KJK 9 Ekim komplosunu kınadı
KJK Koordinasyonu yazılı bir açıklama yayınlayarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim komplosunu 18’inci yıldönümünde bir kez daha kınadı.
KJK Koordinasyonu yazılı bir açıklama yayınlayarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim komplosunu 18’inci yıldönümünde bir kez daha kınadı.
KJK açıklamasında komplo insanlık tarihinin görmüş olduğu en kirli ittifaklar temelinde gerçekleştirilen bir eylem olduğu ifade edilerek “Önder APO, 21. Yüzyılı karanlık bir çağa çevirmeyi amaçlayan dünya hegemonik güçlerinin, Ortadoğu’da halklar, kadınlar ve ezilen insanlık üzerinde kurduğu boyunduruğu kırdığı ve hesaplarını bozduğu için hedef haline getirilmiştir. Bu gün vesilesiyle Önderliğimize olan derin bağlılığımızı bir kez daha belirtiyor, özgürlüğünün özgürlüğümüz olduğunun bilinciyle kadına ve Kürt halkına dayatılan köleci yaşam biçimlerini parçalayarak halkımızın özgür yaşam idealini gerçekleştirme kararlılığında olduğumuzu belirtiyoruz. Kürt halkına dayatılan soykırım rejimini yenilgiye uğratma sözünü bir kez daha veriyoruz. Uluslararası komployla mücadelede, Önder APO etrafında ateşten bir çember oluşturarak, komplocu güçleri planlamalarını yürütemez hale getiren Güneşimizi karartamazsınız şehitlerini Rojbin'leri, Berwar'ları, Tayhan'ları, Rotinda ve Kurde'leri, bir kez daha anıyor, yarattıkları militan ve fedai çizgiyi büyütme iddiamızı belirtiyoruz” denildi.
ÖNDERLİK ETRAFINDA KENETLENİLEREK MÜCADELE EDİLMELİ
Açıklamanın devamında şunlar belirtildi: “9 Ekim uluslararası komplosunun 18. Yılını Kürt sorununun çözümünün kendisini yakıcı bir şekilde dayattığı gelişmeler ışığında karşılıyoruz. Geçen 18 yılda komplocular istediklerini başaramamışlar, Kürt halkının özgürlük iradesinin dört parça Kürdistan'da gelişmesinin ve Ortadoğu'da model olmasının önüne geçememişlerdir. Özgürlük bilinci ve iradesi örgütlü mücadelesini yaygın bir şekilde etkili kılmıştır. İçinden geçtiğimiz sürecin inşa süreci olarak tanımlanması bu gerçekliğin artık kendi öz sistemini kurmadan yaşayamayacağını ifade eden en sade kavramlaştırmadır. Kürt halkının öz kültür ve öz iradeye dayalı geliştirmek istediği sistemin önüne geçemeyeceğini anlayan güçler, komplo, imha ve soykırım politikalarını savaşa dayalı olarak güncellemek ve etkili kılmak istemektedirler. 9 Ekim tarihinde olduğu gibi bu günde bu saldırı ve savaş politikalarının merkezinde Türk ulus devleti vardır. Bu coğrafyada yaşayan başta Kürtler ve Türkler olmak üzere tüm halklar üzerinde egemenlik iddia eden bu devlet gerçekliği, AKP-Erdoğan liderliğinde, cumhuriyetin kurulduğu yıllarda olduğu gibi Kürt halkının soykırım rejimi altına alınması temelinde mücadelemizin dağıttığı ulus devlet sistemini kurtarmak istemektedir. Ölüm kalım savaşı verdikleri nokta hegemonya mücadelesidir. Ortadoğu'nun dağılan dengelerini fırsat bilerek, uluslararası güçleri arkalarına almak, darbe ve komplolara dayalı olarak bu kez milliyetçiliğe dinci-mezhepçi ve azami düzeyde cinsiyetçilik politikalarını da eklemleyerek ayakta kalmak istemektedirler. Bu temelde Kürt halkının özgürlük iradesine dayalı siyasi statüsünü yaratması engellenmek istenmektedir. Özgür Basın-yayın'a saldırılar, çocuk tv'sine uzanan kirli eller, inanç farklılıklarına saldırılar, tutuklamalar, gözaltılar, baskınlar, halka yönelen kurşunlar, sokaklarda saldırılan kadınlar, bombalar ve sınır ötesi operasyonların hepsi özgürlük iradesinin önüne geçmek için gerçekleştirilmektedir. Fakat tüm bu saldırılar özgürlük iradesinin önüne geçilemeyeceğini ortaya koymuştur. Komploya dayalı geliştirilmek istenen sistem, ancak ömrünü uzatabilir, toplumsal sistem olamaz. Faşizmin tarihi bunu defalarca yaşamıştır, bu bilgi sabittir. Kürt halkının komploya karşı direnişi Önderlik etrafında kenetlenerek gelişmekte ve etkili olmaktadır.
RADİKAL MÜCADELE BİR ZORUNLULUKTUR
Kürt kadını, tarihsel ve güncel olarak, binlerce yıl öncesinden açığa çıkardığı ve günümüze kadar korumuş olduğu toplumsal gerçekliğinin farkındadır. Önder APO'nun, yok oluşun eşiğine getirilen bu gerçekliği bilinçli ve eylemli kıldığı için uygarlık güçlerinin ortak saldırısına uğradığının da farkındadır. Kürt kadını bu saldırılar karşısında büyük bir öfke yaşamaktadır. Komployu boşa çıkarma gücünü bu öfkeden aldığı gibi komplocu güçleri kahredecek zafer çizgisine ulaşmıştır. Komployla mücadele içerisinde toplumsal bir harekete dönüşen Özgür kadın çizgisi gelinen aşamada Kürt halkının ve insanlığın hem gururu hem de özgür yaşamın garantisi haline gelmiştir. Özgürlük düşmanlarını en çok kahreden gelişme Özgür kadın gelişmesidir. Özgür kadın hareketi olarak uluslararası komplocu güçlerin Türk faşist rejimi eli ile gerçekleştirmek istediği yeni saldırı hamlesine karşı her alanda direnişi geliştirme kararlılığımızı belirtiyoruz. Başta Kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımızı her alanda gelişmekte olan bu direniş ve inşa sürecine katılmasının tarihi bir sorumluluk olduğunu belirtiyor, Kürt halkına yönelik saldırıların ancak görkemli bir direnişle durdurulacağını belirtiyoruz. 9 Ekim uluslararası komplosu böyle durdurulmuştu. Kendi öz gerçekliğinden kaçışın bir kez daha şiddetle dayatıldığı bu süreçte Kürt gençliğinin onurlu bir gelecek için başka yolu kalmamıştır. Kürt halkı üzerinde yeniden güncellenen inkar ve imha saldırıları aynı zamanda Türkiye halklarının geleceğine de yönelmiştir. Bu saldırıların başarısız kılınması için Türkiyedeki demokrasi ve devrimci güçlerin Kürt halkıyla ortak mücadele içerisinde olarak faşizme karşı radikal mücadele yürütmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu temelde başta kadınlar ve halklar olmak üzere tüm devrimci güçleri ortak cephede toplumsal özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirmeye çağırıyoruz.”