Kayıplar için üç kentte eylem
Kayıplar için üç kentte eylem
Kayıplar için üç kentte eylem
İHD ve kayıp yakınları faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin akibetini sormak için 219'ncu kez alanlardaydı. Amed'de 1993 tarihinde eşinin yanında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Ali Tekdağ'ın akıbeti sorulurken, Batman'da geçtiğimiz aylarda askerde intihar ettiği iddia edilen ve cenazeleri ailelerine teslim edilen Abdurrahman Çiftçi ve Mahsum Adlığ'ın akıbeti soruldu. Cizre de (Cizîr) ise 1992 yılında imza atmak için karakola giden ve kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Temurtaş'ın akıbetinin açığa çıkarılması istendi.
AMED: İHD Amed Şubesi yöneticileri ve kayıp yakınlarının, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla düzenlediği oturma eyleminin 219'uncusu, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının üzerinde bulunduğu poster ile "Onlar bir gece ansızın evlerinden alındılar. Bir daha geri dönmediler" pankartının taşındığı eyleme, MEYA-DER, Barış Anneleri İnisiyatifi aktivistleri, Özgür Gazeteciler Cemiyeti ve kayıp yakınları katıldı. Eylemde sık sık "Şehîd namirin" sloganı atıldı. Eylemde konuşan İHD Şube Başkanı Raci Bilici, 219'uncu kez alanlarda olduklarını, ancak bugüne kadar bu faillerin yargılanması konusunda herhangi bir adımın atılmadığını söyledi.
Kayıpların devlet emri ve gözetimde katledildiğini aktaran Bilici, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler sonrası başlatılan sürece değinerek, "Eğer siz bu sürece inanıyorsanız sürecin ruhuna inanıyorsanız kayıp yakınlarına hesap vermek zorundasınız. Yoksa bu ülkeye gelecek olan barışa inanmıyoruz. Tekirdağ Cezaevi'ndeki tutsaklar 21 gündür açlık grevinde. Neden çünkü cezaevi koşulları kötü ve hak ihlalleri var. 122 tutsak ölüm sınırındadır" dedi. Bilici, son olarak tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.
Bilici'nin ardından ise bu hafta 1993 tarihinde Dağkapı Meydanı'nda gözaltına alınarak kendisinden bir daha hiç haber alınamayan Ali Tekdağ'ın hikayesini kızı Nuran Tekdağ anlattı. Tekdağ, babasının daha önce 19 kez gözaltına alındığını belirterek, "Babam annemin yanında Dağkapı çarşı merkezinde gözaltına alındı. Bir daha da kendisinden haber alınamadı. Babam daha önce 19 kez gözaltına alındı. Ancak babam hiçbir zaman onlara boyun eğmedi. Boyun eğmediği için şu an aramızda değil. O dönemlerde bir astsubay babamın öldürülmesiyle ilgili itiraflarda bulundu. Babama işkence yaparak katlettiler. Babama işkence yaptıktan sonra 'Ne Mutlu Türküm dersen seni serbest bırakırız' demişler ancak babam onlara boyun eğmedi ve demedi çünkü Kürttü" şeklinde konuştu. Tekdağ, babasının failinin bulunması çağrısında bulundu. Yapılan açıklamaların ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.
BATMAN: İHD Batman (Êlîh) Şubesi üyeleri ile kayıp yakınları tarafından Gülistan Caddesi'nde her hafta kayıplar için gerçekleştirilen eylem bu hafta da gerçekleştirildi. 1990'lı yılarda kaybedilenlerin resimlerinin bulunduğu "Kaybedilenler" ile "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" pankartının açıldığı eyleme kayıp yakınları, İHD yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri İnisiyatifi aktivistleri, BDP, KURDÎ-DER, MAZLUMDER, KESK, MEYA-DER yöneticileri, Agos Gazetesi'nden Rober Koptaş'ın yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Bu haftaki eyleme askerde intihar ettiği iddia edilen Abdurrahman Çiftçi ve Mahsum Adlığ'ın aileleri de katılarak çocuklarının akıbetini sordu.
İHD Batman Şube Başkanı Osman Künteş, Tekirdağ F Tipi ile cezaevlerinde devam eden hak ihlallerine dikkat çekerek, bir an önce tutsakların koşullarının düzeltilmesi gerektiğini ifade etti. Künteş'in ardından konuşan MAZLUMDER Batman Şube Başkanı Hasan Argünağa ise, kayıp yakınları ile insan hakları savunucularının her hafta eylem düzenlediklerini ve çocuklarının kemiklerini istediklerini ifade ederek, "Ne yazık ki bugüne kadar somut adım atılmış değil. Hala kayıpların akıbeti hakkında bir çalışmanın başlatmamasını üzüntüyle karşılıyoruz. Geçtiğimiz ay askerde intihar ettiği iddia edilen Mahsum Adlığ ve Abdurrahman Çiftçi'nin alillerine destek vermek için bu etkinliği düzenledik. Buradan Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a seslenmek istiyoruz. Kayıp yakınları ve askerde yaşamını yitirdikleri ileri sürülen askerlerin haklarında duyarlı olsunlar gizlemesinler" diye konuştu.
Daha sonra askerde intihar ettiği iddia edilen Abdurrahman Çiftçi'nin babası Zübeyir Çiftçi konuştu. Çiftçi, oğlunun hiçbir sorunu olmadığını belirterek, oğlunu sağlam bir şekilde askere teslim ettiklerini; ancak teskeresine 3 buçuk ay kalmasına rağmen oğlunun cenazesini kendisine gönderdiklerini dile getirdi. Çiftçi, "Biz olayı duymadık ancak vatandaşlar bizi haberdar etti. Oğlumun hiçbir maddi ve manevi sorunu yoktu. Oğlum ölümünden 4 gün önce bana telefon açtı. Dedi 'iki rütbeli bana zorbalık yapıyor. Bana vahşet ve zulüm yapıyorlar.' Ben de dedim oğlum idare et bu askerliktir biter. Birkaç gün sonra yanına geleceğim. Ölüm haberi geldi bana. Oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum. Onun dizlerinde işkence ve darp izleri vardı. Kafası kalmamıştı zaten. Biz gerçek ve objektif bir adalet istiyoruz" dedi.
Çiftçi'nin babasından sonra yine askerde intihar ettiği ileri sürülerek cenazesi ailesine teslim edilen Mahsum Adlığ'ın babası Mehmet Mirza Adlığ konuştu. Adlığ, oğlunun hiçbir sorunu olmadığını söyleyerek, "Ben oğlumu koç olarak askere gönderdim. Bana ölüsünü gönderdiler. Oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum. Çok inançlı bir kişiydi" dedi.
Amed'de olduğu gibi Batman'da da yapılan konuşmalardan sonra 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.
CİZRE: Şırnak'ın (Şırnex) Cizre (Cizîr) ilçesinde her hafta düzenlenen Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri) eylemi, Cizre Lisesi önünde bu hafta da gerçekleştirildi. Bu haftaki eyleme BDP Cizre İlçe yöneticileri, MEYA-DER ve Mem û Zin Kültür Sanat Merkezi çalışanları da katıldı. Kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kayıp yakınları bu haftaki oturma eyleminde 1992 yılında Güçlükonak ilçesine bağlı Göncük (Hetma) köyünde yapılan ev baskınında gözaltına alınan; serbest bırakıldıktan sonra her gün karakola gidip imza atması gerektiği belirtilen; ancak karakola imza atmak için giden ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hüseyin Temurtaş'ın hikâyesi anlatıldı. Eylemde konuşan Temurtaş'ın eşi Fatma Temurtaş, "Akşam saatlerinde askerler evimizin etrafını sararak eve baskın yaptı. Baskında karakola ifade verme gerekçesi ile eşim gözaltına alınarak götürüldü" dedi.
Temurtaş, aradan 15 gün geçtikten sonra eşinin serbest bırakıldığını; ancak gördüğü işkence nedeniyle ayakta duracak hali olmadığını dile getirerek, "3 gün boyunca yaralarını evde sardık. Askerler doktora götürmemize izin vermediler. Ayakta duracak hali yoktu. Biraz tedavi ettikten sonra kendine biraz gelince tekrar askerler gelerek her gün karakolda imza atması gerektiğini söyledi. 3 gün eşimle birlikte karakola imza atmaya gittim. 4. gün askerler gelmemi istemediler. Köyümüzün dolmuşu ile eşim tek başına imza atmaya gitti. Akşam dönmedi. Dolmuş şoförü karakol kapısından içeri girdiğini gördüğünü söyledi. Ertesi gün karakola gittik. Bize evinize gidin yoksa siz de kaybolursunuz dediler" şeklinde konuştu. Yıllardır eşinden bir haber alamadıklarını belirten Temurtaş, şöyle devam etti: "Bu ne vicdansızlıktır. Kemiklerimizi istiyoruz. 5 kız çocuğum var. Hepsi yetim büyüdü. Eşim hacıydı kime ne zararı vardı? Günlerce işkence yaptılar. Suçlu olsaydı cezaevine atsalardı. Niye katlettiniz?" Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.