1993’te Amed’in Lice ilçesinde aralarında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da bulunduğu 16 kişinin katledildiği olaya ilişkin açılan davanın 6'ncı duruşmasında sanık Eşref Hatipoğlu'nun ifadesinin ardından mağdur ve tanıklar dinlendi. Mahkeme heyeti, sanığın tutuklanma talebini reddetti.
Amed’in Lice ilçesinde 1993 yılında aralarında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da bulunduğu 16 kişinin katledildiği olaya ilişkin açılan davanın İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 6'ıncı duruşmasının öğleden sonraki oturumu mağdur müşteki ve tanıkların ifadeleri ile devam etti. Duruşmada dinlenen mağdur Gürdal Erdal, olaydan dolayı babasını kaybettiğini söyleyerek, üç gün cenazesini bulamadıklarını, askerlerin cenazeyi vermediklerini ancak, üç günün sonunda cenazelerini alabildiklerini söyledi. Normal bir gün olarak başladığını ancak daha sonra askerlerin kendilerine saldırdığını söyleyen Erdal, faillerin yargılanmasını ve cezalandırılmasını istedi. Erdal, davanın Diyarbakır'dan İzmir'de taşınmasının adaletli olmadığını ifade etti.
Duruşmada dinlenen tanıklardan Cemal Gözen, olayların generalin vurulması ile başladığını onun öncesinde her şeyin normal olduğunu belirterek, yaklaşık üç gün olayların devam ettiğini söyledi. Helikopterlerden kendilerine ateş edildiğini belirten Gözen, kendinin gözaltına alınarak Amed’e götürüldüğünü, 7-8 gün sonra bırakıldığını söyledi. İlçeye döndüğünde ise ilçenin neredeyse yok olduğunu söyleyen Gözen, Bahtiyar Aydın'ın Şırnak'ta öldürülüp Lice'ye getirildiğini ve komplo sonucu Lice'ye operasyon düzenlendiği yönünde duyumlar aldıklarını söyledi.
Tanık Ebedin Beydere ise, o dönemde belediye başkan vekilliği yaptığını belirterek, sabah saatlerinde belediyedeyken bir askerin birazdan burada çatışma çıkacak dediğini duyduklarını söyledi. Daha sonra konu ile ilgili hem kaymakamı hem de askeri karakolu aradığını ve onlarında bu söylemi onayladıklarını belirten Beydere, o gün belediye binasında kaldıklarını ve helikopterlerin evlere ateş ettiğini akşam saatlerinde de askerin dükkanları yaktığını gördüklerini anlattı. Beydere, 50-60 kişi o gece bodrumda kaldıklarını, fark edilmeleri helinde muhtemelen öldürüleceklerini de söyledi.
Mağdur Şiyar Kaymaz ise, sanık Hatipoğlu'na bizi top sahasına toparlayıp hakaret ettiğini hatırlayıp hatırlamadığını sorması üzerine Hatipoğlu, "Ben hakaret ederek işlerimi yapmam, nazikçe konuşum, öyle çözerim. Halkçı bir insanım. Asla askeri kuvvetler şehre saldırmamıştır" diye cevap verdi.
Tanık ve mağdur beyanlarının ardından farklı illerin mahkemelerinde ifadeleri alınan tanıkların beyanları okunurken, tutanakların ardından müşteki avukatlarının savunmalarına geçildi. Müşteki avukatları adına savunma yapan Yunus Muratakan, sanığın her verdiği ifade de olayı farklı farklı anlattığını belirterek, ilk verdiği beyanda şehre girdiğini söylediğini ancak bugün tam tersini beyan ettiğini söyledi. Bu tür davalarda cezasızlık olduğu için aynı durumların yaşanmaya devam ettiğini belirten Muratakan, "Faili meçhul ve geçmişle yüzleşme gerçekleşmiş olsaydı Tahir Elçi'nin hayatta olacaktı ve bu duruşmada savunma yapacaktı" dedi. Muratakan, dosyada somut delillerin bulunması nedeniyle sanığın tutuklanmasını talep etti.
Ardından savunma yapan sanık Eşref Hatipoğlu ise, kendisi şahsında silahlı kuvvetlerin ve Türkiye devletinin yargılanmak istendiğini iddia ederek, suçlamaları kabul etmedi. Sanık avukatları ise, iddianamede tutuklanmayı destekleyecek bir gerekçe olmaması nedeniyle tutuklama talebinin reddini ve yaşı nedeniyle duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti.
Sanığın duruşmalardan vareste tutulması talebini kabul eden mahkeme heyeti, sanığın tutuklama talebini reddederek duruşmayı 23 Haziran tarihine erteledi.