Kürtler ve dostları 3 Eylül’de Köln’de

Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi (NAV-DEM), 3 Eylül'de Köln'de düzenlenecek 24. Uluslararası Kürt Kültür Festivali’ne ilişkin açıklamada bulundu.

24. Uluslararası Kürt Kültür Festivali’ne ilişkin birkaç gündür basına yansıyan tartışmalar netlik kazandı. NAV-DEM ve bileşeni olduğu demokratik platformlar adına ortak yapılan basın toplantısında, 3 Eylül günü Köln kentinde planlanan büyük etkinliğin, Deutzer Werft meydanında yapılacağı duyruldu.

Alman polisi ve Anayasası Koruma Örgütü’nün ‘güvenlik’ gerekçesiyle engelleme girişimlerine konu olan etkinlik ile ilgili bugün Köln’de, bir basın toplantısı düzenlendi.  Görsel ve yazılı Alman basın kurumlarının yanı sıra, Kürt basınının da yoğun ilgi gösterdiği basın toplantısında ilk açıklamayı, Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi (NAV-DEM) adına Ayten Kaplan yaptı. 

'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HER KOŞUL ALTINDA KORUNMALI'

Açıklamada,  3 Eylül 2016 tarihinde yapılması planlanan  24. Uluslararası Kürt Kültür Festivali’nin, Köln Rhein Energie Stadyumu’nda yapılmasının, festivale yaklaşık 2 hafta kala polis yetkilileri ve Anayasayı Koruma Dairesi'nin 'güvenlik' gerekçeli tavsiye kararı sonrası, yer sahibinin geri çekilmesiyle, de facto olarak engellendiği belirtildi. Polisin bu girişiminin, öne sürüldüğü gibi 'güvenlik'ten ziyade siyasi bir karara dayandığının vurgulandığı açıklamada, ne olursa olsun polisin, güvenlik ile birlikte demokratik düzenin vazgeçilmezi olan toplanma ve ifade özgürlüğünü her koşul altında korunması gibi temel bir  görevi olduğu hatırlatılarak, şöyle devam edildi:

“Bizzat Türk Elçiliğinin basına yansıyan yasaklama talebi, ırkçı-radikal İslamcı saldırgan kesimlerin sosyal medya yoluyla yaptıkları çağrılar ve her fırsatta Kürtlere yönelik nefret söyleminin dışa vurulduğu bir ortamda, demokratik  bir yönetimin alması gereken tutum yasaklamak değil; barış, demokrasi ve hoşgörü için gerçekleşecek bir festivali her türlü saldırıya karşı korumak olmalıydı."

'TÜRK DEVLETİNİN SALDIRGAN POLİTİKASI...'

Türk devletinin, karşıtlaştıran saldırgan dış politikası ve diktatörlüğe evrilen iç siyasetiyle müttefikleri için bile taşınması zor bir partner konumuna geldiğinin vurgulandığı açıklamada, şunlar da ifade edildi:

"Böhneman üzerine kurulan baskı, Ermeni Soykırımı tasarısına verilen tepki ve her gün basına yansıyan yeni bir olayla Türkiye'nin mevcut durumuna Almanya da tanıklık etmektedir. Alman hükümetinin buna karşı tutumu ise sürekli taviz verme ve tüm şantajlara boyun eğme şeklindedir. Özellikle de  Kürtlerin yasal, meşru, demokratik temel hak ve özgürlükleri bu tavizlerin temel konusu olmaktadır. Son engelleme girişimini de, bu siyasetin bir parçası olarak değerlendirmekteyiz. Yine polisin, festivali ve kurumumuzu PKK ile ilişkilendirmesi ve yasağa atıfta bulunması, asıl nedenin güvenlik olmadığını bir daha göstermektedir. Çünkü yasak kararının alındığı 1993'ten beri Kürt  toplumu ve kurumları bu kararı meşru görmedikleri gibi bu yasağın kaldırılmasını her fırsatta dile getirdiler. Bugüne kadar yapılan 23 festivalde de bu talep Kürt sorununun çözümüne katkı sunacağı için dile getirilmiş, demokratik bir talep olarak elbette ki dile getirilmeye de devam edilecektir.  24. festivalimizin bu gerekçeyle engellenmek istenmesini meşru ve hukuki görmüyoruz.

Ayrıca söz konusu yasak sürdüğü sürece, Türk devletinin  anti-Kürt politikalarını Almanya'ya dayatacağının belirtildiği açıklamada, "Almanya'nın ilgili kurumları ve yetkililerinden; salt sonuçlarıyla değil sorunun kaynağı olan Kürt sorunuyla uğraşması ve çözüme katkı sunmasını bekliyoruz" diye belirtildi.

NAV-DEM, Türkiye ve Suriye’de Erdoğan ve Esad rejimiyle DAİŞ ve El Nusra gibi terör örgütlerinin Kürtlere saldırılarını yoğunlaştırıldığı bir dönemde, burada da yasal demokratik bir etkinliklerinin yasaklanmasının, kimlere ve neye hizmet ettiği, her geçen gün artan olumsuz sonuçlarıyla ortada olduğuna dikkati çekti.

KATILIM ÇAĞRISI

Açıklamanın devamında şu ifadelere de yer verildi:

“Bizimle ilk andan itibaren destek ve dayanışma içinde olan dost kurum ve kuruluşlarla birlikte, siyasi, hukuksal ve yasal arayış ve girişimlerde bulunduk. Çeşitli diyalog, görüşme ve girişimler ardından hem bu engelleyici girişimleri protesto etmek hem de başta DAIŞ ve AKP diktatörlüğü olmak üzere her türlü faşizme karşı, halkların barış, özgürlük, demokrasi ve kardeşlik taleplerini haykırmak için Stadyum yerine, 3 Eylül günü Köln'de açık alanda büyük bir etkinlik kararına ulaştık. HDK-A, ABDEM, Demokratik Güçbirliği, Haziran Hareketi ve Interventionistische Linke ile (IL) birlikte yapacağımız etkinlik, Deutzer Werft Meydanı'nda gerçekleşecektir.

Avrupa'daki Kürdistanlılar ve tüm halklardan dostlarımız olmak üzere, duyarlı, demokrat, özgürlükçü, barışsever herkesi bu etkinliğimizde bizimle olmaya çağırıyor, engelleyici girişimlere karşı demokratik tepkisini gösteren, bizimle dayanışan herkese ve her kuruma çok teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz."

Ardından da NAV-DEM’le birlikte organizasyon komitesinde yer alan platformlar adına Interventionistische Linke'dem (IL) Reiner Schmidt ile HDK-A ve ABDEM adına Mehmet Cengiz söz aldı.

Toplantıda, KCK'nin çözüm çağrısı da desteklendi.

Konuşmalarda, "Özgürlükten ve demokrasiden yana olan yerli ve göçmen tüm demokratik güçleri 3 Eylül’de Köln’de 'Ne Askeri Darbe, Ne Sivil Diktatörlük! Yasasın Halkların Özgürlük ve Demokrasi Mücadelesi!' şiarıyla yapacağımız etkinlikte buluşmaya çağırıyoruz” diye kaydedildi.

Konuşmacılar ayrıca HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve PYD Eş Başkanı Asya Abdullah'ın konuşmacı olarak katılacağı etkinliğin, kültürel ve sanatsal programının da içerik olarak daha da zenginleştirileceği bilgisini verdi.