‘Kürt halkının örgütlü yapıları kendi toprağını savunuyor’

‘Kürt halkının örgütlü yapıları kendi toprağını savunuyor’

Rojava Halkıyla Dayanışma Platformu yaptığı açıklamada Suriye’de Baas rejimi ile silahlı muhalefet arasındaki savaşta taraf olmayan Rojava halkının ve buradaki siyasi aktörlerin, hem rejim, hem de silahlı muhalefet tarafından saldırıya uğradığını belirtti. Türkiye devletinin işgal altında tuttuğu Kürdistan’ın büyük parçası nedeniyle Kürtlerin ve Kürdistan halkının herhangi bir parçadaki kazanımını kendi aleyhine bir gelişme olarak gördüğünü de belirten Rojava Halkıyla Dayanışma Platformu ”Aynı telaşı yıllarca ‘Güney Kürdistan Federal Yönetimi’ için de gösterildiğini gördük. Türkiye’nin telaşı siyasi sınırları içerisindeki Kuzey Kürdistan halkının adil olmayan bir şekilde ve temel insani, siyasi haklardan yoksun yaşamasından kaynaklanmaktadır” dedi.

DTK, BDP, KADEP, DDKD, Dicle Fırat Diyalog Grubu, Kürdistan İslami (AZAFİ) İnisiyatifi temsilcilerinden oluşan Rojava Halkıyla Dayanışma Platformu,  Rojava'da son günlerde yaşanan gelişmelere ilişkin Sümerpark Ortak Yaşam Alanı'nda bulunan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenledi.  Platform adına açıklama yapan Azadi İnsiyatifi kurucu üyesi Sıdkı Zilan yaptı.

Suriye’de Baas rejimi ile silahlı muhalefet arasındaki savaşta taraf olmayan Rojava halkı ve buradaki siyasi aktörlerin, hem rejim hem de silahlı muhalefet tarafından saldırıya uğradığına dikkat çeken Zilan “Serêkaniyê örneğinde görüldüğü gibi, yabancı ve çoğu El Kaide’ye bağlı savaşçı unsurlar meskûn mahallere saldırmakta, halkın can, mal emniyetini ihlal etmektedirler. Rojava halkının örgütlü yapıları, başta da Desteya Bilind’ın (Kürt Yüksek Konseyi) kararı ile kendi toprağını, şehir ve kasabalarını savunmaktadır.

Rojava’daki bu durumu, ‘Kürdistan devleti kuruluyor’, PKK ve PYD üzerinden Türkiye kamuoyunu tahrik etmek suretiyle saptırmaya çalışan Türkiye devleti yetkilileri ve Türkiye medyası büyük bir yanlışın içindedir.

Kürdistan halkının rızası hilafına dört parçaya ayrılmış Kürdistan’ın varlığı, meşruluğu, Kürdistan halkının kendi toprakları üzerinde iktidar hakkı bizim açımızdan tartışma konusu olmamakla beraber; mevcut propagandanın bir esasa dayanmadığı, Rojava’daki siyasi aktörlerin Suriye’nin bütünlüğü içerisinde, Özerk Bir Kürdistan hedefledikleri dünya kamuoyu ve ilgili taraflara defalarca izah edilmiştir” dedi.

Türkiye devletinin, işgal altında tuttuğu Kürdistan’ın büyük parçası nedeniyle, Kürtlerin ve Kürdistan halkının herhangi bir parçadaki kazanımını, kendi aleyhine bir gelişme olarak gördüğü de vurgulanan açıklamaya Zilan şöyle devam etti: “Aynı telaşı yıllarca ‘Güney Kürdistan Federal Yönetimi’ için de gösterildiğini gördük. Türkiye’nin telaşı siyasi sınırları içerisindeki Kuzey Kürdistan halkının adil olmayan bir şekilde ve temel insani, siyasi haklardan yoksun yaşamasından kaynaklanmaktadır.

Suriye’deki Sünni, Alevi-Nusayri, Süryani, Ermeni, Arap, Türkmen, Kürt vs. hepsinin barış içerisinde yaşayacağı ve kâmil manada haklarına kavuştuğu bir siyasi çözüm gereklidir. Rojava’da Kürtlerin yanı sıra diğer etnik, mezhebi, dini aidiyetlerin haklarının korunmasını destekliyoruz. Bugüne kadar, Kürtlerden kaynaklı buna aykırı bir fiiliyatın geliştiğini iddia etmek de zordur.

Türkiye’nin Suriye’ye dış askeri müdahale talebi ve savaş çağrısı mahkûm edilmelidir. Daha önce Afganistan ve Irak’ta örneklerini gördüğümüz dış müdahalelerin çözüm getirmediği, tersine çözümsüzlüğe hizmet ettiğini, Ortadoğu halkları arasında dini, mezhebi, etnik vs ihtilafları körüklediğini söyleyebiliriz.

Baas rejiminin alternatifi, mevcut haliyle bile tüm insani ve İslami değerlerin ayaklar altına alındığı savaş değildir. Karşılıklı müzakere, diyalog ve çözüm süreciyle sorunlar halledilebilir. Rojava halkı ne Baas rejimini ne de İslam dinini kendilerine kalkan yapan uluslar arası terör şebekelerinin yanında yer almıyor. Türkiye’nin bu terör şebekelerine yol verdiği, silah ve para ile desteklediği, lojistik sağladığı sır değildir. Türkiye’nin bu tutumunu terk etmesini talep ediyoruz.”

Kürdistan ve Rojava halkı ile siyasi temsilcilerinin, Türk halkının düşmanı olmadığı da vurgulanan açıklamada, “Hükümet ve devletin kışkırtması Türkiye’deki iç barışa da zarar verecektir. Bu tutum başlamış olan çözüm sürecinin ruhuna da aykırıdır.

Türkiye ve diğer aktörleri Rojava halkının meşru temsilcileri ve başta da Desteya Bilind ile diyalog ve işbirliğine çağırıyoruz” dendi.