Kolombiya Halklarının Kongresi: Kürt halkına yönelik saldırıları kınıyoruz

Kolombiya Halklarının Kongresi, Kürt Özgürlük Hareketi ile dayanışma içinde olduğunu belirterek HDP yöneticilerine yönelik saldırı, zulüm ve tutuklamaları protesto etti.

Yazılı bir açıklama yapan Kolombiya Halkların Kongresi, Kürt Özgürlük Hareketi ile dayanışma içinde olduğunu belirterek, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik AKP/Saray tarafından saldırıları kınadı.

Halkların Kongresinin, halkların özgürlük mücadeleleri ile dayanışma içerisinde olduğunu, Kürt halkının özgürleşme süreci kapsamında kendi egemenliğini uygulama hakkını tanıdığı da vurgulanan açıklamada, “Protestoların kriminalize edilmesini ve muhalif güçlere karşı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Türk hükümeti tarafından gerçekleştirilen ağır baskıcı yönelimleri katiyen reddediyoruz. 

Kürt halkına ve onun temsilcilerine karşı yapılan saldırılar, gözaltılar ve tutuklamalar Kürdistan'da 2015 Temmuz'undan bu yana devam eden devlet şiddetinin bir parçasıdır ve son 10 günde bu devlet şiddeti en yüksek noktasına ulaşmıştır.

26 Ekim 2016'da, belediye binası önünde toplanarak binayı savunmak isteyenlere yönelik tazyikli sularla ve göz yaşartıcı gazlarla hesap dahi verme gereği duymadıkları saldırılar gerçekleştirildi. Ayrıca orada bulunan kitleden birçoğu dövüldü ve gözaltına alındı. Bu saldırı sırasında, esas öfke en ön saflarda yer alarak direnen kadınlara yönelikti. 

Hakların Kongresi olarak, direnen ve özgürlük arayışında olan herhangi bir kadına tahammül göstermeyen bir sisteme karşı duran kadınların mücadelesini takdir ediyor ve tanıyoruz. Kadın bakış açısıyla ve özerk olarak tabandan örgütlenen Kürt kadınlarını mağdur ederek, kadınların temsilcilerine ve kurumlarına yönelik gerçekleştirilen bu çok boyutlu şiddeti kınıyoruz. Bu olaylar Kürt halkına karşı yürütülen soykırım politikalarının bir devamıdır ve bunları kınıyoruz” dedi.

4 Kasım 2016 günü sabaha karşı 11 HDP milletvekilinin gözaltına alındığı ve PKK ile ilişkili oldukları, ‘terör örgütü’ oldukları ve devletin birlik ve bütünlüğünü tehdit ettikleri gerekçesiyle suçlandıklarına dikkat çekilen açıklamada, aynı anda Türkiye’nin Facebook, Twitter, YouTube ve WhatsApp gibi çeşitli sosyal medya araçlarına erişimi bloke ettiği kaydedildi.

“Amaçları bu politik olayın haber yapılmasına sansür koymak ve böylece olası protestoları engellemekti. Sosyal medyaya yönelik bu sansürle Türkiye toplumsal mobilizasyon, düşünce özgürlüğü ve iletişim özgürlüğü haklarını çiğnemiştir” denilen açıklamada aynı biçimde geçtiğimiz hafta Ankara hükümetinin İstanbul merkezli muhalif gazete olan Cumhuriyet’in 11 üyesini gözaltına alınması emrini verdiği belirtildi.

5 Kasım Cumartesi günü Kürt halkının gazeteci ve editörlerinin serbest bırakılması talebi ile düzenlediği kitlesel protestoya ise Türk polisi tarafından göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanılarak sert bir biçimde bastırıldığı ifade edilen açıklamada şunlara yer verildi: “Bu olay Türkiye'nin, 21 medya kuruluşunun kapatılmasıyla sonuçlanan, eleştirel medyayı susturmaya yönelik harekatlarından birisidir. 

Kürt halkının kadınlarına karşı yürütülen bu sistematik saldırıyı kınıyoruz:

Son 15 ayda yaklaşık 100 kadın öldürülürken binlercesi gözaltına alındı ve yüzlercesi tutuklandı.

Siyasi yöneticilerin ve gazetecilerin acilen serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Gültan Kışanak (Amed Büyükşehir Belediyesi Eş-başkanı) ve Ayla Akat Ata (Kürdistan Özgür Kadın Kongresi-KJA dönem sözcüsü) 25 Ekim'de yasadışı bir şekilde gözaltına alındılar ve tutuklandılar.

Kadri Gürsel (Cumhuriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi), Murat Sabuncu, Güray Öz (Gazeteciler) ve Musa Kart (Karikatürist) 31 Ekimden bu yana diğer köşe yazarları ve editörlerle birlikte cezaevindeler. 

İdris Baluken (HDP Grup Başkanvekili, Bingöl'de) ve Leyla Birlik ve Nursel Aydoğan (milletvekilleri), diğer 7 milletvekili ile birlikte tutuklular ve 5 Kasımda gözaltına alındılar.”

Gültan Kışanak ve Ayla Akat Ata adına tüm direnen kadınlara özgürlük talep edilen açıklama “Tüm mücadele tutsaklarına özgürlük” sonlandırıldı.