Mersin’de hasta tutsaklar için yürüyüş

Mersin’de hasta tutsaklar için yürüyüş

Mersin'de düzenlenen yürüyüşle hasta tutukluların serbest bırakılması talep edildi. 

Mersin'in Akdeniz ilçesinde cezaevlerindeki hasta tutukluların durumuna ilişkin eylem gerçekleştirildi. BDP Çilek Mahallesi Temsilciliği önünde bir araya gelen ve aralarında Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk ve Belediye meclis üyeleri, Mersin İHD, DÖKH, ESP, Mersin Barış Girişimi üyeleri de bulunduğu çok sayıda kişi, buradan Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi'ne yürümek istedi. Kalabalık, TOMA ve zırhlı araçlar ile çevik kuvvet polisleri tarafından durduruldu. Polis yetkilileri, yürüyüşün izinsiz olduğu iddiasıyla kitlenin geçişine izin vermezken, kadınlar, zılgıt ve alkışlarla polisin bu tutumunu protesto etti. BDP'lilerle polis yetkilileri arasında başlayan görüşmeler 1 buçuk saat sürdü. Müzakerenin ardından polisler, kitlenin önünden çekildi ve kitle, mahallenin ara sokaklarından Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi'ne doğru yürüyüşe geçti. Kitle, "Bijî Serok Apo", "PKK halktır, halk burada", "Bê Serok jîyan nabe", "Hasta tutsaklara özgürlük", "Savaşa hayır, barış hemen şimdi", "Bijî berxwedana Rojava" sloganları attı. Yaklaşık 15 dakika süren yürüyüşün ardından Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi'ne ulaşan kitle, burada yarım saat boyunca oturma eylemi gerçekleştirdi. Polisler bu kez de cezaevinin kapısı önünde barikat kurarken, cezaevi gözetleme kulesindeki askerlerin hareketliliği de dikkat çekti.

Oturma eylemi sürerken, sırasıyla İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk, ESP adına Hüseyin Gür ve BDP Mersin İl Eşbaşkanı Halis Ernarinci konuştu. Konuşmacılar, Türkiye cezaevlerinde her an ölüm ve sakatlıkla yüz yüze kalan tutukluların yaşadıklarına dikkat çekerek, demokratik barış sürecinin ilerleyebilmesinin ön koşullarından birinin de tüm hasta tutukluların serbest bırakılması olduğunun altını çizdiler. 

‘131 TUTUKLU ÖLÜMLE KARŞI KARŞIYADIR’

Eylemde son olarak Hacer Koçak, İHD adına ortak basın açıklamasını okudu. Türkiye'nin, birçok alanda olduğu gibi cezaevleri karnesinin de hiç iç açıcı olmadığını söyleyen Koçak, Türkiye tarihinin katliamlar, ölüm, şiddet, işkence, taciz ve tecavüz olaylarıyla dolu olduğunu ifade etti, cezaevlerinin de ülkenin kanayan yaralarında biri olduğunu dile getirdi. Bu yıl hak ihlallerinin büyük bölümünün cezaevlerinde yaşandığına da işaret eden Hacer Koçak, şöyle konuştu: "Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın başlattığı müzakere ve barış süreciyle birlikte cezaevlerindeki baskı ve keyfi uygulamalar gün geçtikçe artmaya başladı. Bu durum, tutsakların açlık grevi direnişinin intikamı veya barış sürecinin başlamasıyla inisiyatifin elden gideceği telaşına düşen bürokrasinin uygulaması da olabilir. Son verilere göre cezaevlerinde tedavisinin sürmesi mümkün olmayan 486 hasta siyasi tutsak var. Ve bu tutsaklardan 131'i her an ölümle karşı karşıyadır. Artık yeter! Edî Bese! Cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını istemiyoruz." 

‘ADLİ TIP TARAFSIZ DEĞİL’

Koçak, tutukluların en basit hak arama taleplerinin ise, hücre cezası, görüş hakkı, iletişim, sohbet ve spor haklarının engellenmesi gibi keyfi disiplin cezalarına dönüştüğünü kaydetti. Koçak, "Hasta tutsakların hastanelere zamanında sevklerinin yapılmaması, ilaçların verilmemesi, özel beslenme durumlarının dikkate alınmaması, kelepçeli muayenenin dayatılması ve sağlıklı ortamlarda tedavilerin yapılmasına engeller konulması, yüzlerce mahpusun ölümüne ve hastalıklarının ağırlaşmasına neden olmuş ve olmaktadır. Tutsakların ağır hastalığına rağmen Adli Tıp Kurumları tarafsız davranmamakta ve mahpusun yaşam hakkının elinden alınmasına sebep olmaktadır. Adli Tıp Kurumu'nun yetkileri alınarak resmi hastanelere verilmelidir" diye konuştu.

Koçak, çıkarılan "sözde" yargı paketine eklenen "toplum güvenliğini tehdit etmiyor olması" şartının da tahliyelerin bilinçli şekilde engellenmesine yönelik bir madde olduğuna dikkat çekti. "Hasta tutsakların yaşamı polislerin insafına bırakılmaktadır. Bu haliyle yüzlerce mahpus ölüme terk edilmektedir" diyen Koçak, "Bu aynı zamanda mahpusları yavaş yavaş öldürerek yok eden bir devlet politikasıdır. Sadece 2013 yılı içerisinde 4 hasta siyasi tutsak, tahliye edilmedikleri için yaşamını yitirmiştir" dedi. 

‘CEZAEVİ KOŞULLARINI DÜZELTİN’

Mersin Cezaevi'nin çocuklarla dolu olduğunu da vurgulayan Koçak, bu çocuklardan 16 yaşındaki H.K. ile 17 yaşındaki M.Y.'nin ağır hasta olduğunu ve tedavilerinin cezaevi koşullarında sürmesinin mümkün olmadığını kaydetti. Yetkililere seslenen Koçak, "Bu çocukları ve tüm hasta tutsakları hemen serbest bırakın. Adalet Bakanlığı'na ve tüm ilgililere bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; İmralı Cezaevi'nde kalan Sayın Abdullah Öcalan başta olmak üzere, cezaevi koşullarını tutsakların haklarını dikkate alarak düzeltin. Sorunları çözün ve hasta mahpusları bir an önce serbest bırakın. Aksi durumda cezaevlerinden çıkacak cenazelerin katilleri sizler olacaksınız. Toplumun tüm kesimlerini de cezaevi sorunlarına karşı daha duyarlı olmaya ve birlikte mücadele yürütmeye çağırıyoruz" diye kaydetti.

Basın açıklamasının ardından oturma eylemine son veren yüzlerce kişi, Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi'nin önünden ayrıldı.