Kürdistan merkezlerinde adalet eylemleri devam ediyor

Amed, Yüksekova, Cizre ve Batman'da devlet tarafından yakınları katledilen veya kaybedilenler adalet eylemlerine devam etti.

Eylemlerde devletin taleplere sessiz kalarak suç işlemeye devam ettiği mesajı verilirken, 'İç Güvenlik Paketi' protesto edildi ve 8 Mart vesilesiyle de kadın mücadelesi selamlandı.

AMED

İHD ve kayıp yakınlarının “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 317’ncisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlendi. Üzerinde kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dev pankart ile “Yaşam, özgür kadınla yürüyor!” yazılı pankartın açıldığı eyleme, İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, CHP Diyarbakır İl Örgütü Kadın Kolları üyeleri, insan hakları aktivistleri ve kayıp yakınları katıldı.

AV. YALÇIN: YANLIŞ POLİTİKALAR KATLİAM GETİRDİ

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe atfedilen eylemde konuşan İHD Amed Şubesi Hukuk ve Kadın Komisyonu Üyesi Av. Gamze Yalçın, "Bu coğrafyaya barış gelecekse, annelerin emekleri ve yürekleri ile gelecek. Kadın emeği ile gelecek" dedi. Av. Yalçın, 8 Mart’ın kısa tarihçesine değinerek, kayıp yakınlarının adalet arayışının da bu mücadele içerisinde önem taşıdığına vurgu yaptı.

"Bu coğrafyaya barış gelecekse, annelerin emekleri ve yürekleri ile gelecek. Kadın emeği ile gelecek" diyen Av. Yalçın, "2014 yılında binlerce kadın IŞİD çetelerinin saldırıları sonucu katledildi, tecavüz ve tacize uğradı ve köle pazarlarından satıldı. Yaşanan bu ağır hak ihlaline dünya sessiz kaldı. 2014 yılında Türkiye’de ve bölgede ise 296 kadın katledildi. Yaşanan katliamların nedeni, hukuk sistemi ve sosyal politikalardaki yanlış tutum ve politikalardır” diye konuştu.

Av. Yalçın, Dünya Kadın Yürüyüşünün bu yıl Nusaybin’de yapılmasının anlamlı olduğuna dikkat çekti.

'ŞEHİTLERİMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'

Kayıp yakını Hayriye Doğan ise devleti kastederek, “Eğer onlarda vicdan olsaydı, hak ve hukuk adına kayıplarımızın bulunması için bir çaba gösterirlerdi. Kadın olarak haklarımızı alacağız" dedi.

Kayıp yakınlarından Nevriye Kaçar da, devletin adalet taleplerine sessiz kalmasına tepki gösterdi. Kaçar, “Şehitlerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kemiklerine ulaşana kadar onların izini süreceğiz. Bedenimizde ruh taşıdıkça, onlara ulaşmak için mücadele edeceğiz” diye konuştu.

YÜKSEKOVA

İHD üyeleri ve kayıp yakınları, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde Sanat Sokağı'nda 49'uncu haftada bir araya geldi. Siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişinin katıldığı etkinlikte, devlet tarafından kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.

İHD Yüksekova Temsilcisi Muhyettin Ünal, cezaevlerindeki hak ihlallerinin derhal sona ermesini istedi.

Bu haftaki eylemde 1995 yılında ilçede polis tarafından katledilen Nurettin Atasoy'un hikayesi anlatıldı.

BABASININ HİKAYESİNİ ANLATTI

Nurettin Atasoy'un oğlu Şahabettin Atasoy, ticaretle geçimini sağlayan babasının aldığı bir aracın parasını vermek üzere Batman'a giderken Dilektaşı (Manis) köyü yolu üzerinde polisler tarafından durdurulduğunu söyleyerek, şunları anlattı:

"Görgü tanıklarının bize verdiği bilgiye göre, arabada arama yapıldı. O sırada babam arabayı durduran kişilerin yanında 1995 yılında öldürülen Abdullah Canan'ı görür. Abdullah Canan'a 'Hayırdır sen niye burada bekliyorsun. Yoksa seni de mi aldılar' diye sormuş. Abdullah Canan babama bakmış ve kafasını sallayarak hiç bir şey dememiş. Polisler babamı uçurumun kenarına götürerek kafasına bir el ateş edip öldürdü. Cansız bedenini uçurumdan attılar. Ondan sonra Manis köylüleri babamın cansız bedeninin dere kenarında olduğunu haber verdiler. Annem ve köylüler olay yerine giderek orada bulunan cenazenin babama ait olduğunu tespit ettiler. Bunun üzerine Yüksekova İlçe Jandarma Karakolu tarafından cenaze alınarak hastanede yapılan otopsiden sonra bize teslim edildi. Biz o zaman Yüksekova Cumhuriyet savcısının yanına giderek suç duyurusunda bulunduk. Üzerinden yıllar geçti, ancak hiç bir olumlu cevap alamadık. Ve dosyada takipsizlik kararı verilerek düşürüldü. Biz ailesi olarak haklı davamızın arkasındayız. Ey katiller, siz babamdan ne istediniz! Bizi yetim bıraktınız. Ama kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Sizi adalet karşısına getirinceye kadar peşinizi bırakmayacağız."

CİZRE

Şırnak'ın Cizre ilçesinde Sanat Sokağı'nda 324'üncü haftasını dolduran Dayikên Şemîye (Cumartesi Anneleri) eylemine DBP, HDP ve MEYA-DER Cizre yöneticileri ile KESK bileşenlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle eyleme katılan KESK Kadın Meclisi üyeleri, annelere karanfiller dağıttı.

Eylemde bu hafta 1992 yılında Batman'da polisler tarafından evinden alınarak katledilen ve cesedi hastane bahçesine bırakılan 72 yaşındaki Mehmet Yılmaz'ın hesabı soruldu.

'BABAMI ÖLDÜRENLERİ BİLİYORUZ'

Mehmet Yılmaz'ın oğlu Mehmet Ali Yılmaz, babasının hikayesini şöyle anlattı:

"Babam 72 yaşında evinde oturan yaşlı bir adamdı. Polisler evimizi basarak babamı Batman Emniyet Müdürlüğü'ne götürdü. 3 gün emniyette tutulduktan sonra rahatsızlandığını için emniyete gelmemiz istendi. Bizler emniyete gittiğimizde babamın Diyarbakır'a hastaneye kaldırıldığını öğrendik. Diyarbakır'a hastaneye gittiğimizde ise hastanenin bahçesine öldürülmüş halde babamın cesedinin bırakıldığının öğrendik. Polislerin, 'yolda ölü olarak bulduk' dedikleri doktorlara, bu yönde ölüm raporu hazırlanması için baskı uyguladıklarını da öğrendik. Hastanede çalışan doktorlar, polisler tarafından ölümle tehdit edilmişti. Doktorlar gözyaşları içerisinde ölüm raporunun bu şekilde yazılması için polislerden tehditler aldıklarını bize anlattı. Babamın kimler tarafından öldürüldüğünü biliyoruz."

BATMAN

İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları 316'ncısı haftada Atatürk Parkı'nda buluştu. Barış Anneleri, KURDİ-DER, MEYA-DER temsilcilerinin katıldığı eylemde konuşan İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağadır, devletin sessizliği ile kayıpların faillerini koruduğunu belirtti.

İHD üyesi Mesut Aydın ise kayıp yakınlarının 1995 yılından bu yana mücadele yürüttüğünü hatırlatarak faillerin yargılanmasını istedi. Aydın, 'İç Güvenlik Paketi'nin Meclis'ten geçmesi halinde 1990'lı yıllarda yaşananların tekrarlanacağını ifade etti.