Eğitim-Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Karahancı, görevlerinin iadesi ve anadilde, laik, bilimsel eğitim için sonuna kadar direneceklerini söyledi. Karahancı, "Toplumsal mücadele ve istemle örtüşen bir eğitim modelini örmek istiyoruz" dedi.
MELEK YÜKSEL
AMED
Cumartesi, 24 Eylül 2016, 07:01
Karahancı, çabalarının sonuç vermemesi halinde açlık grevine başlayacakları da belirtti.
AKP/Saray iktidarının Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yaşama geçirmeye çalıştığı savaş konseptinin bir ayağını da eğitim alanı oluşturuyor. Eğitim alanında kendi ‘itaatkar öğretmen ordusunu’ oluşturmak isteyen AKP, muhalif öğretmenleri açığa alarak bu istemini gerçekleştirmeye çalışıyor.
Eğitim-Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Havva Karahancı, bölge genelinde 9843 Eğitim-Sen üyesi öğretmenin, ‘Savaşa Hayır, Barışı Savunacağız’ şiarı ile gerçekleştirilen bir günlük iş bırakma eylemi bahane edilerek açığa alındığını belirtti. Karahancı, “Bölgede yaşanan savaş koşullarına karşı kazanılmış sendikal hakkımızı kullanarak 'çocuklar ölmesin, okullar kışlalara dönüştürülüp yıkılmasın, ölüm değil barış savaş değil yaşam olsun' diyerek örgütlü, toplumsal ve sendikal bir duruş sergilediğimiz için açığa alındık” diye kaydetti.
Laik, bilimsel ve ana dilde eğitim ile var olan sisteme bir alternatif yaratmak için çalışmalar yürüttüklerinin altını çizen Karahancı, "Özellikle AKP’in dili, dini, kültürü ve yaşam biçimi ile yaratmak istediği tek tip insan modelini yaratan eğitim modeline karşı toplumsal mücadele ve istemle örtüşen bir eğitim modelini örmek istiyoruz. Çünkü eğitim dört duvar arasına toplanan öğrencileri aynı müfredata mahkum etmek değildir" dedi.
'ÖĞRETMENLİKLE İLGİSİ OLMAYANLARLAR İŞE ALINDI'
Açığa alınan öğretmenlerden boşalan yerlerin öğretmenlik ile ilgisi olmayan çalışanlarla doldurmaya çalışıldığını söyleyen Karahancı, şöyle devem etti: "Merkez ve diğer ilçelerde her senekinden fazla bir ücretli öğretmen alımı söz konusu oldu ancak söz konusu alımlara ilişkin listeler elimize geçtiğinde üzülerek gördük ki, ücretli öğretmen olarak işe alınanların büyük kısmı öğretmenlik ile ilgisi olmayan kişilerdir. Bu çerçevede ele aldığımızda, iktidarın kendi sistemi ile de çeliştiğini görüyoruz çünkü sizin de bildiğiniz gibi ülkedeki okullar belli bir puana göre sistematize edilmiş ve çocuklar bu sınavlarla okula yerleştirilmiştir. Dolayısıyla başta lise ve ilkokul çağındaki öğrenciler olmak üzere çocuklarımızın eğitim noktasında ciddi sorunlar yaşayacağını düşünüyoruz. Fakat bakanlık bölgeyi bir bütün olarak gözden çıkardığı için kaba yaklaşımlarla çözüm bulup öğrenci, öğretmen ve velileri bu durumun dışında tutuyor."
'İKTİDAR, GÖZÜMÜZÜ KORKUTMAK İSTİYOR'
Eğitim emekçilerinin ‘açlık ile terbiye edilmek’ istendiğini belirten Karahancı, "Haklı bir mücadele yürüttüğümüzü ve tıpkı Dersim’de olduğu gibi bölge genelindeki tüm arkadaşlarımızın da görevlerine iade edileceğini biliyoruz çünkü mesleğimiz kazanılmış hakkımızdır. Burada iktidarın asıl amaçladığı gözümüzü korkutarak bizi kendi çizgilerine çekmektir. AKP’nin hayata geçirmek istediği, performansa dayalı sözleşmeli sistemin karşısında durup buna ciddi muhalefette bulunacak kesim sendikalı kesim olduğundan bu gücü parçalamaya dönük bir hamledir. Fakat geçmişte olduğu gibi bugün de bu oyunlara karşı yılmayıp örgütlü bir tavır sergileyeceğiz" diye konuştu.
'SONUÇ ALAMAZSAK AÇLIK GREVİNE BAŞLAYACAĞIZ'
Eğitim emekçileri tarafından günlerdir sürdürülen oturma eylemini hatırlatan Eğitim-Sen Şube Eşbaşkanı Havva Karahancı, son olarak şunları kaydetti:
"Aslında bu eylem biçimi bizim çok da tasvip ettiğimiz bir eylem biçimi değil fakat yaklaşık bir yıldır bölgede sistemin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik geliştirdiği yönetim biçimi en son OHAL şeklinde ortaya konuldu; kurumların demokratik tepkilerini gösterecekleri -en basitinden basın açıklaması, yürüyüş gibi- eylem ve etkinlikler bile Diyarbakır Valiliği tarafından yasaklandı. Bu nedenle demokratik haklar çerçevesinde alanlara her çıkışımızda orantısız güce maruz kaldık ve yaklaşık 50 arkadaşımız gözaltına alındı fakat söz konusu durumlar bizim için engel değil çünkü büyük bir haksızlığa uğradık ve bu haksızlık giderilene kadar hukuksal anlamda tüm haklarımızı kullanarak alanlarda olmaya devam edeceğiz. Tüm bu çabalar sonuç vermezse tabanımızdan gelen istekleri göz önüne alarak açlık grevine başlayacağız. Bu nedenle buradan ilgili kesimlere çağrımız; toplumu cezalandırma mantıklarından vazgeçerek hukuk ve demokrasi temelinde hareket etmeleridir."