KCK: 14 Temmuz direnişi, faşist generallerin hedeflerine ulaşmasını engelledi

KCK: Diyarbakır 5 nolu zindanında gerçekleşen 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi, 12 Eylül 1980 Askeri faşist darbesini gerçekleştiren generallerin ulaşmak istedikleri bu hedefe varmalarını engellemiştir.

Yazılı bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Temmuz ayının sıcaklığında yükselen, zafere daha güçlü adımlarla yürüyen mücadele gerçekliği ile Büyük Ölüm Orucu Direnişi’nin 34’üncü yıl dönümüne girildiğini kaydetti.

Kürdistan halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesi tarihinde bir milat olan 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi şehitleri Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’i de anan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı şunları belirtti: “Anılarına olan bağlılığımızı bir kez daha yeniliyor, 34 yılında da onların devrettikleri özgürlük yürüyüşü bayrağını mutlaka zaferle taçlandıracağımızın sözünü veriyoruz.

14 Temmuz’un 34. yıldönümü daha önceki yıllardan daha çetin, daha zorlu görevleri başarmayı önümüze bir görev olarak koymuş bulunuyor. Bugünkü siyasal koşulları ve düşman saldırıları da ikinci bir 14 Temmuz’u Kürdistan devrimi içerisinde bir daha yeniden gerçekleştirmeyi emrediyor.

Kuşkusuz koşullar, dönemin öne çıkan görev ve sorumlukları farklıdır. Ancak karşımızda bulunan Türk sömürgeci özel savaş rejim gerçekliği ve amaçlarında değişen bir şey yoktur. O zaman olduğu gibi, bugün de Kürdistan halkına dayattıkları soykırımdan başka bir şey değildir. Soykırımcı faşist şeflerin kişilerin adı değişmiş, ama kullandıkları sözcükler değişmemiştir. Aynı 12 Eylül faşistleri gibi ‘ya baş eğecekler, ya baş verecekler’ demektedirler.

O nedenle de Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de, Gever’de, Hezex’te, Kerboran’da, Silvan’da, Şırnak’ta, Varto’da, Lice’de direnen kahraman halkımıza; zulmü, işkenceyi, katliamı ve her türlü aşağılamayı reva görenlerle Amed zindanında devrimci tutsaklara, yurtseverlere karşı insanlık suçu işleyenler aynıdırlar.

14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişçileri o günkü koşullarda direnerek, onlara boyun eğmeyerek 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesine ve onun eli kanlı cellatlarına gereken cevabı vermişler ve onları yenilgiye uğratmışlardır. O zamana kadar kendilerine karşı silah olarak kullanılan yaşamı ‘Direnmek yaşamaktır’ ve ‘Yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz’ şiarıyla gerçek devrimci anlamına kavuşturarak bunu gerçekleştirmişlerdir.

Diyarbakır 5 nolu zindanında gerçekleşen 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi, 12 Eylül 1980 Askeri faşist darbesini gerçekleştiren generallerin ulaşmak istedikleri bu hedefe varmalarını engellemiştir. Hatta engellemekle de kalmayarak, onların Şeyh Sait, Ağrı ve Dersim direnişlerinin ardından ‘muhayyel Kürdistan buradan metfundur’ dedikleri halk gerçekliğini yeniden dirilterek ayağa kaldırmış ve o mezara onları göndermeyi bilmiştir.”

14 Temmuz’un 34’üncü yılında Kürdistan ve özgürlük mücadelesinin yine benzeri bir tarihi anı yaşamakla karşı karşıya olduğunu kaydeden KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Bir nevi 12 Eylül faşist rejiminin güncelleşmiş bir hali olarak kendilerini yapılandırmışlar ve hedeflerini de buna göre belirlemişlerdir. Bu da Kürdistan halkı üzerinde gerçekleştirmek istedikleri soykırım amacıdır. Tayyip Erdoğan ve etrafında çöreklenmiş olan güruh, Kürdistan halkını ‘tarihe gömmek’ için tüm gücünü harekete geçirmiştir. Amacına ulaşmak için ‘Dostlarımızı çoğaltacağız, düşmanlarımızı azaltacağız’ söylemlerini öne çıkararak düne kadar düşman ilan edip hakaretlerde bulunduğu güçlere vermedikleri bir taviz kalmamıştır. İçeride ve dışarıda Kürt düşmanlarıyla birlikte Özgürlük Hareketi'ni ezmeyi önlerine koymuşlardır. Ancak 14 Temmuz ruhunun daha da derinleştiği bir direniş tarzı ve iradesiyle karşılaşmışlardır. Halkın ve gerillanın direnişi karşısında etkili darbeler yemekten ve yenilgilerini yakınlaştırmaktan başka bir sonuç elde edemeyecekleri bir daha görülmüştür.

Kürdistan halkı ve onun özgürlük ve demokrasi güçleri 14 Temmuz’un 35. yılını bu gerçeklikle karşılamaktadırlar. Cizre, Sur, Nusaybin, Gever, Hezex, Kerboran, Silvan, Şırnak, Varto, Lice ve tüm özyönetim direnişlerinin yükselttiği ve yeni aşamaya ulaştırdığı 14 Temmuz ruhu ve direniş tarzıyla bugünden kaçınılmaz yenilgi sürecine girmişlerdir. Çîyagerler, Nucanlar, Mehmet Tunçlar, Asiye Yükseller, Mehmet Yavuzerler, Sêvê Demirler, Pakize Nayırların büyük kahramanlıkları bu yenilginin müjdecisi olmuşlardır.

Özyönetim direnişlerimizin öncüleri bu kutsal mücadelede yaşamlarını adarlarken; kendilerini 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişinin ardılları olarak hareket etmişlerdir. Bunu da en özlü sözlerle Cizre’de şehit düşen Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç ‘zindan direnişçileri teslim olmadı, direndi; biz de direneceğiz ve kazanan biz olacağız’, Sur direnişinin efsane kahraman komutanı Çîyager yoldaş da ‘direnişimiz de şahadetlerimiz de muhteşem olacak’ sözleriyle tarihe mal etmişlerdir.

Bu bilinçle 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direniş şehitlerimizi, şahadetlerinin 34. yılında bir kez daha saygıyla anıyor. Onların direnişleri ile açığa çıkarmış oldukları iradeyle nasıl ki 12 Eylül faşizmini direnişleriyle yenilgiye uğratmışlarsa, bizler de mutlaka sömürgeci faşist AKP-Erdoğan diktatörlüğünü yenilgiye uğratarak halkımızın özlemini duyduğu özgür ve demokratik yaşamı gerçekleştireceğimizin sözünü yineliyoruz” dedi.