İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eyleminin 390'ıncısı Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlendi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme, İHD Şube yöneticileri, üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve kayıp yakınları katıldı. Eylemde, 1993 yılında Amed'in Çınar ilçesinin Qerqatê (Dikmetaş) köyüne baskın düzenleyen askerlerce gözaltına alındıktan 13 gün sonra aileye öldüğü bildirilen ve cenazesinde işkence izlerine rastlanan Mehmet Sıddık Öncü’nün failleri soruldu.
HURŞİT KÜLTER NEREDE?
Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Orhan, oturma eylemlerinin 390. haftasına ulaştıklarını söyledi. Orhan, “Kayıplarımızı kuyulara attılar, dere kenarlarına attılar. Bunları cezalandırın dedik. Her zaman bunu vurguladık. Cezalandırmazsanız, bunlar başka şeylerde yapabilir, dedik. Nitekim 15 Temmuz’da darbe girişimde bulundular. Burada açık bir şekilde talep ediyoruz; biz de bu şahısların yargılanmalarına müdahil olmak istiyoruz” dedi.
DBP Şırnak İl Yönetici Hürşit Külter’in 65 gündür kayıp olduğunu ve hala kendisinden haber alınamadığını hatırlatan Orhan, Külter’in akıbetinin bir an önce ortaya çıkarılmasını istedi.
ÖNCÜ'NÜN HİKAYESİ
Ardından İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi, Avukat Hasan Yalçın da Öncü'nün hikayesini şu şekilde aktardı:
“Olay günü Mehmet Sıddık Öncü, Dikmetaş (Qerqatê) köyüne baskın yapan askerler tarafından gözaltına alınır. Daha köydeyken herkesin gözü önünde teşhir amaçlı uzun süre işkence yapılır. Askerler, eşine “kocanı bir daha göremezsin” diyerek yanlarına aldıkları Mehmet Sıddık Öncü, gözaltına alındıktan bir gün sonra Çınar Sağlık Ocağı’na götürülür. Burada Öncü için verilen raporda, “Sağ tarafında 10-12 kaburgalarının yanında 3x5 cm ekimos tespit edildi.
Gözaltına alındıktan sonra kendisinden hiçbir haber alınamayan Öncü’nün ailesi, 4 Temmuz günü kendilerine gelen bir telefonla, Mehmet Sıddık Öncü’nün cesedinin Tıp Fakültesi Morgunda olduğu öğrenir. Bunun üzerinde DGM Başsavcılığı’na başvuruda bulunan ailesi ancak 8 Temmuz 1993’te cenazeyi alabilir. Kendilerine verilen otopsi raporunda, 'geçirdiği bir rahatsızlık sonucu' öldüğü yazılıdır. Defin raporunda da aynı ibareler kullanılmıştır. Ailesi, Öncü’nün cesedinde, kalçasının iki yanında morarmalar ve yarıklar, sağ kaburgaları, bütün tırnakları, yanaktan ve çene altında morarmalar ile boyun ve bileklerinde ip izleri olduğunu tespit etmişlerdir. Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, bir soruya verdiği cevapta böbrek yetmezliğinden dolayı 4 Temmuz'da rahatsızlandığı ve 5 Temmuzda yaşamını yitirdiği belirtir. Mehmet Sıddık Öncü’nün, 1993 yılında gözaltında yaşamını yitirmesi üzerine Öncü ailesinin AİHM’de açtığı davada, Türkiye tazminat ödemeye mahkûm edildi.”
Yalçın’ın ardından konuşan Öncü’nün oğlu Lezgin Öncü, konuşması sırasında duygulu anlar yaşayarak devam edemedi.
BATMAN
Batman Gülistan Caddesi'nde 390'ıncı kez bir araya gelen kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen, "faili meçhul" veya yargısız infaza kurban giden yakınlarının akıbetinin araştırılmasını ve faillerin açığa çıkartılmasını istedi. Eylemde konuşan İHD Şube Başkan Yardımcısı İlyas Tarım, yüzlerce demokrasi şehidi verildiğine vurgu yaptı.
İHD Şube Yönetim Kurulu Üyesi Fahrettin Asutay, 1992 yılında Batman'da katledilen Gazeteci Çetin Abayay’ın hikâyesini paylaştı. Asutay, şunları ifade etti: "Çetin Abayay, 1992 yılının Mayıs ayı başlarında Özgür Halk Dergisi’nin Êlih temsilcisi olarak çalışıyordu. Defalarca kez gözaltına alınan Çetin Abayay 29 Temmuz günü saat 19.30'da evine giderken saldırıya uğradı. İkisi 18-19 yaşlarında, biri 25 yaşlarında olan üç saldırgan, daha sonra Çetin Abayay’ın yanındaki arkadaşına da ateş etmek istedi ama silahları tutukluk yapınca kaçtılar. Kurşunlanarak ağır yaralanan Çetin Abayay, Batman Devlet Hastanesi’ndeki ilk müdahalenin ardından kaldırıldığı Diyarbakır Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 30 Temmuz günü saat 10.00'da yaşamını yitirdi."