Kırıklar ve Şakran'da 15 ağır hasta tutsak tahliye bekliyor!

Kırıklar ve Şakran'da 15 ağır hasta tutsak tahliye bekliyor!

Ege bölgesinde bulunan cezaevlerinde 70 hasta tutsaktan durumu ağır olan 15 hasta tutsak tahliyeyi bekliyor. Cezaevinde kalamaz raporu olmasına rağmen, halen tahliye olamayan tutsakların durumuna ilişkin konuşan İHD İzmir Şube Başkanı Uçar, "Devlet hasta tutsakları koz olarak kullanıyor. Bu kozu da sınırsız ve süresiz kullanmak devletin işine geliyor" dedi.

Türkiye cezaevlerinde 649 hasta tutsağın 70'i Ege bölgesinde bulunan Kırıklar ve Şakran cezaevlerinde. 70 hasta tutsağın içinde 15'inin cezaevinde kalamaz raporları olmasına rağmen, halen tahliye edilmiyor. Ayrıca 70 tutsağın 55'i de cezaevlerinde değil tam donanımlı hastanelerde tedavi edilmeyi bekliyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube'sinin raporuna göre, Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde kalan Arslan Karslı isimli tutsağın, ileri Wernike Korsakof hastası olduğu ve 5 kez tahliye raporunun verilmesinde rağmen halen tutuklu olduğu belirtildi. Yine aynı rapora göre Kırıklar 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Bülent Koç'un dudak kanseri olduğu, Aliağa 2 Nolu T Tipi Cezaevi Faysal Yacan'ın mide ve bağırsak hastalıklarının var olduğu, Kırıklar 1 Nolu F Tipi Cezaevinde bulunan Fethullah Demirtaş'ın boyun fıtığı, mide ülseri, çene eklemlerinde erimenin olduğu ve aynı zamanda Demirtaş’ın cezaevinde kalamaz raporunun da olduğu belirtildi.

YILMAZ SUNCAK SEVKE DAHİ ÇIKAMIYOR!

Raporun devamında Kırıklar 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan 60 yaşındaki Fahrettin Kurkmaz‘ın prostat kanseri olduğu, Kırıklar 1 Nolu F Tipi İnan Çoban'ın Wernicke Korsakoff hastalığının olduğu, Kırıklar 2 Nolu Cezaevinde bulunan Mehmet Şerif Öner'in nörolojik rahatsızlık yaşadığı ve diz kapağının olmadığı ifade edildi. Kırıklar 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Siraç Toğluk'un ağır kalp hastası olduğu ve aynı zamanda açık kalp tiroit ve guatr ameliyatı olduğu, Kırıklar 1 Nolu F Tipi Cezaevinde 1993 yılından bu yana tutuklu bulunan Yılmaz Suncak'ın eklem romatizması, sinüzit, kronik faranjit, hemoroid, kallentrol ve gizli şeker, astim, ülser, reflü hastalıklarının olduğu ve sevke çıkamadığı, Şakran 3 Nolu T Tipi Cezaeevi'nde bulunan Nuri Özen'in epilepsi hastası olduğu belirtiliyor.

SEKVAN BECERİKLİ’NİN BEDENİN YARISI FELÇLİ!

Şakran 4 Nolu T Tipi Cezaevinde bulunan Abdurrahman Fidan'ın epilepsi ve bel fıtığı olması nedeniyle sık sık bilinç kaybı ve unutkanlık yaşadığı, Şakran Kapalı Cezaevi bulunan Lütfüşah Kelekçiler kalpte damar tıkanıklığı, bel fıtığı, dizde sakatlık, astım, bronşit hastalıkları bulunmasının yanında kalp pili kullanıyor. Şakran 1 Nolu T Tipi Cezaevinde bulunan Memduk Kılıç'ın verem nedeniyle akciğerinin bir bölümünün alındığı, akciğer yetmezliğinden nefes alıp vermede güçlük yaşadığı, halen astım makinesine bağlı yaşamını sürdürdüğü belirtiliyor. Şakran 2 Nolu T Tipi Cezaevinde bulunan Sekvan Becerikli'nin ise bedenin yarısının felç olduğu ve ihtiyaçları tek başına karşılayamadığı, epilepsi hastası olduğu, son olarak da Şakran Kadın Cezaevi’nde bulunan Şükran Avşar adlı kadın tutsağın şizofreni hastası olduğu raporda belirtilenler arasında.

Hasta tutsakların durumuna ilişkin İHD İzmir Şube Başkanı Avukat Gurbet Uçar ANF'ye bilgi verdi. Yasa da hasta mahpusların tahliyesini imkânsız hale getiren iki tane maddenin bulunduğuna dikkat çeken Uçar, bu maddelere dayalı alınması gereken iki raporun olduğunu söyledi. Bu raporlardan bir tanesinin Adli Tıp Kurumu'ndan cezaevinde tedavisinin mümkün olmadığına dair rapor olduğunu aktaran Uçar, diğerinin de toplum güvenliği için herhangi bir tehlike teşkil etmediği şeklinde, savcılık ve emniyetlerden verilen rapor olduğunu ifade etti.

ATK DURUMA POLİTİK BAKIYOR!

ATK'nin neredeyse ölüm sınırına gelmiş hasta tutsaklar için ısrarla "cezaevinde tedavisi mümkündür" şeklinde raporlar verdiğini belirten Uçar, "Cezaevinde tedavisi mümkün değildir şeklinde rapor alabildiklerimize karşı da savcılık ve emniyet 'toplum güvenliği için tehlike teşkil ediyor' diye bir rapor düzenliyor ve tahliyeler gerçekleşmiyor. Bu yasal düzenlemenin yapılmasının üzerinden neredeyse iki sene geçti. 2012 tarihinden beri cezaevinden tahliye edilen hasta mahpus sayısı onu geçmemiştir. Tahliye edilenlerin bir kısmının raporları tekrar edilmediği için, yani ATK bir kez daha cezaevinde tedavi göremez raporu vermediği için yeniden cezaevine girmek durumunda kalıyorlar" diye belirtti. ATK'nin duruma politik baktığını ve verdiği raporları da bir cezalandırma yöntemi olarak kullandığına dikkat çeken Uçar, cezaevlerinde tutsakların ölüme terk edildiğini ve acil olarak iki maddenin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğine işaret etti. Hasta tutsakların hükümet tarafından pazarlık konusu olarak ele alındığının altını çizen Uçar, "Ama bir taraftan da işin insani bir boyutu var. Bu insanlar cezaevinde ve bu insanların bir an önce tahliye edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bir şekilde bu işi, pazarlık haline getiren hasta mahpusları elinde rehin olarak tutan devletle yüz yüze gelmek zorunda kalıyoruz" dedi.

DEVLET BU KONUDA SAMİMİ DEĞİL

Hasta tutsaklar için müracaatlarda ve tahliye taleplerinde bulunduklarını belirten Uçar, şöyle devam etti: "Ama şu çok net devlet bu konuda samimi değil, devlet hasta mahpusları cezaevinden tahliye etmek istese iki tane düzenlemeyle bunu yapar. Devlet hasta tutsakları koz olarak kullanıyor. Bu kozu da sınırsız ve süresiz kullanmak devletin işine geliyor. Sokağa çıkıyoruz, meclis gündemine getiriyoruz ya da biz sürekli başvuruyoruz. Ama bunlar bir süre sonra çözümsüzlüğü getiriyor. Biz bu çözümsüzlüğü bile bile hala bu yollara başvuruyoruz.”