İspanya’nın talebi üzerine Belçika’da gözaltına alınan KON-KURD Başkan Yardımcısı ve KNK Yürütme Konseyi üyesi Yılmaz Orkan’ın İspanya’nın talebi üzerine Belçika’da gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor.

KNK Yürütme Konseyi de yazılı bir açıklamayla gözaltıyı kınadı.

Ekim 2012 tarihinde KNK Yürütme Konseyi Üyesi Kürt diplomat Adem Uzun’un bir tuzak sonucu Fransa’da tutuklandığını hatırlatan KNK, “Avrupa’da son dönemlerde özellikle Kürt kurum yöneticileri ve diplomatik çalışma yürüten siyasetçilerin asılsız suçlamalar ve oyunlarla hedeflendiklerini görmekteyiz. Bu bizleri oldukça kaygılandırmaktadır. Bu tür uygulamalarla bir taraftan adına hareket ettikleri Kurumlar (örneğin KNK ve KONKURD) Avrupa kamuoyu nezdinde kriminalize edilerek siyaset dışına itilmek istenilirken, diğer yandan Kürtler adına yürütülen diplomasi çalışmaları darbelenmek, daraltılmak ve engellenmek istenmektedir” dedi.

Bu haksız uygulamaların kaynağının ekonomik çıkarlar gereği Türk devletiyle yapılan antikürt anlaşmalardan aldığına vurgu yapan KNK Yürütme Konseyi Paris Katliamı’nı da hatırlattı. Açıklamada, “bu saldırının hedefinde de Kürt kurumları ve Diplomasi çalışması olduğu çok açıktır. İlk defa Kürt toplumu Avrupa da böylesi bir saldırı ile karşı karşıya kalmıştır, yani fiziki imha saldırıları da bu yıl itibariyle devreye sokulmuştur” ifadesi kullanıldı.

Avrupa’da bunlar yaşanırken Türkiye’de Kürt Hallk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı ekseninde gelişmelerin yaşandığına dikkat çeken KNK Avrupa’yı mevcut tutumunu bir an önce terk etmeye Kürt siyasetçileri serbest bırakmaya çağırdı. Açıklamada şunlar belirtildi:

 “Hem içte hem de dış dünyada geniş destek bulan bu ‘Diyalog ve Barış’ sürecinde kuşkusuz Avrupa ülkelerinden de beklenen, bu çözüm ve barış sürecinin gelişmesi için destek sunulmasıdır. Kürt siyasetçilerinin Avrupa ülkelerinde tutuklanması bu süreci ilerletmeyeceği gibi, aksine barış sürecine zarar veren politikalar olmaktadır.

Adem Uzun arkadaşımızın hala tutuklu bulunması ve Yılmaz Orkan arkadaşımızın tutuklanması bu süreci ilerletmeyeceği gibi, barış sürecine denk düşmeyen politikalar olmaktadır. Bu durum bizleri düşündürmektedir. Arkadaşlarımız yalnızca lobi ve diplomasi faaliyetleri içinde bulunmuşlardır. Suç olarak nitelendirilebilecek bir hareketleri yoktur. Haksız ve doğru bir temele dayanmayan iddialarla tutuklanmışlardır. İlgili ülke ve devletlerden bu haksız yönelimleri durdurmaları ve arkadaşlarımızı serbest bırakmalarını bekliyoruz. Bu çerçevede barış, diyalog ve insan haklarından yana tüm kesimleri sesimizi duymaya ve bizlerle dayanışmaya davet ediyoruz.”