Kobanê duruşması: İmralı'daki tecrit her yere yayıldı

Kobanê Davası'nın duruşmasında İmralı tecridinin tüm cezaevlerine yayıldığı belirtildi. Duruşma ertelendi.

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 5’inci duruşmasının 4’üncü oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya HDP milletvekilleri, HDP Mersin ve Ankara il, ilçe üye ve yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda avukat ve izleyici katıldı. Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Tutuksuz yargılanan diğer siyasetçiler ise bulundukları şehirlerde SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı.

'TECRİT ALTINDAYIZ'

İlk olarak söz alan eski Milletvekili ve TJA aktivistlerinden Ayla Akat Ata, dayanaksız iddianameye tepki gösterdi.
AKP-MHP iktidarının çözümsüzlükte ısrar ettiğini belirten Ata, "Millet ittifakının yeni bir Anayasa çalışması var. Bu önemli. İçinde herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu belirtiliyor.  Ama ben bunu hissetmek istiyorum. Ülkenin vatandaşı olduğunu hissetmek istiyorum. Benim ana dilim Zazaca ama dilimin tanınmasını istiyorum” dedi.
HDP önceki dönem MYK üyelerinden Sibel Akdeniz, Kürtçe konuşmasında, Sebahat Tuncel’le birlikte 25 Nisan’dan bu yana Sincan 3 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kaldıklarını belirterek, “Erkekler için dizayn edilmiş bir cezaevi. Kantinde satılan ürünler bile erkeklere göre" dedi.
Kadın cezaevine gitme kararının mahkemeye bağlı olduğunu ifade eden Akdeniz, “Cezaevinde tecrit altındayız. Siyasi süreç ve politik gelişmeler sonucunda bize karşı baskılar da artıyor. 7 Ağustos’ta gardiyanlar bize saldırdı, sonrasında ise bize disiplin cezası verdiler. Bu fiziki saldırıdan sonra ben ve Tuncel’in güvenlik sorunumuz olduğundan size yazdık" diye belirtti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin yıllardır cezaevlerinde açlık greviyle protesto edildiğine dikkat çeken Akdeniz, “Ağır tecrit koşullarının son bulması gerekirken, bugün pandemi gerekçesiyle tecridi tüm cezaevlerinde kalıcı hale getirmeye çalışıyorlar" vurgusunda bulundu.
Önceki dönem MYK üyelerinden Ayşe Yağcı, bir yıldır tutuklu olduğunu ifade eden ederek, “Hangi maksatla bu dosyaya dahil edildiğime dair somut bir delil ortaya konulmamıştır" dedi.
Ardından önceki dönem MYK üyelerinden Bircan Yorulmaz söz alarak, bir yıldır tutuklu bulunmasına gerekçe sunulan hiçbir şeyin hukukla izah edilemeyeceğini söyledi.

'ERDOĞAN TALİMAT VERİYOR'

DBP önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, tutukluluk incelemesine dair konuştu. Tuncel, “Türkiye’nin 3’üncü büyük partisinin; demokrasi, eşitlik ve özgürlüğün garantisi olan bir partinin MYK’sının attığı tweet üzerine hazırlanan dosyanın, işleyen yargı sürecinin hukuka, ahlaka ve vicdana sığmadığını defalarca ifade ettik. Özgürlük tercih işidir. Bunu seçen bedelini de öder. Tıpkı Prometheus gibi. O yeni bir süreci başlattı. HDP de Türkiye'de mevcut gidişe, insan hak ve özgürlükleri konusunda yaşanan sorunlara, Kürt sorununun çözümsüzlüğüne ‘dur’ dedi. Ateşi tüm halka yaymaya çağırdı. ‘Başka bir çare mümkün’ dedi. Burada yargılanıyor olmamızın sebebi de bu. Bu dava suç ceza kapsamına alınacak bir dava değil. Cumhur İttifakının birlikte yürüttüğü, yönlendirdiği bir dava” şeklinde konuştu.
Türk Cumhurbaşkanının Demirtaş’ı bir kez daha hedef aldığını belirten Tuncel, “Erdoğan yargının gereğini yapacağını söyledi. Bu yargı AİHM kararını mı uygulayacak yoksa Erdoğan'ın söylediğini mi yapacak? Ama AİHM kararını uygulamadığı kesin. Eğer uygulasaydı burada hiçbirimiz olmazdık. Bahçeli ‘kapatın’ diyor kapatma davası açılıyor. Kimin hakkında dava varsa hepsini birleştirmiş. Masumiyet karinesini bile dikkate alınmadan hepsini koymuş. Ama başka bir söz söylüyor, bir çete liderini cezaevinden çıkarıyor. Yargıya talimat verdiğini söylüyor. Onunla birlikte miting yapanlar o zaman iktidarın yanındayken şimdi hakkında iddianame hazırlandı” dedi.  

'HER DEFASINDA BÜYÜYORUZ'

KCK davalarında, İstiklal Mahkemelerinde yüzlerce insanın, siyasetçinin yargılandığını hatırlatan Tuncel, şunları dile getirdi: “Yeni bir durum yok. Çünkü her gelen bizi yargılıyor. Tarih tekerrür ediyor ama her defasında daha çok büyüyor ve güçleniyoruz. Herkes bir yargı bağımsızlığından bahsediyor. Ama bu ülkede 10 büyükelçi Osman Kavala için açıklama yaptı. ‘Bırakın, AİHM kararını uygulayın’ dedi. Türkiye AİHM kararını uygulamadı. Şimdi kara para aklama, yolsuzluk meselesinde gri listeye alındı. Artık Türkiye demokratik hukuk devleti değil. Otoriter, faşizan, tekçi bir yönetimle karşı karşıyayız. Bir beyefendinin iki cümlesine bağlı her şey. Bir gecede İstanbul Sözleşmesini kaldırır, bir gece bakarsınız Merkez Bankası’nın görevlilerini görevden alır. Hitler, Mussolini örneği var. Onların da bir kitlesi vardı ama sonlarını görüyorsunuz. En nihayetinde demokrasi ve insan hakları kazanacak, o yüzden mücadele diyoruz.”

'TÜM KRİZLERİN NEDENİ KÜRT KARŞITLIĞIDIR'

Neden burada olduklarının farkında olduklarının altını çizen Tuncel, “İddianame önünüzde. Ben DBP’nin Eş Genel Başkanlığını yaptım, 2 dönem milletvekilliği yaptım. Ne var iddianamede? Niye biz düşünce ve ifade özgürlüğümüzü kullanamıyoruz? Onlar düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanmış oluyor biz ‘terörist’. Bu yurttaşlıktan çıkarılma meselesidir. HDP’lilere ayrı CHP’ye ayrı MHP’ye ayrı yasayı kullanıyor. Onlar için söylenenler düşünce ve ifade özgürlüğü ama biz söyleyince ‘terörizm’ oluyor. Şimdi bakın TV’lerde bize ‘terörist’ diyenlere, o dönem Kürt sorununun çözümünden bahsediyorlardı. Türkiye'nin bugün yaşadığı tüm krizlerin nedeni Kürt karşıtlığıdır. Bu ülkedeki demokrasi ve insan hakları konusunda bu kadar geri gidiş, kadın katliamlarının artışı ve diğer tüm sorunların hepsi Kürt karşıtlığından kaynaklıdır. Çünkü siz bir haksızlığa ‘evet’ derseniz diğerlerinin de önü açılır” dedi.
“Suriye tezkeresini niye uzatıyorsunuz? Tüm dert ‘Kürtler bir statü elde etmesin’ diye. Rojava'daki Kürtler direnmeseydi, IŞİD dünyanın başına bela olacaktı” diyen Tuncel, şunları dile getirdi: “Tüm dünya Kürtleri ayakta alkışlıyor. Kobanî'de direnen Kürt kadınları, dünya kadınlarına özgürlüklerini verdi. O IŞİD canilerine karşı yürütülen mücadele kadınların, çocukların seks kölesi olarak kullanmasını engelledi. Böyle muhteşem bir şey yaratanları yargılıyorsunuz. ‘Niye HDP IŞİD’in yenilmesine sevinmiş’. Üstelik bu iktidar da yeri geldiğinde ‘IŞİD’le en çok biz mücadele ettik’ diyor. O zaman neden HDP’yi mahkeme salonlarına gönderiyorsunuz, HDP’ye kapatma davası açıyorsunuz? Bu dosya IŞİD’i destekleme dosyasından başka bir şey değil. Kobanî’ye dair bir tane kavram yok. Kürtlerin Türkiye halklarına karşı şimdiye kadar bir şeyi olmadı. Yüz yıldır Kürtler Türklerle birlikte dayanışmayı esas almışlardır. Malazgirt'in kapılarını da Kürtler açmıştır Türklere. En çok Kürtlerin yaşadığı yerlerde emperyalistlerle mücadele edilmiş."
Tuncel, "Özgürlük bizim için bir tercihtir, öyle boyun eğmeyiz. Nerede olursak olalım bu direnişi devam ettireceğiz" mesajını da verdi.

'ASIL AKP YARGILANMALI'

HDP önceki dönem MYK üyesi Zeynep Ölbeci, “Hakkımızdaki iddialar kopyala yapıştırdan ibaret. Ben heyetin dosyanın tamamını okuduğuna da inanmıyorum. Bu dosya AKP eliyle hazırlanıp mahkemeye sunuldu” dedi.
Ölbeci, asıl yargılanması gerekenin AKP olduğunu söyledi.
Ardından dosya kapsamında yeni tutuklanan kadın hareketi aktivisti Aynur Aşan, tutuklu bulunduğu Antalya Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Aşan, iddianamenin eline ulaşmadığını ve savunmasını duruşma salonunda yapmak istediğini belirtti.
HDP önceki dönem MYK üyesi Mesut Bağcık da cezaevi koşullarına değindi.  Bağcık, cezaevi koşullarındaki tekniki sıkıntı ve sorunlardan kaynaklı savunmasına hazırlayamadığını kaydetti.
Ardından SEGBİS'le bağlanıp söz alan, görevi gasp edilen Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak da aynı sorunların kaldığı cezaevi için de geçerli olduğunu ifade etti. Savunmaya hazırlanamadıklarına vurgu yapan Kışanak, şunları söyledi: “Bizi Figen Yüksekdağ’la beraber de çıkarmıyorlar. Birlikte bilgisayarları kullanabilsek belki biraz daha rahat olacak. 4 bin 600 sayfalık ek klasör gönderdiniz. Toplamda 50 bin sayfalık dosyaları ekrandan okumak da zor oluyor. Bunların fiziki olarak tarafıma tebliğ edilmesini talep ediyorum. Bunları inceleyemedikçe savunma için daha çok süreye ihtiyacımın olduğunu söylemek istiyorum.”
Tutukluluk durumuna dair konuşmayacağını ifade eden Kışanak, “Ciddiyetle yaklaşıldığını düşünmediğim için bir beyanda bulunmayacağım. Ben neden size derdimi anlatayım ki. Karşımda hukuki bir muhatap görmüyorum” dedi.
Duruşmaya 25’Ekim'e kadar ara verildi.