Mersin'de açıklama: Tutsakların yaşamı tehlikede

Mersin Cezaevi İzleme Koordinasyonu, tutsakların yaşam haklarının tehdit altında olduğunu söyledi, cezaevlerinin denetime açılmasını istedi.

Mersin Cezaevi İzleme Koordinasyonu, Tarsus T Tipi Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi’nde yapılan toplantıya, koordinasyon bileşenleri katıldı. Koordinasyon adına konuşan avukat Bedri Kuran, hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri, tecride karşı açlık grevleri, hasta tutsaklar sorununun insan hakları örgütlerinin uyarılarına rağmen devam ettiğini söyledi. Tutsakların yaşam haklarının tehdit altında olduğunu söyleyen Kuran, “Hapishane doluluk oranı alarm seviyesine gelmiştir. Ayrıca her hapishanede ayrı ayrı uygulamalar görülmekte, tutuklular- hükümlüler arasında ayrım yapılmaktadır. Ceza kesinleşince suç ne olursa olsun, kişinin suçla bağı kopar. Dolayısıyla ceza alan herkes için infaz kanununun eşit uygulanması gerekir. Din, dil, ırk, siyasi görüş ve sınıf farkı gözetilmemelidir. Ancak mevcut siyasi iktidar döneminde Türkiye’yi de bağlayan bu sözleşmeler yok sayılmaktadır” dedi.

'İHLALLER VAHİM BOYUTTA'

Hak ihlallerinin hapishanelerde vahim boyutlara ulaştığına dikkati çeten Kuran, Mersin Cezaevi İzleme Koordinasyonu adına Mersin Cezaevlerinde İHD ve ÖHD’li (Özgürlük için Hukukçular Derneği ) avukatların tutuklularıyla yaptığı görüşmeler sonucunda tespit ettikleri hak ihlalleri şöyle sıraladı:
“ *Tarsus T tipi Cezaevindeki olumsuz koşulların, daha önceki cezaevi ziyaretlerinde raporlaştırılan sorunların, ne yazık ki ağırlaşarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Pandemiye rağmen hijyen koşulları yetersizdir. İçme ve kullanma suyuna erişimde kısıtlamalar,  sıcak su temininde sorunlar yaşanmaya devam etmektedir.
* Hastaneye sevki yapılanların, uzun süreler bekletilmesi ve muayene ile tedavilerindeki ciddi gecikmeler, sağlık durumlarının daha da bozulmasına yol açmaktadır. Cezaevi yönetimleri tarafından gerekçe olarak sunulan jandarma ve infaz koruma memuru yetersizliğinin bir an önce giderilerek, hastane sevklerinin gecikmeksizin yapılması gerekmektedir. Aksi durumda yaşanabilecek kayıplardan bu gecikmelere yol açanların sorumlu tutulacakları doğaldır.
* Koronavirüs (COVİD 19) gerekçesi ile yapılan ilave kısıtlamaların, hastane dönüşlerinde zorunlu 14 günlük izolasyon ve tecrit ile kelepçeli muayene dayatmasının kimi mahpusların sağlık hizmeti almaktan kaçınmalarına neden olduğu bilgisi de mevcuttur. Bu durum da cezaevindekilerin sağlık hizmetine erişimlerini kısıtlayan ciddi bir etken olmuştur. Nitekim İsa Gültekin tüm uyarılarımız ve çabalarımıza rağmen sağlığa erişim konusunda yaşatılan zorluklardan dolayı yaşamını yitirmiştir.
 * 01.04.2021 tarihinde Gebze Kadın Cezaevinden Tarsus T Tipi Kapalı Kadın Cezaevine getirilen bir mahpus ile yapılan görüşmede, karantina koğuşunun fiziki koşullarının oldukça kirli ve sağlıksız olduğunu, bu hususlarla ilgili olarak cezaevi yönetimine üç defa şikâyetlerini iletmesine rağmen herhangi bir düzeltme yapılmadığını ifade etmiştir. Devamla bulundukları koğuşta toplam dokuz kişinin olduğu, bu kişilerden altısının açlık grevine girdiği,  greve girenlerde baş ağrısı, mide ağrıları, kabızlık, ishal gibi sağlık sorunlarının görüldüğü, hastanede kelepçeli muayene dayatmasına maruz bırakıldıklarını bildirmiştir.
* Kadın mahpusların ayrıca dışarıdan gönderilen yöresel giysilerin ve mektupların içinde gönderilen fotoğraf, kartpostal ve pulların bir kısmının kendilerine keyfi nedenlerle verilmediğinden, aramalarda el konulan radyolarının kendilerine iade edilmediğinden, kadın dergilerine ve gazetelere ulaşamadıklarından şikâyetçi oldukları saptanmıştır.”

ZİNDAN DİRENİŞİNE DİKKAT ÇEKİLDİ

‘İmralı’da yıllardır süren hukuksuz tecride karşı bölge cezaevlerinde de 197 gündür devam eden dönüşümlü açlık grevlerine değinen Kuran, “Mahpusların meşru taleplerinin bir an önce karşılanmasını, raporlarda belirtilen tecrit, işkence, darp ve kötü muamele iddiaları karşısında Adalet Bakanlığı ve cezaevi savcıları tarafından gereken hassasiyetin gösterilmesini talep ediyoruz. Haksız tecrit altında tutulduğunu, kötü muamele gördüğünü belirten mahpusların beyanlarının alınarak sorumluların tespit edilmesi, mahpusların yaşamlarını çekilmez hale getiren cezaevi koşullarının düzeltilmesine yönelik idari çalışmaların yapılması,  cezaevlerinin bağımsız uzmanlardan oluşan sivil toplum heyetlerinin denetime açılarak, sorunların tespiti ve çözüm yollarının birlikte üretilmesi gerektiğini önemle vurguluyoruz” ifadelerini kullandı.