KCDK-E: Uluslararası komployu lanetlemek için serhildana kalkalım

KCDK-E Başkanlık Divanı: 18 yıl önce yapılan bu haince komplonun hesabını Kürt halkı tarafından mutlak anlamda soracağı olan inancımızla halkımızı bu kara günü bir kez daha lanetlemek için serhildana çağırıyoruz.

Yazılı bir açıklama yapan KCDK-E Başkanlık Divanı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı uluslararası devletlerin, emperyalist sistemin, Türk devletinin, yerel işbirlikçi devlet ve güçlerin gerçekleştirdiği uluslararası komployu şiddetle ve nefretle kınadı.

18 yıl önce yapılan bu haince komplonun hesabının Kürt halkı tarafından mutlak anlamda sorulacağına olan inançla Kürt halkını bu kara günü bir kez daha lanetlemek için serhildana çağıran KCDK-E Başkanlık Divanı, “Uluslararası güçlerin Türk devletine verdiği destekle gerçekleşen bu komplo, bugün hala değişik türden sürmektedir. Kobanê zaferinden sonra Türk devletinin Rojava komünal sisitemini kabul etmeyerek IŞİD denilen çeteleri başka isimler altında besleyip halkımıza saldırtması, Cerablus'u işgal etmesi, Irak'ta oluşturduğu askeri üs üzerinden Güney ve Rojava'daki halkımıza karşı katliam planlamasını sürdürmesi, Kuzey Kürdistan'ı yakıp yıkması, uluslararası komplonun çok daha farklı biçimlerde sürdüğünün en somut ifadesi olmaktadır.

Türk devleti, kapitalist-emperyalist sistemden aldığı destekle gerçekleştirdiği uluslararası komployla Başkan Abdullah Öcalan’ı devre dışı bırakıp, Ortadoğu halklarının öncü gücü olan PKK'yi tasfiye edip Kürt soykırımını hızlandırmak istemiştir. Kürt halkının soykırımının tamamlanması, PKK hareketinin tasfiyesinin ardından ABD ve suç ortakları da Ortadoğu'yu bir bütün olarak ele geçirmek istemişlerdir. Ancak uluslararası güçler, kapitalist sistem ve Türkiye Başkan Abdullah Öcalan'ı rehin almış olsalar da, PKK hareketini tasfiye edememiş, Kürt halkının iradesini kıramamış, bu anlamda komplo başarıya ulaşamamıştır. Fakat komplocular komplolarından vazgeçmemiş, her defasında başka bir konseptle Kürt halkına ve onun öncü gücüne karşı tasfiye girişimlerini devreye sokmuşlardır” dedi.

‘TÜRK DEVLETİ TASFİYE KONSEPTİNİ YENİDEN SAHNEYE KOYDU’

Türk devletinin, verilen büyük askeri, siyasi ve ekonomik güçle Kürt halkına karşı büyük bir tasfiye konseptini yeniden sahneye koyduğuna da dikkat çekilen açıklamada şunlar belirtildi: “Bu çerçevede Rojava sisteminin tasfiyesi için ne gerekiyorsa o yapılmıştır. Ardından Kuzey Kürdistan adeta yakılıp yıkılmıştır. En son olarak 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Erdoğan'ın geliştirdiği karşı darbeyle Kürt halkına karşı yeni bir konsept devreye sokulmuştur. Daha büyük bir katliam ve giderek hedeflenen soykırım politikasının hayat bulması için çok daha özel uygulamalara gidilmiştir. Olağanüstü halden alınan güçle bir gün içinde Kürt, sosyalist, Alevi, aydın ve demokrat basın tamamen tasfiye edilmiş, yıllardır büyük bir emek ve mücadele gücüyle elde edilen kazanımlar ortadan kaldırılmış, bu bağlamda kültür, sanat, ekonomik, siyasi gibi ulusal kurumlar bir bütün olarak kapatılmıştır. Bununla da yetinmeyen Türk devleti, verdiği rantlarla Avrupa'da yayın yapan Med Nûçe TV’yi de kapatmayı başarmıştır.

Türk devleti ve uluslararası güçler geçmişti tamamlayamadıkları komployu bu süreçte tamamlamak istemektedirler. Ancak Kürt halkı ve dostları nasıl ki geçmişte komployu boşa çıkarttıysa, bugün de boşa çıkartacak güç ve iradeye sahiptir. Avrupa'da yaşayan Kürtler olarak da bu bilinçte olduğumuzu, nasıl ki bundan 18 yıl önce büyük bir mücadele kararlılığıyla hareketimize ve değerlerine sahip çıkma iradesini gösterdiysek, bu süreçte de bu kuvveti gösterecek iradede olduğumuzu yüksek bir sesle haykırıyoruz. Gün bugündür diyoruz, eğer mücadele edilecekse bugün mücadele edilecek gündür diyoruz. Ve bir kez daha diyoruz ki Türk devleti halkımızın iradesini kıramayacak, Avrupa’da yaşayan Kürt halkı ve dostları buna izin vermeyeceğiz. Bu temelde Öndeliğine, kendine, hareketine, değerlerine ve basınına sahip çıkarak ancak özgürlüğünü elde edecek olan Avrupa'da yaşayan Kürtleri ve dostlarımızı bir kez daha komployu kınama, protesto etme ve basınına sahip çıkma çağrısında bulunuyoruz.”