Kobanê Davası'nın duruşmasında Deniz Poyraz anıldı

Kobanê Davası'nın duruşmasında, katledilen Deniz Poyraz anıldı. Duruşma 21 Haziran'da sürecek.

HDP eski Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, “Duruşma sürerken HDP’ye dönük katliamlar sürüyor. Bu katliam davası haline geldi” dedi. Gültan Kışanak ise “Deniz, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağıdır” diye belirtti

24’ü tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası'nın 3’üncü duruşmasının 5’inci oturumu Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

DBP eski Eşbaşkanı Sebahat Tuncel’in ardından HDP eski Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ söz aldı. İzmir’de partilerine yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ı anan Yüksekdağ, “Davanın gidişatı bizim ve sizin açısından hatırlatılması gereken bir hakikati var. Bu bir provokasyon davasıdır. Bu provokasyon içinde bu davayı sürdürmeye çalışıyorsunuz. Kobanê sürecinde bizim hakkımızda açılan dava ve bir haftadır gerçekleşen dava figüran değiştirilerek güncelleniyor ve yeni bir Kobanê provokasyonu düzenleniyor. Bunun sorumluları Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP’dir. Bu azmettiricilerin HDP ve milyonlarca halka karşı bir linç girişimidir. Biz bu davanın siyasi kumpas davası olduğunu söyledik” dedi.

'DAVA DEĞİL İŞKENCE'

Mahkeme salonundaki arkadaşlarının tahliyesinin önü açılması için bugüne kadar söz almadıklarına dikkat çeken Yüksekdağ, “Ama bu ısrara rağmen dava devam ediyor. Bu bir dava değildir, işkence yapılıyor" dedi.

Yüksekdağ, “kumpas” olarak nitelendirdiği davaya paralel bir şekilde partisi hakkında kapatma iddianamesi hazırlandığına işaret ederek, “Mahkeme salonun önünde duran, bağıran provokatörlerin diğer tarafında katliamlar yaşanıyor. Siz bu duruşmayı sürdürürken HDP’ye dönük toplu katliamlar yürütülüyor. İsteniz de istemesiniz de sizler bir maşa haline geldiniz. Bir katliam davası haline geldi. Herkesin gördüğünü söylemek gerekiyor. Siz de baskı altına olabilirsiniz ben de bu durumdan kaynaklı baskı altındayım. Bu ülkenin iyiliği için hala söz kurmaya devam ediyoruz. Bu hakikat her yerde açılacak. Parti binalarımızı da yaksalar linç de etseler bu hakikat her yerde açığa çıkacak. Arkadaşlarımızı tahliye edin, bu duruşma işkence haline gelmiştir” dedi.

Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 21’inci yüzyılda tarihe adı geçilecek bir provokasyonun merkezine yerleştirildiğini söyleyen Yüksekdağ, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Esas muhatap biziz, arkadaşlarımızı serbest bırakın. Ama bizim muhatabımız siz değilsiniz. Yürekleri yok. Sizi karşımıza çıkarıyorlar.

Meclis’te kurmadılar komisyonu; bizimle siyaset meydanında yüz yüze, söz söze karşı karşıya gelmeye yürekleri yetmedi. Bu bir kalleş siyasetidir. Böyle bir kalleşlik olamaz. Kimse bu kalleşliği normal görüp muhatap olmasını beklemesin. Sorulan sorulara izin vermeyiz. Biz bunların hepsinin açıklamasını yaptık. Daha da fazlasını yapacağız. Ben ‘yaptım’ dedim. Neden o kadar kişiye dava açtınız? Maksat bu değil ki, maksat insanlara zulmetmek, işkence etmek. Bu işkence ve zulmün hesabını bu halk sorar.

Bu mahkeme salonunun çıkışında bir katliam yapılamayacağı garantisini verir misiniz bana? Siz hukuk bildiğiniz kadar siyaset de biliyorsunuz. O salonun kapısının önünde bekletilen linç gruplarının benim arkadaşlarıma saldırmayacağının güvencesi yok. Bizim tek güvencemiz haklılığımız. Bunu da siz elimizden alamazsınız, bu mahkeme hiç alamaz."

'BU ZİHNİYET DENİZ'İ KATLETTİ'

Daha sonra konuşan, görevi gasp edilen Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak ise katledilen Deniz Poyraz’a anarak konuşmasına başladı. Kışanak, “Deniz kadınların mücadelesinde yaşayacak. Sonsuza kadar kadın özgürlük mücadelesinde kalacak. Kadınları asla ve asla sindiremeyecekler, susturamayacaklar. IŞİD orada insanlık suçu işledi. Kadınları kaçırdılar, tecavüz ettiler ve köle olarak kullandılar. Tüm bunlara rağmen kadınların mücadelesini durduramadılar. Şengal’de yaşananlar Kobanê’de yaşanmasın diye çağrı yaptık. Bu dava IŞİD zihniyetiyle açılan bir davadır ve bu zihniyet bugün Deniz Poyraz’ı katletti. Bu zihniyetin arkasında duranlar bizi burada yargılamaya çalışanlardır. Nerede bu memleketin yürekli savcıları, nerede bu devletin sahibiyim diye ortalıkta gezenler?” diye sordu.

Deniz’i katleden kişinin, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve SADAT’tan cesaret aldığını kaydeden Kışanak, şöyle devam etti: "Kadınların eşit, özgürlük taleplerini sindireceklerini sanıyorlar. Hiç kusura bakmayın. Biz kadınlar ite boyun eğseydik bugün burada olmazdık.”

Yüksekdağ ve Kışanak’ın konuşmalarının ardından avukatlar söz aldı. HDP önceki dönem Sözcüsü Günay Kubilay’ın avukatı Maviş Aydın, yargılamayla HDP’ye dönük algı yaratıldığına dikkati çekti.

Kubilay’ın avukatı Aydın Erdoğan ise davaya “milli linç davası” benzetmesi yaptı.

HDP İzmir İl Örgütüne yönelik saldırıya da değinen Erdoğan, bu saldırıların faili meçhul cinayete kurban giden Vedat Aydın, Musa Anter, Mehmet Sincar, Metin Can, Hasan Kaya ve binlerce kişinin katledilmesinin devamı olan bir senaryonun parçası olduğunu kaydetti.

HDP eski Urfa Milletvekili İbrahim Binici, HDP İzmir il binasına yapılan saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ı andı.

Binici, “6-8 Ekim’de meydana gelen olaylardan dolayı yargılanıyor olmak utanç vericidir. Kobanê’de yaşanan insanlık dramına duyarsız kalamazdım" dedi.

HDP’ye hizmet etmenin insanlığa hizmet anlamına geldiğini dile getiren Binici, “Kobanê’de yaşanan katliama sessiz kalsaydım seçmenlerimin yüzüne bakamazdım ve kendi vicdanımda mahkum olurdum" diye belirtti.

Ardından Binici’nin avukatı Kemal Binici konuştu. Binici, iddianamenin içeriğini eleştirerek, “çöp” niteliğinde olduğunu vurguladı.

Avukatın savunmasının ardından HDP eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Pervin Oduncu söz aldı. Oduncu katledilen Deniz Poyraz’ı tanıdığını, annesi Fehime Poyraz’ın da çalışma arkadaşı olduğunu belirterek, başsağlığı diledi.

Oduncu, şöyle devam etti: “Araştırma önergeleri neden kabul edilmedi? O dönemin araştırılmasını isteyen biziz ama bugün illegal ‘terörist’ olarak yargılanan yine bizler oluyoruz, neden? Bu ülkede bizler ceza aldığımızda, HDP yok sayıldığında bu sorunlar çözülecek mi? Yıllardır askeri yöntemlerle üzerine gidilen Kürt sorunu çözülecek mi? Sayın Abdullah Öcalan ‘40 yıl da geçse bu sorunu barışla çözeceğiz. Bunun başka yolu yok’ demişti. Ben de bugün bunu söylüyorum. Kürt sorunu kangrenleşmiş bir sorun ve ancak barışla çözülebilir.”

Ardından Oduncu’nun avukatı Zeynep Sedef Özdoğan söz aldı. Özdoğan, “Bu davanın hiçbir hukuksal değeri yok" dedi.

Söz alan Oduncu ve Binici’nin avukatı Yezdan Aydın da, 49’lar Davası’na değinerek, “49’lar Davası derin devlet ve MİT'in eliyle dosyalaştı ve Yassıada Davası’yla zaman aşımına uğradı. Burada söylediğiniz sözler, verdiğiniz her karar arşiv olarak kalacak ve insanlar yıllar sonra da olsa buna ulaşabilecek. Hukuki dayanağı olmayan bir dosyada esasa ilişkin savunma yapmam” dedi.

Aydın, polisin dün görülen duruşmanın oturumunda avukatları engellediğini, darp ettiğini söyledi.

21 HAZİRAN'DA DEVAM EDECEK

Oturumda talep edilenlere ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, bir kısım siyasetçilerin aynı cezaevine alınmaları talebine yönelik daha önce yazı yazılmasından kaynaklı talebi reddetti. Heyet ayrıca, “Bir kısım sanık müdafilerinin duruşma salonu içerisindeki polislerin duruşma salonundan çıkarılması talebinin yargılama sırasında dışarıda protesto gösterilerinin olması, bu protestolar sırasında sanıkların can güvenliğinin olup olmadığı mahkeme heyetine sormaları nazara alınarak duruşma salonu ve salonda bulunanların güvenliğinin sağlanması noktasında zorunlu bulunduğundan” talebin reddine karar verdi.

Kobanê Davası’nın 3’üncü duruşmasına 21 Haziran’da devam edilecek.