Karataş: ABD ve Rusya değil, halkların birliği kazandırır

Evrensel yazarı Yusuf Karataş, ABD ve Rusya'nın bölgede çıkarsal davrandığını ve başarının halkların birliğinden geçtiğini söyledi.

Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye'ye yönelik işgali devam ediyor. 9 Ekim tarihinde başlayan işgal saldırılarında bugüne kadar yüzlerce kişi katledildi. Özellikle sivil katliamlarının uluslararası kamuoyundaki yankıları sürüyor. Suriye'de varlık gösteren başta ABD olmak üzere Avrupa ve Rusya gibi devletler yaşananlara seyirci kalırken, bu ülkelerdeki yerel halklar katliamlara karşı tepkilerini ortaya koymuştu.
Emek Partisi (EMEP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi ve Evrensel gazetesi yazarı Yusuf Karataş, bölgedeki gelişmeleri ANF'ye değerlendirdi.
Karataş, Suriye'de olup bitenleri değerlendirirken, orada varlık gösteren uluslararası güçlerin tutumlarının arka planındaki gerçeği görmeden tartışmanın yanlış bir sonuca götüreceğini belirtti. Karataş, Türkiye'nin orada başlattığı operasyonun, ABD'nin sınır bölgesindeki askerlerini geri çekmesi ile belli bir pazarlıktan sonra gündeme geldiğini kaydetti. Karataş, bugünkü sürecin Türkiye'nin uluslararası güçlerle yaptığı pazarlıklardan bağımsız bir süreç olmadığını ifade etti.

'HER GÜÇ KENDİ ÇIKARI İÇİN HAREKET EDİYOR'

Demokratik Suriye Güçleri'nin DAİŞ'le mücadele stratejisi kapsamında ABD ile yaptığı iş birliğine rağmen ABD'nin askerlerini sınırdan çekmesinin Amerika kamuoyunda da bir tepkiye yol açtığını söyleyen Karataş, şöyle devam etti:
"Trump azil süreci ile karşı karşıya olduğu için yardımcısı Pence, Türkiye'ye gelerek bir ateşkes imzaladılar. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya Lideri Putin ile Soçi'de bir görüşme yaptılar. Bu görüşmeden çıkan anlaşma da Tel Abyad ve Serêkaniyê bölgesindeki Türk askerlerinin, diğer bölgelerde ise Rusya ve Suriye rejiminin askerlerinin varlığını sürdürmesi yönünde bir anlaşmaydı. ABD'nin sınır bölgelerinden çekilmesiyle Rusya arabulucu olarak müdahalede bulundu. Her gücün kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini görüyoruz. ABD, çekilirken Kürt meselesinde Türkiye ile karşı karşıya gelmeyerek, Suriye-Rusya-Türkiye üçlüsünün bu mesele ile karşı karşıya gelmesini istiyordu."

'ABD TÜRKİYE'YE İHTİYAÇ DUYUYOR'

ABD'nin NATO üyesi Türkiye'yi kaybetmek istemediğini vurgulayan Karataş, şunları söyledi:
"ABD, uzun vadede İran'ı kuşatma stratejisi kapsamında Türkiye'ye ihtiyaç duyuyor. ABD'nin Kürtlerle sürdüğü işbirliği bugüne kadar ABD'ye bazı olanaklar sağladı ama Türkiye'ye duyulan ihtiyaçtan dolayı Kürtlerle yürütülen ilişkiler feda edildi. Rusya ise Efrîn sürecinden bugüne kadar Türkiye'nin ABD ile karşı karşıya gelebilmeleri için Kürtlere müdahale etmelerinin yolunu açtı. Dolayısıyla Kürtler ile ilişkiler bu güçler bakımından kendi çıkarlarının zeminini oluşturmak üzere kurulmuş bir ilişki tarzıdır. Dün Türkiye'nin Kürtlere yönelik müdahalesine olur veren Rusya, bugün ABD çekildikten sonra yeni bir müdahalenin önünü kesmek için Kürtler ve Suriye yönetimi arasında arabulucu hale gelebiliyor. O yüzden 'Bu güçlerin neden sesleri çıkmıyor?' sorusunun arka planında bu güçlerin meselelere kendi çıkarları temelinde bakmaları duruyor."

TRUMP'IN TÜRKİYE PLANLARI

ABD için Türkiye ve Suriye'de yaşayan Kürtleri uzlaştırma planının ileri vadede istenir bir politika olabileceğine dikkat çeken Karataş, şunları vurguladı: "Bu planın koşullarının olmadığı durumda ABD, tercihini her zaman Türkiye'den yana kullanır. Türkiye'ye yönelik baskıları ve yaptırımları her ne kadar olsa da bunları kaybettirmek için değil, kendi stratejisine kazandırmak için yapıyor. Söz konusu bu basklıar ve yaptırım kararları Türkiye'yi ABD ile işbirliğine zorlamak amacıyla alınan kararlardır. Trump ve Erdoğan'ın en son yaptıkları görüşmede de bunu gördük; Türkiye'nin S-400'lerden vazgeçmesi için yaptırım kararları aldıklarını söylediler."

'KÜRTLERE HAK TANIMAK İSTEMİYORLAR'

Yüz yıl önce Sykes-Picot anlaşmasıyla Kürtleri statüsüz kalmaları için Ortadoğu'da oluşturulan statükoya da değinen Karataş, şunları dile getirdi:
"Bu statüko ile Kürtlerin coğrafyası dörde bölündü. Kürtler statüsüzlüğe mahkum edildi. 2003 sürecinde Irak Kürdistan'ı resmiyette tanındı ve orada bölgesel bir yönetim oluşturuldu. Suriye'de ise 2011'deki iç savaştan sonra Kürtler orada kantonlar ilan etti ve bir statü arayışı içerisine girdiler. Demokratik Suriye'nin parçası haline gelmek için bir arayış içerisindeler. Bu arayış içerisinde olan ve mevcut statükoyu sürdürmek isteyen güçler arasında bir çelişki söz konusudur. Hem Rusya hem de ABD bir çözüm istiyorlar ama bu çözümde Kürtlere belirgin bir statü verecek noktada durmuyorlar. Örneğin daha önce ABD'nin bir Kürt devleti kuracağı söylemleri gündeme geliyordu ama 2017 Eylül'ünde Irak Kürdistan Bölgesi'nde yapılan bağımsızlık referandumunda ABD bunu desteklemedi. Çünkü onun çıkarlarına uygun gelmiyordu . Rusya da Kürtler için Suriye'deki yeni hazırlanacak olan anayasada 'kültürel özerklik' gibi bir özerkliği vadediyor."

'KÜRTLER BİRLİK MÜCADELESİ SÜRDÜRMELİ'

EMEP MYK Üyesi ve Evrensel Yazarı Yusuf Karataş, "Kürtle bakımından sürecin kolay olmadığı ortada. Çünkü ciddi bir müdahale var ve bu müdahale Kürtlere hak tanımamayı amaçlayan bir müdahaledir. Türkiye'nin bugün Fırat'ın doğusu olarak tarif ettiği bölgeye müdahale etme politikasının arka planında o bölgeden kendilerine doğrudan fiili bir tehdit ve saldırı olması yoktu. Kürtlerin orada statü sahibi olması, Türkiye içerisindeki Kürtleri statüsüz bırakma koşullarını ortadan kaldıracağı kaygısı ve korkusu var. Kürtlerin böylesi bir ortamda hiçbir güce dayanmadan bölgedeki çelişkileri olabildiğince kullanarak, halklarla ve demokrasi güçleri ile geniş bir birliği sağlama temelinde bir mücadele sürdürülebilir" dedi.