KCDK-E: Kürt TV kanallarının kapatılmasına izin vermeyelim

KCDK-E: Kürt halkının gözü, kulağı ve tek haber alma kaynağı olan TV kanallarına sahip çıkmak esas görev olmaktadır. Bugün TV’ler kapatılacak, yarın soykırım yapılacak, öbür gün Başkan Abdullah Öcalan’ın can güvenliği ortadan kaldırılacaktır.

Yazılı bir açıklama yapan KCDK-E Başkanlık Divanı 15 Temmuz darbe girişimini karşı darbeye dönüştüren Türk Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın kelimenin tek anlamıyla Kürtlere, Kürt özgürlük hareketine, sosyalistlere, demokrat ve aydınlara karşı büyük bir faşist seferberlik ruhu ile saldırdığını kaydetti.

“Her türlü ahlaksızlığı da yaparak ne yapılması gerekiyorsa onu yapan Türk devleti ve onun başı olan Erdoğan, Kürt halkına karşı geliştirdiği soykırım konseptini devreye sokmak için tüm gücüyle saldırmakta, kadın-çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizmekte, geri kalan kesimi de tutuklayıp zindana atmaktadır. Fetullah Gülen, IŞİD, El Nusra gibi Kürt halkının düşmanlarına karşı yaptığı yapay ve uyduruk operasyonlarla bir taraftan kamuoyunu kandırmakta, öbür yandan esas olarak halkımıza karşı geliştirdiği soykırım politikasını gizlemeye çalışmaktadır” denilen açıklamada AKP hükümetinin, Türk devleti ve Türkiye cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en son olarak Kürt ve muhalif basını tamamen çökertme ve ortadan kaldırma operasyonunun Kürt halkına karşı giriştiği fiziki soykırımı gizlemek için olduğunun artık tartışılmaz bir gerçek haline geldiği kaydedildi.

Bir günde 12 TV kanalının, 11 radyo istasyonunun ve onlarca gazete-dergi kapatan diktatör Erdoğan’ın bununla da yetinmeyerek, elindeki politik imkanları ve rant olanağını kullanarak, Med Nûçe ve Newroz TV’yi de kapattırdığını vurgulayan KCDK-E Başkanlık Divanı şunları belirtti: “Diktatörleşen, tek kişilik yönetimi ile adeta teokratik bir yapı düzeyine çıkan ve bu temelde Türkiye’yi faşizmin kucağına atan Erdoğan ve savaş kabinesi uluslararası bazı devlet ve Ortadoğu’da bazı yerel güçleri de yanına alarak Kürt halkına karşı gerçekleştirdiği soykırım hareketini daha da derinleştirmek istemektedir. Kürt basının dönük tutumu derinleştirmek istediği katliamının alt yapısını oluşturmak içindir.

Erdoğan ne yazık ki uluslararası bazı devlet ve güçlerin yanında, EUTELSAT denilen uydu şirketini de almıştır. Türkiye’de verdiği ihalelerle, yine vaat ettiği yüksek miktarda rüşvetle EUTELSAT şirketini çok rahat bir biçimde satın almıştır. Ortadoğu ve Afrika Bölge Başkan yardımcısı ile bu alanlarda pazarlama yapmadan sorumlu müdürün Türk olan EUTELSAT şirketi, hiçbir yasal ve hukuk ilkesine dayanmadan Med Nuçe ve Newroz Tv’nin yayını kesmesi, şirket ile Türk devletinin arasındaki bağın ne kadar kirli bir noktaya ulaştığını göstermektedir.

Bu gösterge bazı Avrupa devletlerinin de Türk devletinin bu kirli ilişiklerine suç ortaklığı yaptıkları açığa çıkartmıştır. Bu suç ortaklığı Türk devletinin ‘Sri Lanka konsepti’ denilen soykırımı da pratikleştirecek kadar çok daha büyüyeceğini söylemek istiyoruz. Avrupa’da yayın yapan Kürt televizyonlarının kapatılmasının anlamı budur. Ve büyük ihtimalle EUTELSAT şirketi diğer Kürt TV’lerine dönük de aynı politikayı izleyecektir. Hedef soykırımdır, soykırımdan önce de basının susturulmasıdır.

Gelinen aşamada Kürtlerin çok daha duyarlı olmaları, çok daha örgütlü ve seslerini yükseltmeleri gerekmektedir. Büyük bir soykırımla karşı karşıya olan bir halk gerçekliğine göre hareket etmek zorundadır. Soykırım gelip kapıya dayanmıştır. Türk ve uluslararası faşizm Kürt halkının yarattığı değer ve imkanları bir bütün olarak ortadan kaldırılmaktadır. O halde yapılması gereken tek şey vardır: Buna ‘DUR’ demek! Kürt halkının gözü, kulağı ve tek haber alma kaynağı olan TV kanallarına sahip çıkmak esas görev olmaktadır. Bugün TV’ler kapatılacak, yarın soykırım yapılacak, öbür gün Başkan Abdullah Öcalan’ın can güvenliği ortadan kaldırılacaktır. Konsept budur.

Kürtlerin ve dostlarının bulunduğu her yerde kendini Türk devletine peşkeş çektiren ve halkımızın kanına girecek olan EUTELSAT denilen şirketin bulunduğu temsilciliklerinin önünde protesto eylemlerinde bulunmaya, e-posta üzerinden protesto mektuplarını göndermeye, fax çekmeye, Fransa’da ise EUTELSAT’ın bulunduğu merkez binasının önünde süresiz bir biçimde protesto eylemlerinde bulunmaya çağırıyoruz.”