Mazlumder'den Hükümet'e utanç duvarı mektubu
Mazlumder'den Hükümet'e utanç duvarı mektubu
Mazlumder'den Hükümet'e utanç duvarı mektubu
Rojava sınırına örülmeye başlanan 'utanç duvarı'nı protesto etmek için Mazlumder Amed Şubesi, Büyük Postane'de hükümet yetkililerine mektup gönderildi.
Mektupta, "Toprağa sınır, sınıra duvar, duvara tel Filistin’de çizilip örülürken ayaklanan ve sınırların ümmeti böldüğünü her fırsatta dilinden düşürmeyen sizler, mevzu Kürdistan olunca neden Kürdleri ümmetten hariç tutuyorsunuz?" ifadelerine yer verildi.
Mazlumder Amed Şubesi, Rojava sınırına örülmek istenen 'utanç duvarı'nı protesto etti. Dernek yöneticileri Büyük Postane'ye gelerek buradan hükümet yetkililerine duvarı protesto ettiklerine dair mektup gönderdi.
Hükümete gönderilen mektupta şunlara yer verildi: "Ey Siyasi İrade; ontolojik bir coğrafyayı, yani Allah’ın sınırlarını parçalara bölen gayrı meşru sınırların bu mahiyeti son zamanlarda duvar ile pekiştirilmek istenmekte…
'Aşağısı' Kürd, 'yukarısı' Kürd olan bir şeride çizilen 'düşmanlık' nişanesi sınırlar, yüz yıldır kardeşi kardeşe düşman edemedi. Bilakis “aşağı” ile “yukarı” yakınlaştıkça sınırlar anlamsızlaşıyor, ama bu durum sizleri memnun etmemiş olacak ki sınıra duvar örüyorsunuz…
Çok sevdiğiniz tabirle 'demokrasinin namusu'ndan çıkan neticeye göre şehrinde yaşayan her beş kişiden dördünün oylarını alarak seçilmiş bir belediye başkanı, kardeşleri, amcazadeleri, tarlaları ayıran sınıra bir de duvar örülmesi girişimine karşı ölüm orucuna yattı ve kendisine duvarın yapılmayacağı söylenince eylemine son verdi. Fakat hemen iki gün sonra beton dökülmeye başlandı. Sizin devlet ciddiyeti dediğiniz şey böyle bir şey midir?
Ey Siyasi İrade; Berlin’de Almanları birbirinden ayıran duvarın yıkılmasını takdirle karşılamakla, İsrail’in Filistinliler arasına ördüğü duvarı 'utanç duvarı' diye nitelemekle, Kürdleri Kürdlerden ayıran sınıra bir de duvar örmek nasıl aynı kalbin ve aklın işi olabiliyor?
Toprağa sınır, sınıra duvar, duvara tel Filistin’de çizilip örülürken ayaklanan ve sınırların ümmeti böldüğünü her fırsatta dilinden düşürmeyen sizler, mevzu Kürdistan olunca neden Kürdleri ümmetten hariç tutuyorsunuz?
Ey Siyasi İrade; daha geçenlerde Qamişlo’dan Nusaybin’e geçmek isteyen üç kişi, askerleriniz tarafından öldürüldü. Üzerlerinden; bayram şekeri, ilaç, tesbih çıktı. Belki kardeşlerine geliyorlardı, yeğenlerine şeker getiriyorlardı… Sınır tellerini insan canından değerli gören bir sistem daha ne kadar can alacak? Daha kaç insan ekmek parası peşinde, akraba ziyaretinde sınırlar uğruna öldürülecek?
Ey Siyasi İrade; 'İnsan yoktu ve sınır yoktu. İnsan geldi ve elindeki tebeşirle sınırlar çizmeye başladı' diyen şair, yeryüzüne insan eliyle çizilmiş bütün sınırların gayrı meşru olduğunu söylüyor. İçişleri bakanınız 'duvar mı, ne duvarı?' diyordu. Söyler misiniz; bir asır önce gayrimeşru yöntemlerle oraya çizilen ve kardeşleri birbirinden ayıran sınıra inşa edilen duvar ne duvarı?
Ey Siyasi İrade; 'Allah’ın da sınırları var." Biz ona gayretullah diyoruz. Allah’a inanıyor, imanî ve insanî bir vazife bilerek sizi uyarıyoruz: kardeşler arasına örülen duvarı tarih de affetmeyecektir, haki renkli sınırları olmayan Allah da…"