‘Komplonun dibe vuruşu’

‘Komplonun dibe vuruşu’

Şehit Şilan Baki Edebiyat Akademisi Üyesi Nupelda Engin 15 Şubat Uluslararası komplonu “Sürekli kendini dokuyan bir iktidar mekiği olan komplo bir zihniyet biçimidir” olarak değerlendirdi.

15 Şubat Uluslararası Komplo’nun 16. yıldönümüne ilişkin konuşan Şehit Şilan Baki Edebiyat Akademisi Üyesi Nupelda Engin, komplo kavramını hiçbir Kürt’ün sözlüklerde yazıldığı kadarıyla tanımlayamadığını, bu toprakların bahtında komplo lanetinin, yeniden doğuşa dönüşmesinin nice efsaneleri yeşerttiğini dile getirdi. Engin, komplonun, soysuzluğun hünerleştiği yerde soy ağacının kanla, canla, zihinle, imanla yeşertmek ve toplumsal doğuş haline gelmiş toplumsal kırımın olduğunu belirtti.

‘KOMPLO, NİCE EFSANELER YEŞETTİ BU TOPRAKLARIN BAHARINDA’

Şehit Şilan Baki Edebiyat Akademisi Üyesi Engin, bazı kavramların olduğunu, üzerinde ne kadar konuşulsa da derinliğini kavramaya yetmeyeceğini, ne kadar yazılsa da tam olarak açığa çıkartmanın mümkün olmadığını söyledi. Bir şeyi kavramsallaştırmanın öz mantığının anlamlandırma arayışı olduğunu, böylelikle o kavramın içeriğinin ortaya çıktığını, kategorize edilerek göz önüne getirildiğini ifade eden Engin, devamla şunları kaydetti: “Tarihsel gözlemler temelinde analizlerle kavramın içeriği örülür. Öylesi kavramlar vardı ki, şuraya buraya çekiştiremezsin. Bu izni sana vermez. Ağırlığı bunun gelişmesine engeldir. Kürt toplumu olarak bizlerinde hem hafızalarını titreten hem de binlerce yerinde öldüren komplo böylesi bir kavramdır. Bir gecede saçları beyazlayan, 4 ayda on yıl yaşlanan insanlar bir hikaye değil, gerçek. Komplo kavramını hiçbir Kürt sözlüklerde yazıldığı kadarıyla tanımlayamaz. Nice kitaplar yazıldı, niceleri kitaplaştı bu uğurda. Komplo lanetinin, yeniden doğuşa dönüşmesi nice efsaneler yeşertti bu toprağın bahtında. Ve komploya uğrayan Önderliğimiz artık kitabı olan bir halk derecesine çıkarttı bizleri. Arapların Kuran-ı Kerimi, Yahudilerin Tevrat’ı yine İsa’nın İncilleri neyse İmralı’da yazılan her satır Kürtler için aynı içeriği üstlendi.”

‘İMRALI’DA YENİDEN DOĞUŞUN İLERLEYİŞİ, YAZILIŞI DEVAM EDİYOR’

Komplonun lanetlenmişlik olduğu kadar kutsalında açığa çıkartılışı olduğunu, kutsallığın tanrısal varlığın dillendirilişi olduğuna vurgu yapan Engin, Kürtlerin de bir toplum olarak kendi kutsallarının lanet cenderesinin içindeyken öğrendiğini, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın hazırladığı savunmalarla yeni öğrenimini tüm insanlığa sunduğunu söyledi. Engin, İmralı’da yeniden doğuşun ilerleyişi, yazılışının devam ettiğini belirtti. Engin, “Ben ahlakı, ahlaksızlardan öğrendim diyen Mevlana’yı doğrularcasına, Kürt toplumu da toplumsal kırımın içinde toplumsal inşayı öğreniyor. Bugün egemenlerin lanet okuduğu bir halk gerçekliğinden kutsallıklarına ulaşan halk gerçeğine ulaştık. Öndersiz bir halk iken, bütün halkların dahi kendine önemli bir Önderlik olarak görüp, değerlendirdiği Önderlik gerçeğini yaşıyoruz. Cennet ülkemizde baş aşağı edilen mukaddesleri cevherine dönüştürüyoruz. Durmayan bir yürüyüş olan bu akış Önderliksel yaşamın bir topluma yansıyışı oluyor. Kendine bir toplum haline getirmesi, toplumunun özgürlüğüyle kendi özgürlüğünü bir görerek yaşam sarılması oluyor” dedi.

KOMPLOYA KARŞI SESSİZ KALINMADI

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı’ya mahkum edilmesiyle sonuçların 15 Şubat Uluslararası Komplonun, Kürt halkı olduğu kadar diğer halkların ciddi bir kırımın içerdiğini değerlendiren Engin, uygarlığın oyunlarının da bu noktada, halk içinde çocukluğundan beri çok duyduğunu, Osmanlı’da oyunun çok olduğunu deyimine benzediğini, ama uygarlıkta komplo demenin hafif kalacağını çünkü aslında uygarlığın komploculuk olduğunu ifade etti. 15 Şubat komplosunun zihinsel şekillenmesi içinde uygarlığın kadına biçtiği yegane rolün toplumsal Önderliğini, toplumsal köleliğe indirgemesi olduğunu söyleyen Engin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürekli kendini dokuyan bir iktidar mekiği olan komplo bir zihniyet biçimidir. Mubah görülüp, meşru kılınmış olan bir düşünüş biçiminden dolayı görünmezliğini deşifre etmemektedir. Bundan dolayı bir halkın önderine komplo yapılırken bütün uygarlar sessiz kaldı. Manalı manalı baktı. Tek sessiz kalmayan ise toplumların ve bu toplumların kızları, oğulları oldu. Yandılar zihinlerdeki ağları süpürmek için. Yandılar lanete karşı körlüğü, sağırlığı, dilsizliği vicdana getirmek için.”

KOMPLO ÇEMBERİNDE BİR HALKIN SAVAŞÇISI

İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kendisi için ilk yaptığı tanımlarından birisinin komplo çemberinde bir halkın savaşçısı olmak olduğunu, tüm toplumsal Önderliklerin ilk kadının toplumsal öncülüğünden bertaraf edilmesinde olduğu gibi, uygarlık tarafından komploya getirilmez zorunda kalındığına değinen Engin, “Uygarlık zaten budur, komploculuktur. Bu komplo çemberi karşısında verilen savaşın bir sonucu olarak bugün varız. Varlığımız bu savaşın tüm gerçekliklerini yaşayabilme, yaşatabilme hakikatinde gizlidir. Komplonun aşamadığı, aşıldığı önder kişilik Önderliğimizin yaşam somutunda aşikar oldu” şeklinde konuştu.

‘KOMPLO, ÖNDERLİKSEL DOĞUŞUN ÖĞRENİM TAHTASIDIR’

Komplonun soysuzluğun hünerleştiği yerde soy ağacını kanınla, canınla, zihninle imanınla yeşertmek olduğunu belirten Engin şunları belirtti: “Komplo, toplumsal doğuş haline gelmiş toplumsal kırımdır. Komplo, ‘zehrin içinde irfan okumak’tır, kahrın içinde huzuru öğrenmektir. Duygaları bile nesneleşen kadından duygu yüklü kadını ışıtmayı sökebilmektir. Ninhursag’ın dağ başlarında verdiği savaşı devir aldığı gibi zaferi garantilemek gerektiğini sezinlemektir. Zifiri karanlıkta ışığın doğuşunu görebilmektir. Komplo, lanetin içinde kutsalı hece hece yazmaktır. Önderliksel doğuşun öğrenim tahtasıdır. Doğanın dilini çözüp, taşlarla bile yoldaşlık kurabilmedir. Vicdanın toprak altı edildiği devlet coğrafyasında, çıkarcılığı efil efil kusmayı bilmektir.”

3. DOĞUŞ

Komplo sürecinin Kürt Halk Önderinin ilkelerde yenilikler, derinlikler oluşturduğunu, bir ulus olarak, toplum olarak kendilerinde yenilenmesinde önemli bir evre yaşandığını, Önderliksel duruş ve çabayla yeniden doğuşlarının gerçekleştiğini ifade eden Engin, komplonun dibe vuruşunun ilk olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile başladığını, 3. Yeniden doğuşun gerçekleştiğini söyledi. Kürdistan’daki bütün yeni doğuşların özünde Önderliksel yaşamın var olduğunu, kendilerinin de içinde olduğu bir Önderlik, onların kapsayan bir Önderliğin olduğunu kaydeden Engin, komploya karşı durmanın tüm bunları daha fazla anlamayı gerektirdiğini, kendi evrenlerine, evrenlerinin doğasına, doğalarının karakterine, karakterlerinin eylemine, eylemlerinin ölçülerini bilmeyi gerektirdiğini belirtti.

‘KOMPLO, BİZLERE KENDİMİZ OLMANIN BİLGİSİNİ VERDİ’

Engin, son olarak şunları dile getirdi: “Tüm bunları anlamak aslında kendini anlamaktır. Anlamlandırmaktır. Komplo en çok da bizlere kendimiz olmayı, kendimizden yol almayı, kendimizi bilebilmenin bilgisini verdi. Hakkaniyetini öğretti. Bu seslenişe yüreğini, aklını açanlarımızın kavgasıdır, yürüyüşüdür, başarısıdır komplonun dibe vuruşu. Önderlik savunmalarında ifadeye kavuşan toplumsal yaşamın dışına çıkmak, bundan habersizlik cehaletimizi hafifletmiyor. Bilakis bizleri uygarlığın oyununa daha mahsur bırakıyor. Uyumlu hale getiriyor. Yeniden doğuşumuz uygarlığın reddi üzerine kurulmaktadır. Uygarlığın en haylaz çocuğu olan kapitalist modernitenin kesin reddi üzerine toplumsal yaşamımız örüyoruz, yorumluyoruz, ahlakileştiriyoruz.”