Karasu: AKP sürecin parçası olmuyor

Karasu: AKP sürecin parçası olmuyor

Henüz resmi olarak açıklanmayan Meclis Çözüm Komisyonu raporunu AKP’nin ‘sorun çözülüyor’ demogojisinin bir tekrarı olarak değerlendiren KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, "herşey güzel gidiyor deniyor. Güzel giden bir şey yok. Önder Apo tek taraflı süreci başlatmıştır, AKP’yi de işin içine sokmak istemiştir, ama girmiyor AKP. Sürecin parçası olmuyor, sadece zaman kazanmaya çalışıyor" dedi. 

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu dün akşam Sterk Tv’de yayınlanan Özgür Gündem programına konuştu.

PKK’nin 35. yıl kutlamalarını selamlayan Karasu, bu yılki kutlamaların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı süreci destekleme, Rojava devrimini sahiplenme anlamına geldiğini belirtti.

“Bütün parçalarda PKK’siz bir siyasetin, bırakalım Kürdistan’ı Ortadoğu siyasetinin PKK’siz düşünülemeyeceğini gösterme açısından önemliydi. Bu kutlamalar, Kürt sorununun PKK ile çözüleceğini, PKK’yi terörist göstermek, listeye koymanın hiçbir anlamının olmadığını açıkça göstermiştir. PKK’yi saf dışı tutmak isteyen yaklaşımlara verilmiş bir cevaptır” dedi.

Mustafa Karasu, Meclis Çözüm Komisyonu’nun hazırladığı rapora dönük eleştirilerde de bulundu.

ÇÖZÜM KOMİSYONU RAPORUNA YORUM

Raporu AKP’nin ‘sorun çözülüyor’ demogojisinin bir tekrarı olarak değerlendiren Karasu, “Anlaşılıyor ki, ne akil insanların görüşleri, ne Kürt halkı, ne BDP, ne de Önder Apo’nun çağrılarını dikkate alan bir rapor. Anlaşılıyor ki, bu rapor geçmişten beri AKP sözcülerinin söylediği, işte danışmanının söylediği, bazı laf ebelerinin söylediklerinin tekrarıdır. Bu rapordaki yaklaşımlarla Kürt sorunu çözülemez. Bu bir demagojidir. Demokratik siyasetle çözülmesini biz istiyoruz. Peki, binlerce tutuklunun olduğu yerde demokratik siyasetten söz edilebilir mi? Psikolojik savaşın yürütüldüğü demokratik siyasetten söz edilebilir mi? MİT ile savcıların, mahkemelerin ortak çalıştığı bir yerde demokrasiden söz edilebilir mi? Gerçekten sakat bir zihniyet.  

Arınç, ‘Terörle mücadele yasası var, silahları bırakırlarsa, gelirlerse, PKK tasfiye olursa, gerilla kalmazsa terörle mücadele yasası kalkar” diyor. Bu kadar geri zihniyet, bu kadar insanları aptal yerine koymak olamaz. Herhalde o rapor da onun gibi bir şey.

Tarihte bir ‘Roma barışı’ dönemi var, 100-110 yıl toplum susmuş, herkes sesini kesmiş; yüzyıl Roma’da barış olmuş! Hiç ses yok, her şey süt liman. Böyle olabilir mi, böyle bir mantık olabilir mi. AKP’nin istediği Pax Romana” dedi.

Sen demokrasiyi geliştir, demokratik adımlar at, böylelikle gerilimi ortadan kaldır; çatışma zeminini ortadan kaldır, barış böyle ortaya çıkar” dedi.

GAZETECİLERİN GİTMESİ SORUNU ÇÖZMEZ

Sorunun iki tarafının eşitsiz koşullarda olduğuna vurgu yapan Karasu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tutulduğu şartlara dikkat çekti. Sürecin tek taraflı yürüdüğünü ve AKP’nin sürecin parçası olmadığını sadece zaman kazanmaya çalıştığını belirtti:

“Önder Apo hala orada esaret altında, nasıl çözüm olacak. Sen hergün toplantı yap, bakanları kurulunu topla, danışmanlarla görüş, politika, taktik üret, psikolojik savaş yürüt, basını yönlendir; ama Kürt halkının başmüzakerecisi orada avukatları ile bile görüşemiyor. İşte onbeş gün, ayda bir milletvekilleri gidiyor. Bununla çözüm adımı atılabilir mi, çözüm olabilir mi? Bir süre sonra gazeteciler gidebilir deniyor. İyidir, ama salt bununla çözüm olabilir mi?

Kürt sorununu çözmeyen, bu yılı değerlendirmeyen AKP suçludur, suç işlemektedir. Bu daha büyük çatışmalara yol açar. 2012’de ne oldu, büyük çatışmalara yol açmadı mı? Kürt özgürlük hareketi, Oslo’da belirli ortamlarda silahları susturdu, çatışmaları en aza indirdi. 2012’de ne oldu, kıyamet koptu. AKP bu yaklaşımla daha şiddetli bir savaşa doğru Türkiye’yi sürüklüyor, bunu herkesin bilmesi gerekiyor.

AKP SADECE ZAMAN KAZANMAYA ÇALIŞIYOR

Rapor bir çözüm projesi ortaya koyuyor mu? Herşey güzel gidiyor deniyor. Güzel giden bir şey yok. Tek taraflı bir irade ile sürüyor. Önder Apo tek taraflı bir irade ile süreci götürüyor. AKP’nin süreci götürme diye bir şeyi yoktur. Önder Apo tek taraflı süreci başlatmıştır, AKP’yi de işin içine sokmak istemiştir, ama girmiyor AKP. Sürecin parçası olmuyor, sadece zaman kazanmaya çalışıyor. Kültürel soykırım eşiğini aşmayan, tek millet olmayı engellemeyen bazı adımlar atıyor, kendine göre. Ama eşik var; kültürel soykırım sistemi duruyor yerli yerinde.”

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Karasu konuşmasının devamında Rojava’ya dönük politikalar anlamında da AKP’nin sürece ters davrandığını belirtti.

ÇETELERE ESKİDEN AÇIK DESTEK VERİYORLARDI ŞİMDİ GİZLİ

“Hala duvar örüyorlar, çetelere eskiden açık, şimdi gizli destek veriyorlar. Rojava halkına düşmanlık besliyorlar, cezaevlerinden insanları sürgün ediyorlar, kendine göre, PKK üzerine hesaplar yapıyorular, bu yaklaşımlar Önder Apo’nun başlattığı sürecin ruhuna terstir. AKP, Önder Apo’nun başlattığı sürece ters davranıyor, kötüye kullanıyor. Kötüye kullanmak, istismar etmek kadar kötü bir şey yok. Biz bu adımları AKP bir seçimi daha kazansın, Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilsin diye atmadık. Sen Kürt halkının özgür yaşamını, özgürlük gerçeğini, demokratik toplum kurumlaşmasını reddedersen, kabul etmezsen, geçmişte yaptığın gibi, KCK operasyonlarının başka biçimlerini farklı biçimde yaparsan, o zaman dananın kuyruğu kopar” uyarısında bulundu.

BARZANİ ZİYARETİ

Mustafa Karasu Mesut Barzani’nin Amed ziyareti ve Neçirvan Barzani’nin Ankara’da imzaladığı petrol anlaşmasıyla ilgili de şunları söyledi:

“Bizim öyle Mesut Barzani’nin Neçirvan Barzani’nin ya da başka bir Güneyli federasyon hükümet yetkilisinin Türkiye’ye gitmesi, Amed’e gitmesi, Kuzey Kürdistan’a gitmesi konusunda rahatsız olmamız söz konusu olamaz. Biz gidişe karşı değiliz, ama zamanlama konusunda tartışmalar var. Daha uygun bir zaman seçilebilirdi.

Petrol anlaşmaları da olabilir. Bizim burada istediğimiz bu anlaşmalar yapılırken, Kürt halkının çıkarları korunsun ya da o petrol gelirleri sadece Türkiye’deki belirli çevrelerin değerlendirdiği ya da Güney Kürdistan’daki bazı çevrelerin değerlendirdiği bir anlaşmaya dönüşmesin. Halkın değerleri üzerinden ister Türkiye’de olsun, İster Güney Kürdistan’da olsun dar bir kesimin nemalandığı bir proje olmasın. Bizim söyleyeceğimiz bu olabilir.

ASLINDA MUHTAÇ OLAN TÜRKİYE

Türkiye ekonomisini ayakta tutan Güney Kürdistan’dır. Güney Kürdistan’dan giden petrol dolarlarıdır. Bu ekonomik ilişkiler ve Güney yönetiminin AKP politikalarına yaklaşımı, AKP hükümetini ekonomik ve siyasal olarak ayakta tutuyor. Aslında muhtaç olan Türkiye’dir. Güney Kürdistan değildir. Güney Kürdistan bu ekonomik imkanlarını doğru kullanmıyor. Bu etkiden Güney Kürdistan’dan fazla Türkiye yararlanıyor.

Rojava ile ilgili Türkiye’de çok yazılıp, çiziliyor, basında tartışılıyor. Umarız Rojava devrimine karşı olumsuz bir tutum içine girmezler. Yani olumsuz bir ittifak içinde olmazlar. Bu konular Kürtlerin kendi aralarında çözeceği sorunlardır. Rojava devriminin Türkiye ile konuşulmasını doğru bulmuyoruz. Konuşulduğu söyleniyor, hatta ortak politikalar yapıldığı söyleniyor. Bunlar çok yanlış şeylerdir. Rojava ile KDP’nin sorunu olabilir, bunu Kürtler kendi aralarında tartışalarak çözebilirler. Kürtlerin kendi sorunlarına dış güçleri karıştırmamak gerekiyor. Ne bölge, ne de uluslararası güçleri.

Bu açıdan biz görüşmelerin demokratik çözüme hizmet edecek görüşmeler olmasını isteriz. Ama AKP’nin politikalarını desteklemek demokratik çözüme hizmet etmek değildir. Aksine AKP politikalarını desteklemek, AKP’nin çözümden kaçmasına vesile oluyor, çözümsüzlükte ısrar etmesine vesile oluyor.”