‘KCK’ Ana Davası devam ediyor
‘KCK’ Ana Davası devam ediyor
‘KCK’ Ana Davası devam ediyor
BDP milletvekilleri ve belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu 175 Kürt siyasetçinin yargılandığı "KCK" ana davasının duruşması Diyarbakır Adliyesi'nde başladı. 6 Mayıs'ın Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamının yıldönümü olduğunu hatırlatan DTP eski Eş başkan Yardımcısı Kamuran Yüksek, "Denizler idam sehpasında son söz olarak, 'Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği ve birlikte mücadelesi' demişti. Sayın Öcalan'ın başlattığı bu yeni süreç de bize bunu anlatıyor. Duyarlı olan tüm kesimleri Kürt ve Türk halklarının kardeşliği ve birleşik mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz" şeklinde konuştu.
Aralarında BDP milletvekilleri, belediye başkanları, insan hakları savunucuları ve gazetecilerin de bulunduğu 98'i tutuklu 175 kişi hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 58"inci duruşması başladı. Duruşmaya, aralarında BDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak'ın da bulunduğu 81 tutuklu, Fırat Anlı'nın bulunduğu 12 tutuksuz yargılanan Kürt siyasetçinin yanı sıra müdafi avukatları, tutsak yakınları ve BDP Diyarbakır Milletvekili Nusrel Aydoğan katıldı. Tutuklulardan BDP Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle ile birlikte 19 kişi raporlu olduğu gerekçesiyle katılmadığı duruşma, bir önceki celsede sanık avukatların mahkeme heyetine talep ettiği bazı raporların okunması ile başladı.
Raporların okunmasının ardından, DTP eski Eşbaşkan Yardımcısı Kamuran Yüksek söz alarak, tüm tutsaklar adına kısa bir açıklama yaptı. Yüksek, yargılamanın 58'inci duruşmasının 6 Mayıs gibi bir tarihe denk geldiğini ifade ederek, 6 Mayıs'ın Türkiye'nin tarihinde kara bir leke olduğunu söyledi. Bu sırada Yüksek'e mahkeme heyeti müdahale ederek, "Açıkladığınız şeyin dosya ile alakası yoktur" dedi. Savunmasını sürdüren Yüksek, ifadelerini şu şekilde sürdürdü: "Belki Denizleri fiili olarak kurtarma şansımız olmadı, ama onların düşüncelerini taşıyarak onları kurtaracağız. Denizler idam sehpasında son söz olarak, 'Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği ve birlikte mücadelesi' demişti. Sayın Öcalan'ın başlattığı bu yeni süreç de bize bunu anlatıyor. Duyarlı olan tüm kesimleri bu sözü sahiplenmeye, Kürt ve Türk halklarının kardeşliği ve birleşik mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz" dedi. 90 yıldır Türkiye'de ulus devlet sorunu yaşandığını ve Kürt sorununun temel nedeninin ulus devlet sorunu olduğunu belirten Yüksek, "Bir ülkenin cezaevleri o ülkenin aynasıdır. Türkiye demokratikleşmek istiyorsa içeriye baksın, çünkü demokratik süreç inşasını gerçekleştirecek siyasi irade içeride mevcuttur" ifadesinde bulundu.
Yüksek'in ardından söz alan Avukat Mehmet Emin Aktar, müvekkili Ümit Aydın'ın ağır hasta tutsak olduğunu belirterek, Aydın'ın durumunun her geçen gün daha da kötüye gittiğini söyledi. Aydın'ın duruşma nedeniyle İzmir'den getirildiğini dile getiren Aktar, "Müvekkilim, haftanın üç günü diyaliz makinesine bağlanıyor. Bizler daha önce müvekkilimin Diyarbakır Cezaevi'ne sevk edilerek tedavisinin Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde devam etmesi yönünde taleplerde bulunmuştuk, bu talebimizi yineliyoruz" dedi. Aydın'ın her an enfeksiyon kapma riski bulunduğunu kaydeden Aktar, duruşmaya öğlen arası verildiği esnada müvekkili Aydın'ın diyaliz makinesine bağlanması için Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilmesini talep etti. Aktar'ın savunmasının ardından duruşmaya 10 dakika ara veren mahkeme heyeti, aranın ardından Ümit Aydın'ın tedavi için duruşma salonundan çıkarılmasına karar verdi.
Duruşmaya öğleden sonra devam edilecek.