DİZİ III

Kobanê tarihin akışını değiştirdi

Kobanê’de saatler 14 Eylül’ü 15 Eylül’e bağlarken, büyük savaşın ilk çatışmaları yaşanıyordu. Kobanê’ye beş cepheden saldıran DAİŞ barbarları ve YPG/YPJ savaşçıları arasında yaşanan çatışmalarda adeta kıyamet kopuyordu.

Haziran ayı boyunca ilk kapsamlı saldırısını gerçekleştiren DAİŞ çeteleri doğuda Evdiko, güneyde Kunheftare, batıda Zor Mixare köylerinde yoğunlaşan destansı direnişler karşısında Kobanê’nin üç cephesinde ağır bir bozgun yaşayarak geri çekiliyordu. Haziran boyunca YPG/YPJ’nin kahramanlık öykülerini şaşkınlıkla izleyen DAİŞ elemanları ve karar vericileri, Kobanê’nin sıradan bir planlama, askeri güç dengesi ve savaş kanunu ile alınamayacağını net olarak görmüştü. 

Haziran ayında gelişen tüm DAİŞ saldırılarını püskürten ve yenilgiye uğratan YPG/YPJ savaşçıları 2 Temmuz 2014 günü “Hamle zamanı” diyerek “Kobanê Şehitleri İntikam Hamlesi”ni başlatıyordu. Hamle kapsamında DAİŞ çeteleri Kobanê sınırlarının dışına atılıyor ve çok büyük sayıda çete imha ediliyordu. DAİŞ çetelerinin elinde bulunan Fırat nehri kenarındaki Şexler hattı da DAİŞ’ten büyük oranda temizlenerek Haziran saldırısından önce DAİŞ’in elinde bulunan neredeyse tüm Kürt köyleri özgürleştiriliyordu. 

FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK

Ağustos ayını sessiz ve küçük çaplı çatışmalar ile geçiren Kobanê’de yeniden inşa çalışmalarına hız veriliyordu.  Ancak Tabqa ve Deyr-e Zor’da ki devasa ağır silah gücünün Suriye rejimi tarafından adeta çetelere ikram edilmesi üzerine bu sessizliğin fırtına öncesi sessizlik olduğu anlaşılmıştı.

DAİŞ çeteleri Ağustos ayı boyunca Suriye ordusuna ait merkezlere saldırılar gerçekleştiriyordu. İlk saldırı  Ayn İsa kentinde bulunan rejime ait askeri merkeze yapılırken, binlerce askerin barındığı merkeze Ağustos ayı ortalarında  akşam saat 20.00'de başlayan saldırı gece yarısına doğru Suriye ordusunun kaçışı ve büyük miktarda cephanenin DAİŞ çetelerinin eline geçmesi ile sonuçlanmıştı.

Ayn İsa’dan sonra Tabqa’da bulunan, rejime ait ağır silahların bulunduğu askeri havaalanına yönelen çeteler burayı da bir iki gün içerisinde alarak buradan da devasa bir ağır silah gücü elde etmiş oldu. Tabqa’dan en az 40 tank alındı. 

Ayn İsa ve Tabqa’dan sonra çeteler Deyr-e Zor’a saldırdı ve buradan da rejime ait büyük miktarda cephaneyi aldı. DAİŞ çetesi Ağustos ayı boyunca Suriye rejiminin adeta ikram ettiği, neredeyse onlarca kenti işgal etmeye yetecek miktarda silah ve cephaneye sahip olmuştu.

REJİM SİLAHLARIYLA KOBANÊ KUŞATILDI

Rejimin askeri merkezlerinden elde edilen silahlar artık Kobanê’ye taşınıyordu. Kobanê’nin yoğun bir ağır silah kuşatması altına alındığı bilgileri geliyordu. DAİŞ çeteleri Suriye rejimin üç askeri merkezinden elde ettiği silahlarla birlikte Musul ve Irak’ın diğer noktalarından elde edilen silahları da Kobanê’ye taşıyordu. Ağustos ayının sonları ile birlikte DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye silah yığınağı tamamlanıyordu. 

TÜRKİYE’DEN SİLAH VE LOJİSTİK DESTEĞİ

Artık sıra Türk devletinin sağlayacağı desteği taşımaya geliyordu. DAİŞ çetelerinin Kobanê’nin üç cephesine yaptığı yığınağın tamamlanması ardından, Türkiye cephesinden gelen silah ve lojistik destek Kobanê sınırından geçen Bağdat tren hattında üzerinden sağlanıyordu. Türk devletinin, trenleri çetelerin bulunduğu sınır noktalarında durdurarak silah indirdiği Kobanêli köylüler tarafından tespit ediliyordu. YPG/YPJ komutanları bu süreçte yaşanan hareketliliği takip ediyor ve Kobanê'nin üç cephesi ile birlikte Türkiye hattından gelen silahların Kobanê'ye diğer tüm saldırıları aşan çok büyük bir saldırı hazırlığı olduğunu paylaşıyordu. Aynı komutanlar Türk devletinin Kobanê’ye yönelik planlanan bu saldırıda ki rolüne işaret ediyordu. 

REJİMLE DAİŞ ATEŞKES İLAN ETTİ

Eylül’ün ilk haftası ile birlikte Suriye ordusu ile DAİŞ arasında tüm çatışmalar durduruluyordu. Suriye ordusu DAİŞ çetelerine operasyon yapmazken, DAİŞ’de benzer biçimde Suriye’nin orta bölgelerinde BAAS rejimi ordusuna herhangi bir saldırıda bulunmuyordu. 

DAİŞ’İN TÜM GÜCÜ KOBANÊ’DE

Bu zımni ateşkesin sağladığı olanaklarla DAİŞ çetesi Suriye’de bulunan tüm gücünü Kobanê'ye doğru harekete geçiriyordu. Güneyde Sirrin, batıda Cerablus ve  doğuda Gire Spi kenti DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye yönelik saldırılarının üssü haline gelirken, kuzeyde Türk devletinin sağladığı destek DAİŞ’e dördüncü üs desteği oluyordu. 

KOBANÊ’NİN DURUMU

Kobanê o güne kadar 2 yılı aşkın bir süredir kuşatma altındaydı. Dış dünya ile bağlantısı kesilmişti ve tüm ihtiyaçlar öz kaynaklara dayalı olarak gideriliyordu. Kanton yönetimi kuşatma altında bulunan, ticaretin bitme noktasına geldiği, üretimin yapılamadığı kentte tarım hamlesi başlatarak gıda sıkıntısına karşı çözüm üretmeye çalışıyordu. Çetelerin kuşatma ile birlikte kestiği elektrik ve su sorununu çözmek için jeneratör ve su kuyuları devreye sokuluyordu. Ancak Kobanê ciddi sorunlarla yüz yüze idi. 

ASKERİ İMKANSIZLIKLARA RAĞMEN

Yine bu günlerde kenti saldırılara karşı koruyacak yeterli bir silah gücü ve savaşçı sayısı Kobanê'de mevcut değildi. Kobanê ve Kuzey Kürdistan’dan seferberlik çağrısı üzerine YPG/YPJ saflarına katılan yeni savaşçı ağırlıklı bir askeri güç ve yetersiz silahlarla Haziran ve Temmuz aylarında DAİŞ çetelerini eşsiz bir irade ile bozguna uğratan YPG/YPJ savaşçıları her türlü saldırıya feda ruhu ile karşı koymaya hazırdı. 

ARAP DİRENİŞÇİLERLE İTTİFAK

Eylül ayının ilk haftasında, Arap halkının temsilcileri olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) içerisinde olan Suwar El Raqqa, Şemsi Şimal gibi ilerici askeri gruplarla "Burkan El Fırat" adı altında askeri ittifak yapıldı. Bu ittifak, Kürt ve Arap halklarının ilk ittifak olma özelliğini taşıyordu. 

Burkan El Fırat, ittifakın ilan edilmesinin hemen ardından DAİŞ çetelerine yönelik bir dizi eylem gerçekleştirdi. Bu eylemler içerisinde en çarpıcı olanı Eylül’ün ikinci haftasına girilirken çetelerinin işgali altında bulunan Cerablus kent merkezinde gerçekleşen ve çok sayıda çetenin öldürüldüğü eylemdi. 

FIRTINA KOPMAK ÜZERE

DAİŞ çetelerinin silah yığınağı ve hazırlığı Türkiye tarafından gelen desteğin de ulaşması ile tamamlanmış oluyordu. DAİŞ çetesi artık saldırıya hazırdı. Kobanê’de fırtına kopmak üzereydi. Bir yanda Türk devleti destekli; bir ülkeyi işgale yetecek kadar eleman ve silah gücü bulunan DAİŞ çetesi, öte yandan bir askeri gücün yaşayabileceği her türlü olanaksızlığı yaşayan ancak halkına ölümüne bağlı ve çelikten bir irade ve inanç ile donanmış YPG/YPJ savaşçıları vardı. 

EYLÜL’DE 5 CEPHEDEN SALDIRDI

Kobanê’de saatler 14 Eylül’ü 15 Eylül’e bağlarken, insanlık değerlerinin destansı bir fedailik ile savunulduğu büyük savaşın ilk çatışmaları yaşanıyordu. Kobanê’ye beş cepheden saldıran DAİŞ barbarları ve YPG/YPJ savaşçıları arasında yaşanan çatışmalarda adeta kıyamet kopuyordu…

BU SAVAŞI BİZ KAZANACAĞIZ

Kısa sürede bu saldırının boyutları anlaşıldı. YPG/YPJ komutanları ilk anda bunun artık herhangi bir saldırı veya hamle olmadığını anlamıştı, korkunç boyutlara varan bir teknik ve sayısal eşitsizlik vardı. DAİŞ çeteleri bu defa tüm Suriye gücü ve silahları ile saldırıya geçmişti. Artık amacın Kobanê'yi kısa sürede tümden ele geçirmek olduğu netleşmişti. Saldırı tarihin akışını değiştirecek nitelikteydi, direniş de öyle olacaktı. YPJ Komutanı Meryem Kobanê, bu anlarda şu tespiti yapıyordu: "Bu, sıradan bir savaş olmayacak, iktidarcı erkek egemen vahşetin ileri teknolojik silahları ile demokratik modernitenin manevi gücü ve iradesinin çarpışması olacaktır. Bu savaşı biz kazanacağız."

İLK SALDIRI BATI CEPHESİNDE

DAİŞ çeteleri daha önceki en kapsamlı saldırısında doğu, güney ve batı cephelerinden olmak üzere üç cepheden saldırılarını gerçekleştiriyordu. Ancak DAİŞ çeteleri bu defa güneydoğu ve güneybatı hatlarını da iki cephe şeklinde silah ve çete ile doldurarak saldırılarını beş cepheden başlattı. 

İlk saldırı 14 Eylül akşam saat 19:00 20:00 saatleri arasında Kobanê’nin batısında bulunan Tahlik ve Zerik köylerine oldu. Bu saldırının hemen ardından çeteler doğuda Huriye, Serzori, Qizeli, Korik ve Leqleqo köylerine saldırıyordu. Saat 21:00  sularında ise güney cephesinde bulunan tüm köylere çeteler aynı anda ağır silahlarla kapsamlı bir saldırı başlatılıyordu. DAİŞ çeteleri aynı gece güneydoğu ve güneybatı  hatlarında açtıkları cephelerden de Kobane’ye yoğun bir şekilde saldırıyordu. 

Artık beş cephe şeklinde gelişen saldırılara karşı koyan YPG/YPJ savaşçıları ve DAİŞ çeteleri arasında yaşanan çatışmaların yoğunluğu her geçen dakika artarak devam ediyordu. 

HESAPLAR İLK GECEDEN ALT ÜST OLDU

YPJ Komutanı Meryem Kobanê’nin savaşın ilk saatlerinde “Bu savaşı biz kazanacağız!’’ diyerek ortaya koyduğu kararlılık, ilerleyen saatlerde Kobanê’nin doğusunda bulunan Serzori köyünde, iki katlı bir ilkokul binasında 13 YPG/YPJ savaşçısı şahsında destansı bir direniş ile karşılık buluyordu. Durum net olarak ortaya çıkmıştı; saldırı devasa boyutlarda idi ve tarihte eşine ender rastlanan cinste eşitsiz koşullarda yaşanıyordu. Amaç ve planlamanın bu kadar büyük bir güç ile saldırarak Kobanê’yi bir kaç gün içerisinde tümden düşürmek olduğu görülüyordu. Zira, normal savaş dengeleri, fizik kuralları açısından bakıldığında planlama ve hesaplarda bir yanlışlık yoktu! 

Ancak daha ilk anda, fizik kanunları ve savaş kurallarını aşan insanüstü bir irade ve feda ruhu ile direnen YPG/YPJ savaşçıları hesapları alt-üst ediyordu. 

SERZORİ’DE DESTANSI FEDAİLİK

Saldırıların ilk gecesinde tüm cephelerde büyük bir direniş ile karşılaşan ve Serzori köyünde 13 YPG/YPJ savaşçısının destansı fedailiğine tanık olan DAİŞ çeteleri saldırının ikinci gününde yoğun olarak güney cephesinde saldırıya geçmişti. Bu cephede bulunan birçok tepeye ağır silahlarla saldıran çetelere, YPG/YPJ ile birlikte Burkan El Fırat güçleri de karşı koyuyordu. Saldırıların en yoğun yaşandığı güney cephesinde sergilenen direniş DAİŞ’e Serzori direnişinin tesadüf olmadığını, her alanda fedaice direnişle karşılaşacaklarını gösteriyordu. 

YPG/YPJ SAVAŞÇILARI FEDAİLEŞİYOR

Sonraki günlerde saldırılar artık her cephede eş zamanlı ve eş yoğunlukta aralıksız bir biçimde devam ediyor. YPG/YPJ savaşçıları sayısal yetersizlik ve ellerinde bulunan ferdi silah ve el yapımı bombalarla DAİŞ’in devasa silah gücüne karşı direnişi sürdürüyordu. 

Ancak kayıp verdikçe daha fazla çete gücü ve ağır silah takviyesi yapan çeteler yeniden saldırıya geçiyor. Olanaksızlıklar içerisinde fedaice direnişe rağmen çeteler üç cephede de ilerleme kaydediyor. Artık Kobanê’nin her bir köyünde, tepesinde, mevzisinde bir kahramanlık öyküsü yaşanıyordu. Kobane’de artık her geçen gün YPG/YPJ savaşçıları daha da artan ve yoğunlaşan DAİŞ saldırılarına karşı fedai eylemlere başlıyordu.  

Pazartesi: Kobanê’de fedailik zamanı: Baran, Rêwana, Êriş, Zozan…