Kuzeyi güneyle buluşturan şairin öyküsü!
Kuzeyi güneyle buluşturan şairin öyküsü!
Kuzeyi güneyle buluşturan şairin öyküsü!
"5 Mart 1991'de Süleymaniye'nin Ranya ilçesinde büyük bir yürüyüş oldu. Akşam saatlerinde yürüyüşten sonra halk kent yönetimine el koydu, Saddam ordusu ilk kez bir Kürt kentinden çekiliyordu. 7 Mart'ta da Süleymaniye, 11 Mart'ta da Hewlêr kurtarıldı. Daha pêşmergeler dağlardaydı. Rojava'nın benzer günlerini Güney Kürdistan yaşıyordu. 21 Mart Newroz gününe kadar Kerkük'ün de içinde olduğu bütün Kürdistan, halkın eline geçti.
O günlerde PKK'nin kadroları da şehirlere inmeye başladı. PKK'yi ve yürüttüğü mücadeleyi duymuştum, ama ayrıntılı bilgiye sahip değildim. Hewlêr'deydim ve bir gün PKK'nin şehir çalışmalarını yürüten Azad kod isimli Naif Haco ile karşılaştım. Naif, Ciwan Haco'nun ağabeysiydi ve bana saatlerce PKK'yi anlattı. Ona 'Soranice kitaplarınız var mı?' diye sordum, 'Hayır sadece Kurmancî var' dedi. Bana daha sonra bir Arapça kitap getirdi. Mazlum Doğan'ın 'Berxwedan jiyan e' (Direnmek yaşamaktır) kitabıydı, o kitaptan çok etkilendim."
1994 yılında bir grup arkadaşıyla kimyasal silahlarla katledilen PKK gerillası Naif Haco'nun uzattığı Mazlum Doğan'ın Arapçaya çevirisi kitabıyla şair Mehmet Emin Pencewini sadece PKK'yi ve kuzey Kürdistan hareketini tanımayacak, aynı zamanda hayatı da değişecekti. Bekaya vadisine gidip PKK lideri Öcalan'ı ziyaret eden ilk güneyli aydınların heyetinde yer alacak, Kurmanci'yi öğrenmekle yetinmeyecek, aynı zamanda hayatının geri kalan kısmında Kürdistan'ın iki parçası; kuzey ve güney arasında da bir köprü olmaya çalışacaktı.
'ÖZGÜRLÜK AĞACI' ŞİİRİYLE GEÇEN YILLAR...
Pêncewinî, 1944 yılında Süleymaniye'ye 100 km uzaklıkta, İran sınırına 10 km yakın Pêncewin ilçesinde dünyaya geldi. Lisede edebiyatın yanında sosyalist düşüncelere ilgi duydu. O yıllarda Süleymaniye ve çevresi, Hewlêr'den Mahabad'a uzanan Soranîce hattında Kürt şiiri okulu gibiydi. Sokaklarda, evlerde, kahvalerde Goran, Faik Bêkes, Hejar okunuyor, yeni kuşak Kürtçe şiirin büyüsüyle coşarken yurt ve Kürdistan sevgisini yutması elden bile değildi. Pencewînî, okul yıllarında en çok Faik Bêkes'in (ünlü şair Şerko Bêkes'in babası) "Dara Azadiyê" (Özgürlük ağacı) şirini sevmişti:
"Okulun bütün şiir günlerinde bu şiiri okuyordum. Hala bütün kıtalar ezberimde, Bêkes 'Özgürlük ağacı kanla sulanmazsa büyümez' diyordu. Artık öyle olmuştu ki arkadaşlarım beni 'Dara azadiyê' diye çağırıyordu. Çevrem beni şiir sevgimle tanıyordu. Bir gün Süleymaniye'de büyük bir Kürt yürüyüşü oldu. Arkadaşlar yürüyüş için pankarta yazılacak sözü düşünürken bana 'sen şairsin sen bir şey bul' dediler. O gün Süleymaniyeliler pankarta yazdığım "Millet azad û cesûr e, li benda destûr e' (Halk özgür ve cesurdur, anayasa bekliyor) sözünün arkasında yürüdü."
Zira 14 Temmuz 1958'de başa gelen general Abdülkerim Kasım yönetimi, Kürtlere verdiği özerlik sözlerini yerine getirmiyor, 'Kürtlere anayasa güvence vereceğiz' vaadi unutulup gitmişti. Ama güney Kürdistan halkı, o genç şairin o pankarta yazdığı gibi neredeyse yarım yüzyıl sürecek cesur ve özgür bir yürüyüş başlattı. Barzani önderliğindeki hareket, 11 Eylül 1961 günü Kürt direnişinin kıvılcımını yakarken, genç Pêncewinî de Irak Komünist Parti'sinin içine girmiş, aktif bir üyesi olmuştur.
Ancak Kürt direnişine Irak'ın yanıtı serttir, 1962 yılına girildiğinde Kürdistan modern uçaklarla bombalanıyor, savaş almış başını gitmiştir. Kürdistan'dan bir grup sivil toplum temsilcisi savaşın son bulması için Kasım yönetimiyle görüşmek için Bağdat'a gider. Heyetin en küçük üyesi 18 yaşındaki Pêncewinî'dir:
"Arandığım için Cemal adlı birisine düzenlenmiş bir kimlikle Bağdat'ta gittim. Zaten daha sonra siyasi faaliyetlerimde Cemal ismiyle tanındım, örneğin Halepçe'de birçok kişi beni hala bu adla biliyor. Kasım ve yardımcısına "Kürdistan'a barış, savaş bitsin" talebimizi ilettik. O günlerde ABD-Küba savaşı gündemdeydi. Iraklılarla görüşmeden sonra Küba savaşına karşı Kürdistan'da topladığımız binlerce imzayı ABD büyükelçiliğine vermek istedik. Heyetin en genci ben olduğum için çuval dolusu imzaları ben taşıdım. Büyükelçi 'Bütün bu imzaları bir kibritle yakabilirim, Küba'yı bırakın, Kürdistan'a bakın, ülkeniz bombalanıyor' dedi. Yol boyunca bu sözü düşündüm."
Kürdistan'da savaş kızışırken Pêncewinî Komünist Parti'nin saflarındadır, merkez üyeliğine kadar yükselir. Partisi de silahlı mücadele kararı almıştır, fakat silah alacak paraları yoktur. Banka soymaya karar verirler. İlk deneme Bağdat'ta yapılır, ekibin içinde Pêncewinî de vardır. Soygun başarılı olunca ikinci denemenin hedefi Sülaymane'deki bir banka şubesidir. Pêncewinî ve 5 arkadaşı burada el koydukları, bugünkü piyasa değeriyle bir milyon Euro tutan 14 bin Dinarla silah ve malzeme alırlar.
Mart 1970 anlaşmasıyla pêşmergeler dağlardan şehirlere ve Bağdat'a inince, Kürt sivil siyasi mücadelesi başlar. Ancak Kürt hareketi Bağdat'ta hayal kırıklığına uğrayacak ve 1974'te yeniden dağlara çekilecektir. Aynı yıllarda Irak devleti, Sovyetlerle yaptığı anlaşma gereği Komünist Parti'nin önünü açmıştır. Pencewînî, Bağdat'ta gazetecilik hayatına başlarken, bir ara memleketi Pencewin'de kaymakam olur, daha sonra ise Irak parlamentosuna seçilir. 1982 yılıdır, Pencewinî Süleymaniye'de 32 bin oy almasına rağmen, oyları pêşmerge baskısıyla topladığı iddia edilir, hakkında sonu gelmeyen soruşturmalar yürütülür.
"ZAĞROSLARA GELMİŞSEN BEKAA'YA DA GİDEBİLİRSİN"
1980'lerin ortasında soruşturmalardan kına gelen Pencewinî, Hewlêr'de yaşamaya karar verir. Cebinde Bağdat'ta bastığı 'Dağlar patika yollardır' ve 'Halk hemoglobindir' şiir kitapları vardır. Savaşın ve ölümün sindiği Hewlêr'de şiire tutunur:
"Barzani aşiretinden 9 bin sivili Enfal operasyonunda katletmişlerdi. Bunların çocukları Hewlêr'de dilencilik yapıyordu, ölüm o kadar kol geziyordu ki insanlar onlara yardım etmeye bile korkuyordu. Topladığımız yardımları kent dışına götürüp, bir yere bırakıyor, onlar da gelip oradan alıyordu. Çocuklar dilenirken 'Bawê min nîne' (Babam yok) diyordu, bu söz bir şifre gibiydi, böylelikle Enfal mağduru olduklarını anlıyorduk. O günlerde ben de 'Bawê min nîne' adıyla bir şiir yazdım. 2002'de Nêçirvan Barzani ile görüştüğümde bana 'Dağlarda pêşmergeyken senin o şirini gözyaşları içinde okuduk' dedi."
Güney Kürdistan'daki serhildan dalgası 'raperîn' günlerinde PKK ile tanışan Pencewinî, 1991'in sonbaharında Zağroslar'da birinci konferansı gerçekleşen Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK)'ın kuruluşunda yer aldı. Pencewinî, PKK gerillalarını ilk kez görürken, gerillalar ona "Zağraslora gelmişsen Bekaa'ya da gidebilirsin" der. Pencewinî, kışın bir grup güneyli aydınla birlikte Bekaa'ya gider: "Öcalan'ın yakın ilgisiyle karşılaştık. 700 kişilik kamptaki disiplin dikkat çekti. Özellikle de gerilla adaylarının yemin törenleri beni çok etkiledi. O tablo benim için çok yeniydi, sadece Kürt hareketleri içinde değil, bütün Ortadoğu'da yeniydi."
Hewlêr'e dönünce Kuzey Kürdistan devrimini ve Öcalan'ı anlatırken, bir yandan da "1992 savaşının" patlak vermesi an meselesidir. Pencewinî gerilla ve pêşmerge kampları arasında mekik dokurken, çatışmalar çıkar. Üstelik PKK'ye yakınlığı bazı çevrelerce hoş görülmez, Hewlêr'deki evi de bir gece silahlı saldırı uğrar. 1993 Nisan'ın Şam'da tekrar Öcalan'ı ziyaret eden Penciwinî, aynı yıl da Almanya'ya geldi. Kürt aydın hareketine öncülük eden isimlerden biri oldu, Kürt Enstitüsü ve Kürdistan Ulusal Kongresi'nin kuruluşunda yer aldı:
"O yıllarda Avrupa'da önemli Kürtlerin özgürlük davasını tanıtmaya çalıştık. Ben ve Şerif Vanlı, birçok başkenti gezdik, hatta dönemin BM sekreteri Boutros Boutros-Ghali'den randevu aldık ve New York'a gittik. Fakat Ghali görüşmeye bir saat kala randevuyu iptal etti. Vatikan'da Papa II. Jan Poul ile de görüştük, papa bize Kürtler için dua edeceğini söyledi. Vatikan'dan çıkınca bir duman yükseldiğini gördük, sorduk, bize sözüne ettiği duasını yaptığını ve dumanın bü yüzden çıktığını söylediler."
2005 yılında Paris'te görüştüğü Irak'ın Kürt Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin isteğiyle Kürdistan'a dönen Pencewinî, Sülaymaniye'de yaşıyor ve kendisini 'kuzey devriminin gönüllüsü' olarak tanımlıyor. Kürt ulusal konferansının hazırlıklarında da yer alan Pencewîni'ye kuzey devrimini önemini soruyoruz ve şu yanıtı alıyoruz: "Diğer parçaların özgürlüğü, kuzeyin özgürlüğüne bağlıdır. Kuzey, bütün Kürdistan'ın anahtarıdır."
Konu ile ilgili haber: