Kobanê Davası: Bağcık, aynı anda hem cezaevinde hem dışarıdaymış!

Aleyhinde ifade veren tanıkları çürüten Bağcık, “Diyarbakır’da 20 Ekim 2008’de gözaltında kaldım ve tutuklandım. Aralıksız 14 Aralık 2010 tarihine kadar tutukluydum. Aynı anda hem cezaevinde hem de dışarıda olmak eşyanın tabiatına aykırı” dedi.

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 17’nci duruşma periyodu, 5’inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.

Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı hapishanelerde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, parlamento grubunun tamamı ile katıldı. Çok sayıda izleyicinin ve avukatın da yer aldığı duruşma, kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başladı.

İFADE TUTANAĞINDA OYNAMA VAR

Duruşma, Kürt siyasetçi Mesut Bağcık’ın savunmasıyla devam etti. Hakkındaki tanık beyanları arasında çelişkiler olduğunu belirten Bağcık, tanık Sami Baran’ın Antalya Emniyeti’nde verdiği ifadeler ile duruşma salonunda verdiği ifadelerin farklı olduğunu vurguladı. Bağcık, “Tanık Sami Baran özetle, ‘Ben bu şahısları siyasi parti dolayısıyla gördüm. Yasa dışı örgütle ilişkileri var mı bilmiyorum’ dedi. Buna karşın cümlelerin dizilimi Antalya Emniyeti’ndeki ifadesinin ona ait olmadığını gösteriyor. Soruşturma evresindeki ilk ifadesi, sosyal medyadaki konuşması ve Ankara 22’nci Ağır Mahkemesi’ndeki ifadeleri yan yana koyup baktığımızda sosyal medya ve duruşmadaki ifadelerindeki dil ve üslup aynıdır ama soruşturma evresindeki ifade çok farklıdır. Dolayısıyla Antalya’daki ifade tutanağında oynama olduğu anlaşılıyor” diye konuştu.

BAĞCIK: SOHBETİ OLMAYAN BİRİ NASIL ALEYHTE BEYAN VEREBİLİR

Bağcık devamla, “İfadelerinde oynandığını kendisi burada söyledi. Mahkeme başkanı Baran’ın 12 Aralık 2019 tarihli ifadesini kendisine okudu. Baran ise ‘böyle bir beyanım yok’ dedi. Kendi beyanını ilk defa burada duydu” diye belirtti. Baran’ı sadece HDP il binasında gördüğünü aktaran Bağcık, bunun dışında herhangi bir tanışıklığının olmadığına dikkat çekti. Baran’ın kendisi hakkındaki, ‘parti çalışmalarında yer alıyor. Onun dışında ne yapıyor bilmiyorum’ sözlerini hatırlatan Bağcık, “Tutukluluk gerekçesi ile önüme konulan tanık Sami Baran’ın beyanlarının, benim siyasi legal faaliyetlerim üzerine olduğu açık bir şekilde ortaya konuldu. Bu nedenle Baran’ın beyanlarının dosyamdan çıkarılmasını talep ediyorum” ifadelerine yer verdi. 

Tanık Muhammed Zengin’in beyanları üzerine konuşan Bağcık, “Soruşturma sırasında bizim soru sormamıza bile gerek kalmadı. Mahkeme ifadesinde beni tanımadığını ifade etmiş ve benimle sohbetinin olmadığını belirterek önceki beyanının tam tersi bir ifade vermiştir. Bu beyan daha önce alınan savcılık beyanının da doğru olmadığının kanıtıdır. Nasıl böyle bir beyanda bulunabilir? Sohbetimizin bile olmadığını söyleyen biri nasıl aleyhime savcılıkta beyanda bulunabilir? Savcılıkta ‘Bağcık, örgüt kadrosudur’ diyor. 7 Haziran 2015 tarihi öncesi Bitlis’te, sonrasında ise Bingöl’de siyasi parti çalışmaları yaptım. Bu kişi ise 2014-2015 yıllarında benim Diyarbakır’da KCK’nin Kültür Sanat Komitesi’nde çalıştığımı söylemiş. Ben o tarihlerdeki siyasi faaliyetlerime dair belgeleri mahkeme heyetine bu sabah sundum” şeklinde konuştu. Yargılamanın başından beri anlattıklarının örtüştüğünü ifade eden Bağcık, “Bu tanık huzurda dinlenmeden önce geçmiş durumdaki tüm söylediklerimi her açıdan haklı çıkarmıştır” dedi. 

‘HANGİ İFADESİ ESAS ALINACAK?’

Bağcık, savunmasının devamında şöyle konuştu: “Tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun size verilen beyanına mı yoksa daha önceki beyanlarına mı yoksa savcılık ifadelerine mi dikkat edeceksiniz. Sizden sonra tekrar Ahmet Altun’a beyan vermiş. Siz size verileni mi esas alacaksınız yoksa sizden bağımsız alınan bir ifadeyi mi esas alacaksınız. Tabii ki burada konuştukları esas alınmalıdır. Şırnak’ta, Elazığ’da ve Antalya’da açık kimliğiyle, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk ifadesinde gizli kimliğiyle ifade vermiş. Sonrasında yine açık tanık olarak konuşmuş. Bu tanığın hangi ifadesi dikkate alınacak?”

‘DÖRT TANIĞI DA ÇÜRÜTTÜĞÜMÜ DÜŞÜNÜYORUM’

Hakkındaki iddiaların kendisi açısından hiçbir karşılığı olmadığını aktaran Bağcık, “Gittiğim illere dair sunduğum belgeler sonrasında bu duruşmaya ara karar vermeniz gerekiyordu. Bu konuda kendime çok güveniyorum. Ben savunmamı verdiğimde avukatlarla birlikte başından beri bu davaya nasıl iliştirildiğimi sorguluyoruz. Dört tanığı da çürüttüğümü düşünüyorum” diye belirtti.

Gizli tanık Atlas’ın Kobanê Davası tanığı olmadığını söyleyen Bağcık şu ifadeleri kullandı: “Burada da o tanığın söyledikleri esas alınıp beraat ya da ceza mı verilecek? Atlas özetle hakkımda, ‘Bu terörist 2007 yılında Diyarbakır HDP İl binasında 6 ay kadro eğitimi aldı’ dedi. Oradan sonra Ege’ye gönderildiğimi söylemiş. Sonrasında, Marmara bölgesine gönderildiğimi ve gençleri kırsala gönderme konusunda başarılı olduğumu söylemiş. Ege’de ise bu konuda başarısız olduğumu anlatmış. 2009-2010 tarihlerinde ise İstanbul’da 3 öğrenciyi kırsala gönderdiğimi söylemiş. O hikaye anlattı, ben ise gerçekleri anlatıyorum. 6 Eylül 2004 tarihinde Dicle Üniversitesi’ne kayıt yaptırdım. 20 Ekim 2008 tarihine kadar derslerime bifiil katıldım. Kimya Bölümü bölüm devam zorunluluğu olan bir bölümdür. Eğer devamsızlıktan kalırsanız vizelere, finallere ve laboratuvarlara giremezsiniz.  Atlas ise o tarihlerde kadro eğitimi aldığımı söylüyor. Ben bütün derslere katıldım, laboratuvarlara girdim. Ayrıca 2007 yılında HDP diye bir parti yoktu. Olmayan bir partinin binasında nasıl olabilirim? Gizli tanık Atlas’ın yalan beyanlarda bulunduğu kolayca anlaşılıyor.

GİZLİ TANIĞA GÖRE BAĞCIK HEM CEZAEVİNDE HEM DIŞARIDAYMIŞ!

Atlas, 20 Ekim 2008 ile 14 Aralık 2010 arasındaki süreçte somut tarihler vererek beyanlar vermiş. Ben Diyarbakır’da 20 Ekim 2008’de gözaltında kaldım ve tutuklandım. Aralıksız 14 Aralık 2010 tarihine kadar tutuklu olarak cezaevindeydim. Tutuklu olduğum zaman aralığına bakıldığında gizli tanık Atlas’ın yalan beyanları ortaya çıkmıştır. Aynı anda hem cezaevinde hem de dışarıda olmak eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu kişinin yasal olarak kendini kurtarmak için ya da başka bir nedenle bu iftiraları atmıştır.”

Tanık Muhammed Zengin’in iftira suçu işlediğini vurgulayan Bağcık, “Sözde hayati beyanlar veriyorlar ama mahkeme başkanının sorularına ‘hatırlamıyorum’ diye cevaplar veriyor. Mahkeme teşhisinde beni tanımadığını söyledi ama mahkeme başkanı, ‘istersen yaklaş bir daha bak’ diyor. Zengin’in tekrar ‘tanımıyorum’ demesine rağmen başkanın yeniden ‘tanımıyor musun’ diye sorması üzerine Zengin, ‘evet şimdi tanıdım’ diye cevap veriyor” diye hatırlattı. “Hakkımda anlatılanlar külliyen yalandır” vurgusu yapan Bağcık, “Başından beri anlattıklarım örtüşüyor. Bu tanık huzurda dinlenmeden önce geçmiş durumdaki tüm söylediklerimi her açıdan haklı çıkarmıştır” diye belirtti.

Bağcık’ın savunmasının ardından duruşmaya yarın saat 10.00’da devam edilmek üzere ara verildi.