuvvetlendiriyor” dedi.