Mahkemede Kürtçe tercüman krizi

Mahkemede Kürtçe tercüman krizi

Amed'te görülen bir davada Mahkeme Heyeti Kürtçe tercüman isteyen tutsağın talebini savcılık ifadesinin Türkçe yapılmasını gerekçe göstererek, “Türkçe biliyorsa kimlik tespiti Türkçe, savunmasını Kürtçe yapabilir” diyerek reddetti.

Amed’de “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılanan ve hakkında 15 yıl hapis cezası istenen Abdulcebbar Karabeğ’in yargılanmasına başlandı.

Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmada tutuklu Karabeğ ile avukatı Serkan Akbaş hazır bulundu.

Kimlik tespitine geçen mahkemeye Karabeğ Kürtçe yanıt verdi. Mahkeme heyeti A.K.’nin savcılıkta Türkçe ifade verdiğini hatırlatarak, Türkçe bilenlerin kimlik tespitini Türkçe yapması gerektiğini söyledi.

Tutsak Karabeğ’in Kürtçe yanıt vermesi üzerine avukatı Serkan Akbaş, “Müvekkilim kendini Kürtçe ifade etmek istiyor bu nedenle tercüman istiyoruz” talebinde bulundu.

 ‘SANIK SADECE İDDİA VE SAVUNMAYA İLİŞKİN TERCÜMAN İSTEYEBİLİR’

Kısa bir ara veren mahkeme heyeti ara kararında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 202. Maddesinin tercüman bulundurulacak halleri düzenlediğine işaret ederek kararında şöyle dedi:

“1-Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe biliyorsa, mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığı ile duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir.

2-Engelli olan sanığa veya mağdura, duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar, anlayabilecekleri biçimde anlatılır.

3-Bu madde hükümleri, soruşturma evresinde dinlenen şüpheli, mağdur veya tanıklar hakkında da uygulanır. Bu evrede tercüman, hakim veya cumhuriyet savcısı tarafından atanır.”

'SAVUNMA YAPARKEN TERCÜMAN İSTEYEBİLİR'

Mahkeme, “Sanık iddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesi üzerine iki kez sözlü savunmasını, kendisi daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabilir. Sanığın listeden seçeceği tercüman giderleri hazine tarafından karşılanmaz. Bu imkan, yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik olarak kötüye kullanılmaz” şeklindeki yasal düzenlemeyi hatırlattı.

Mahkeme, “Türkçeyi bilmeyenlere tercüman atanmasının her aşamada kanuni bir zorunluluk olduğu, yeni düzenleme ile sanık veya sanıkların yargılama dili olan Türkçe’yi biliyor olsalar da sadece iddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesi aşamasından sonra kendilerini mahkeme huzurunda Türkçe olarak bizzat beyan etmeleri halinde tercüman hakkından yararlanabilirler. Türkçe bilen sanıklar için resen tercüman atamak kanuna uygun olamaz. Tercümandan yararlanama hakkı iddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesinden sonra olmak üzere iki aşamada kullanabilir. Mahkeme heyetinin Kürtçe bilmemesi nedeniyle sanıkların tercüman taleplerini de Kürtçe ifade etmeleri mahkeme heyeti tarafından anlaşılmayacağı gibi kanunun sarih olarak vaz ettiği ‘kendisini daha iyi ifada edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde’ ifadesiyle sanıkların tercüman taleplerini mahkeme heyetine Türkçe sunması gerekir” ifadelerine yer verdi.

Kürtçe dile getirilen tercüman talebinin sanık avukatları tarafından tercüme edilerek mahkeme heyetine sunulmayacağına dikkat çeken mahkeme heyeti, “Avukatların savunma görevinin bulunduğu, tercümanlık yapamayacakları, tercümanlığın mahkeme tarafından atanan şahıslarca yeminli olarak yerine getirilir. Sanık avukatlarının müvekkillerinin yerine geçerek sanıkların Kürtçe kendilerini daha iyi ifade edebileceklerini söylemelerinin de imkan dahilinde olmadığı, bunu sanık avukatlarının bilmesinin mümkün olmadığını” belirterek talebin reddine karar verildi.

Ara kararın ardından söz verilen tutsak Karabeğ, sorulara Kürtçe cevap verince mahkeme sanığın yerine oturmasını istedi.

‘ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERDEN FARKINIZ YOK’

Uygulamaya tepki gösteren avukat Serkan Akbaş ise müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını belirterek, “Müvekkilim kendi savunmasını yapamamıştır. Bu nedenle savunmaya ilişkin değil de tahliyeye ilişkin beyanlarımız olacaktır. Müvekkilim dinlenmeden olay sonuçlanmış olacaktır. Bu durumda müvekkilimin savunma hakkı kısıtlanmıştır. Şuan yapılan yargılama ile daha önce özel yetkili mahkemelerde yapılan yargılama aynıdır. Ancak yasa koyucu bu isteği kabul etmeyerek sanığın savunma hakkını kısıtlamaktadır. Eğer böyle olacaksa Kürtçe savunma hakkı neden çıkarıldı. Müvekkilimin örgüt üyesi olduğuna dair bir delil yoktur, bu nedenle tahliyesini talep ediyorum” dedi.

Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti, Karabeğ’in tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.