Kürt yazarlar: Komploya karşı rolümüzü oynayamadık!
Kürt yazarlar: Komploya karşı rolümüzü oynayamadık!
Kürt yazarlar: Komploya karşı rolümüzü oynayamadık!
Kürt yazarlar, Öcalan şahsında Kürtlere yönelik uygulanan Uluslararası Komplo'ya karşı rollerini oynayamadıklarını belirterek, özeleştiri verdi. Öcalan'ın esaret altında kalmasının artık kabul edilmemesini isteyen yazarlar, bundan sonra sorumluluklarını yerine getireceklerini ifade etti.
Yazarlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında Özgürlük Hareketi ve Kürtlere uygulanmak istenen Uluslararası 15 Şubat Komplosu'na ilişkin ANF'ye değerlendirme yaptı...
ZAL: HEPİMİZİN GÜNAHI VAR
J&J Yayınları Sahibi, Gazeteci-Yazar Azad Zal: 15 Şubat Komplosu Kürt halkının direniş gücünü ortaya çıkarttı, bunu da herkes kabul etti. Komplo yapıldığında dünyanın dört bir yanında yaşayan Kürtlerin tamamının onuru incindi ve tamamı büyük bir direnç gösterdi. Kürt halkının Önderi olarak gösterilen sahiplenme Kürtlerin düşmanının gözünü korkuttu. Ama bu kadar büyük bir halk potansiyeline rağmen neden Önderliğimizi esaret altından çıkartmıyoruz? Dünyanın dört bir yanında Kürt dostu olan, Mısır’dan Afrika’ya kadar aydın ve yazarlar Komployu lanetliyor ama Kürt aydınları nerede? Biz kendine aydın ve yazar, diyenler neredeyiz? Neden Önderliğimizin esaret koşullarını kabul ediyoruz? Ya da Kürt aydınlarının yaptığı açıklamalar neden etki yaratmıyor?
Önderliğimizin esaret durumunun sürmesinde hepimizin günahı var. Legal siyasetimizin de günahı var. Şervanlarımız 15 Şubat Komplosu'na karşı verdiği mücadele başta olmak üzere halkların yaşam garantisi olduğunu ispatladılar o konuda sorun yok ama Önderliğimizin esaretinin kabul edilmemesi, halka ve dünyaya iletilmesi noktasında görevli olanlar tıkanıyor. Neden bir Kürt aydını ‘biz Önderliğimizi görmek istiyoruz’ diyemiyor? Önderliğimiz de büyük bir yazardır. Yazarların böyle bir hakkı var ama neden bir talep yoktur? Ben de bu alanda olduğum için söylüyorum, yazarlarımız korkaktır! Korkaklar maaşını devletten alıyorlar ama romanlarında PKK’nin verdiği mücadeleyi yazıyorlar. Maddi anlamda devletten beslenirsen, manevi anlamda da PKK’den beslenme, eleştirme olanakların kalmıyor. Kürt yazarlarının çoğu memur; onun için ‘Bir halkın Önderi zindandadır, bir an önce özgürleşmelidir’ diyemiyor.
'AYDIN VE YAZARLAR KORKU DUVARLARINI YIKMALI'
Kobanê direnişi için Kürt kurum ve kuruluşlar aylarca sınır boyunda nöbet tuttular ama Kürt aydın ve yazarlar neden orada yoktu? Neden direnen bir halk ile omuz omuza olamadılar? Neden kurşunlara siper olamadılar?
Aydın ve yazarlarımız artık korku duvarlarını yıkmalıdır. Çünkü boynunda egemenlerin bağı var. O bağı yırtmalıdır. Kürt Halk Önderinin esaret altında kalmasına tahammül etmemelidir. Aydın ve yazarlar bir an önce bir komite oluşturmalı ve baş müzakereci Öcalan’ın başlattığı çözüm sürecine dahil olmalıdır. Bununla birlikte Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğü için lobi çalışmaları yürütmelidir, aksi takdirde biz bu halkın aydını olabilecek düzeye erişemeyiz.
YILMAZ: SAYIN ÖCALAN 'BARIŞ İSTASYONU'DUR
Yazar Mehmet Yılmaz: 15 Şubat Komplosu'nu Kürt ve dünya aydınları için bir travma olarak görüyoruz. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın farklılığı var her şeyden önce. O da bir filozof yazardır. Yazdığı eserlerde felsefe, edebiyat ve toplumların politik sorunlarını çok derin ele alan bir filozof olarak görüyoruz. Ayrıca bir halkın önder kabul ettiği bir misyona sahiptir. Bugün dünyanın çarkı vicdan ve ahlaktan yoksundur. Bugün esaret altında yüzyıllık bir sorunu çözebilmek için varını yoğunu ortaya koyan Sayın Öcalan’ın içinde bulunduğu durumu kanıksamamız vicdanımızı sızlatıyor. Bu kadar öngörülü bir önderin uluslararası komplo ile İmralı Adası'nda 16 yıldır tutulmasını bundan sonra kabul etmemiz ahlak ve vicdan sorununu beraberinde getirecektir. Sayın Öcalan 'barış istasyonu'dur, Türk devletinin yetkilileri de bunu itiraf ediyor. Biz Kürt aydın ve yazarlar olarak savaş, ölüm ve kaostan taraf değiliz fakat bir halkın önderinin de esaret altında bunca yıl tutulması ayıptır. Böyle barışçı bir önderin zindanda tutulmasına karşı biz aydın ve yazarlar üzerine düşen tüm sorumlulukları artık yerine getirmelidir. Bu utançla bu vicdansızlıkla yaşamamamız gerekiyor.
KANAT: KANIKSARSAK TARİH BİZDEN HESAP SORAR
Siyasetçi-Yazar Abdullah Kanat: Kürt Halk Önderi’nin içinde bulunduğu esaret başlı başına bir vahşettir. Bir gün dahi bu esaret kabullenilmemelidir. Bir hücrede yalnız başına 16 yıl geçirilmesi büyük bir vahşettir. 16 yıllık esaret dışında esir alınması bile başlı başına korkunç bir olaydır. Uluslararası Komployu gerçekleştirerek Kürt halkının liderini esaret altına alanlar Kürt halkının hangi zafiyetinden yararlandı? Burada bizim eksikliğimiz ve yetersizliklerimiz nelerdir? Bunu iyi analiz etmemiz gerekiyor. Aydınların üzerine düşen sorumluluk şimdiye kadar yeterince yerine getirilmedi. Artık bu sorumluluk bilinciyle halka öncülük edilmesi gerekiyor. Aydınların yapacağı görevler bellidir; ressamın, roman yazarının, şairin, sanatçının üzerine düşen sorumluluklar belli ve bu sorumlulukları artık yerine getirmeliyiz. Bugün Sayın Öcalan’ın durumunu kim kanıksarsa kanıksasın ama aydın-yazarların kanıksaması asla kabul edilemez. Aksi takdirde tarih bizden hesap soracaktır.
ARSLAN: ÖZELEŞTİRİ VERMELİYİZ
Yazar Remziye Arslan: Sayın Öcalan halk önderliğinin yanında yazar bir misyona sahiptir. Yaşamının büyük bir bölümünde halkları aydınlatan yazar kimliğine de sahip olmuştur. Ancak Sayın Öcalan’ın içinde bulunduğu esaret koşullarını dünya kamuoyuna taşımak için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirdik mi? Maalesef hayır. 16 yıllık esaret koşullarına ilişkin bir özeleştiri verip, bundan sonra yazarlardan başlayarak Kürdistan aydınları Sayın Öcalan’ın esaretini dünya kamuoyuna taşımak zorundadır. Bunun için gerekli mekanizmaları bir an önce oluşturmamız gerekiyor. Bunu da boynumuzun borcu olarak bir özeleştiri kabul ediyorum. Artık İmralı sistemini ortadan kaldırılmanın zamanı gelmiştir.