'Maden işçileri ölümle açlık arasında tercihe zorlanıyor'
'Maden işçileri ölümle açlık arasında tercihe zorlanıyor'
'Maden işçileri ölümle açlık arasında tercihe zorlanıyor'
Soma'da incelemelerde bulunan DİSK Genel Başkanı Beko, maden işçilerinin ölüm ve açlık arasında tercih yapmaya zorlandığını belirterek, "Soma'nın acısı dinmeden, yaraları sarılmadan, sorumlular hesap vermeden, verilen sözler tutulmadan 'kalan sağlar' işsiz bırakıldı" dedi. Katliamın sorumlusu olan devlet yetkilileri hakkında dava dahi açılmadığı tepki gösteren Beko, taleplerini açıkladı. Beko, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatlarının oluşturularak merkezden yönetilmesi anlayışından vazgeçilmesi gerektiğine de değindi.
DİSK Başkanlar Kurulu DİSK Yönetim Kurulu Üyeleri, 21 sendikanın Genel Başkanları ve Genel Sekreterlerinin katılımıyla bugün Soma Öğretmenevi'nde toplandı. Toplantı öncesinde basın açıklaması yapan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Türkiye'de maden işçilerinin ölüm ile açlık arasındaki tercihe zorlandığına dikkat çekerek, "İnsanları bu tercihe zorlamak için kotalarla, tarım politikalarıyla Soma'da pamuğu, tütünü bitirdiler. Soma'da bir sosyal cinayet işlediler. Sonra işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri almadan insanları madenlere sürdüler. 301 işçiyi ölüme sürükleyerek bir iş cinayeti işlediler" dedi.
Beko, "Yırca'da insanların zeytinlerini yok ederek sosyal cinayete devam ettiler. Ve son olarak da katliam yaşanan madende çalışan 2821 işçi acımasızca işten atıldı. Soma'nın acısı dinmeden, yaraları sarılmadan, sorumlular hesap vermeden, verilen sözler tutulmadan 'kalan sağlar' işsiz bırakıldı" diyen Beko, böylece 2821 işçinin yanı sıra eşleri, çocukları, alış veriş ettikleri Soma esnafı ve aslında tüm Soma'ya karşı bir sosyal cinayet işlendiğini belirtti.
'CİNAYETLERİN NEDENİ TESPİT EDİLDİ AMA...'
Beko, şu eleştirileri yaptı:
"Bu rödovans, taşeron köleliğine bir son verin! Ülkemizde pek çok maden firması, taşeron ya da rödovans ilişkileri içinde üretim yapmaktadır. Bu tür işletmeler iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını tamamen maliyet kalemi olarak görmektedir. Bu firmalar maksimum karı elde etmek için en hızlı en acımasız üretim süreçlerini yaşama geçirmektir.
İşçilere sürekli 'hadi, hadi' diyerek üretim zorlaması yapan bu firmalar, işçileri ölüme sürüklemektedir. İşleri bitince de işçilere 'hadi hadi' diyerek işçilere kapıyı göstermektedir. Üretim zorlaması, uzun çalışma saatleri, işçi maliyetlerinin düşürülmesi için getirilen dayıbaşılık sistemi, hep bu firmaların acımasız kar hırslarının sonucudur. Bu tespitler sadece bizim tespitlerimiz değildir. 2011 yılında yayınlanan Devlet Denetleme Kurum raporunda da madenlerde iş cinayetlerinin nedenleri tespit edilmiştir. Bu raporda en başta yer alan sorunlar 'taşeronluk/alt işverenlik uygulaması ve üretim zorlaması' olarak sıralanmıştır. Ancak bu rapora rağmen mevcut düzen devam ettirilmiştir. Üretim zorlamasında da, rödovansda da, taşeronda da "durmak yok, yola devam” denmiştir."
'HİÇBİRİ BEDEL ÖDEMEDİ!'
Türkiye'de 2008 yılından bu yana her yıl ortalama 133 madencinin öldüğüne dikkat çeken Beko, Soma'daki katliamın ardından bir devlet yetkilisi hakkında dahi dava açılmamasına tepki gösterdi. "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, bu bakanların bürokratları, madenlerin sahibi olan TKİ bürokratları, MİGEM Genel Müdürü… Bunlardan hiçbiri en ufak bir bedel ödememiştir. Tüm bedeli, ölen işçilerin tesadüf eseri sağ kalan madenci arkadaşları ödemektedir. Asıl sorumlular koltuklarında oturmaya devam etmekte, maaşlarını tıkır tıkır almaktadır. Fatura ise sağ kalan işçilere kesilmiştir. Bu nasıl bir düzendir? Bu nasıl bir ahlaktır? Bu nasıl bir insanlıktır" ifadelerini kullanan Beko, madenlerin kamu eliyle işletilmesini; rödovans uygulamasının kaldırılmasını; taşeron/alt iş verenlik gibi uygulamaların yasaklanmasını; sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılmasını istedi.
TALEPLER
Madenlerde yaşam odalarının kurulması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatlarının oluşturularak merkezden yönetilmesi anlayışından vazgeçilmesi gerektiğine değinen Beko, "Eğitim ve uygulama ile ilgili maden ocağı sistemi geliştirilmeli ve bu ocaklarda eğitim ve uygulamayı tamamladıktan sonra madenci sıfatı kazanılmalıdır ve üretimde çalıştırılmasının düzenlemesi yapılmalıdır. İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi etkin hale getirilmeli; temsiliyetinde eşitlik ilkesi gözetilmelidir. Bu Konseyin çatısı altında, sendikaların, meslek oda ve birliklerinin ve üniversitelerin yer aldığı mali yapısı bağımsız, özerk-demokratik bir İSG kurumu oluşturulmalıdır" diye konuştu.