Paris katliamı davasını başından bu yana takip eden Gazeteci Akkaya: Soruşturma dosyasında katliamda MİT'in rolüne ilişkin geçen sadece katil zanlısının telefon trafiği, yayınlanan MİT belgesi ve ses kayıtları ışığında Türk istihbarat teşkilatı MİT’in Fransa’da işlenen siyasi bir cinayete karışma olasılığı üzerinde duruluyordu.
Paris katliamı davasını başından bu yana takip eden Gazeteci Selma Akkaya, katil zanlısı Ömer Güney’in ölümü ardından davada yaşanabilecek gelişmeleri ANF’ye değerlendirdi.
Ömer Güney’in ölümü, Ocak ayında başlaması beklenen Paris Katliamı davasını nasıl etkileyecek?
Dava dosyasında zanlı Güney dışında suçlanan bir birey söz konusu değildi. Bu durumda ortada yargılanacak kişi olmadığında, Fransız hukuku gereği bir mahkemenin olup olmayacağı ise meçhul. Konuya dair önümüzdeki günlerde avukatların ilgili savcılıkla görüşmeleri sonucu bir açıklama yapması bekleniyor.
Fransız devletinin, davayı ağırdan alması ve şimdiye kadar başlatmamış olması, bu katliamda MİT’in oynadığı rolü gizlemeyi hedefliyor muydu?
Fransız yargısı özellikle terör kapmasında açtığı soruşturmalarda 5 yıla kadar bir soruşturma sürece yürütüp dosyaları ondan sonra ilgili mahkemelere yönlendiriyor. Ama bu dosyada farklı bir durum söz konusuydu. Ortada üç kadın devrimciyi öldürdüğüne dair ellerinde kanıtlarla bir katil zanlısı duruyordu. Ve bu katil zanlısının ilk günden itibaren kafasında bir tümör olduğu ilgili savcılık ve hakimlik tarafından biliniyordu. Mayıs 2015 yılında dosya hakimi soruşturmayı sonlandırdığını ailelere, "zanlı hasta ve davanın bir an önce görülmesi kaygısıyla da dosyayı" gönderdiğini kendi ağzıyla itiraf etmişti.
Bütün bu gerçek bilinmesine karşın bir buçuk yıl sonra mahkeme tarihi konuldu. Hatta ilk olarak 5 Aralık olarak belirlendi. Ardından sebepsiz yere 23 Ocak tarihine ertelendi. Gelinen aşamada 5 Aralık tarihinde Güney'in sağlık durumunun ciddiyetini içeren bir doktor raporu çıkıyor. Ardından Cuma günü aile avukatlarına gelen bilgiye göre, zanlının durumunun ciddiyeti gerekçesiyle avukatı tarafından tahliyesi için başvuru yapıldığı ifade ediliyor. Ve aslında Cuma günü ölen katil zanlısı Güney hakkında Cumartesi günü aile avukatlarına bilgi veriliyor.
Soruşturma dosyasında katliamda MİT'in rolüne ilişkin geçen sadece katil zanlısının telefon trafiği, yayınlanan MİT belgesi ve ses kayıtları ışığında Türk istihbarat teşkilatı MİT’in Fransa’da işlenen siyasi bir cinayete karışma olasılığı üzerinde duruluyordu. Söz konusu ilişkinin biçimi, düzeyi, MİT içerisinde bir birimle mi yapıldığı ya da MİT’in olaya ne düzeyde karıştığı konusunda davaya ilişkin Türkiye’nin bilgi vermemesinden kaynaklı ilerlenemediği belirtiliyordu. Derin devlet içindeki ayrılıklara, Paralel Yapı konusundaki gelişmelere, Recep Tayip Erdoğan’ın açıklamalarına işaret eden soruşturma, katliamın “barış sürecine muhalefet eden grupların bir darbesi” olma ihtimalini de göz önünde bulundurulduğu ifade edilen soruşturma dosyası sevk belgesinde bütün bu nedenlerle, Oslo ve İmralı müzakere süreçleri yakından takip edilmiş durumda.
Özetle mahkeme sevk belgesinde hakimin, “Prosedürdeki çok sayıda unsur, cinayetlerin kışkırtılması ve hazırlığına MİT’in karıştığı şüphesine yol açıyor” ifadesine yer veriliyor. Katil zanlısı Ömer Güney’in casusluk yaptığı tespitli olarak iddianamede yer alırken, zanlının Türkiye’deki birey veya bireylerle gizli görüşmeler yaptığına da dikkat çekiliyor. Bütün bunlara ek olarak da MİT ajanlarının bu olaylara üst makamların onayı dahilinde resmi olarak mı katıldığı, yoksa barış sürecini bozmak için mi davrandıkları konusunda tespit yapılmadığı ekleniyor. Katil zanlısı Ömer Güney’in tutuklandığı sırada Paris’teki Türk Büyükelçiliği’nin bu konudan haberdar edilmesini istemesi, şüpheleri artıran bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Sonlanan soruşturma sürecinde MİT’e işaret edilmesi, Fransa tarihinde bir ilk olarak değerlendiriliyor. Şu ana kadar Fransa’da çeşitli ülkelerin gizli servislerinin örgütlediği 25 farklı politik cinayet işlendi. Bunların hiçbirinde Fransa, söz konusu ilgili servisleri açık bir dille işaret etmediği gibi bazı dosyalarda tutukladığı katil zanlılarını ilgili ülkelere teslim etmiş bulunuyor.
İlk kez Fransız adli makamları yabancı bir devletin bir siyasi cinayete karışma olasılığına ilişkin bu kadar açık bir dil kullanıyordu. Dosya kapsamında mahkeme olması durumunda, bütün bu ilişkilere dair belgeler mahkeme de 5 hafta boyunca değerlendirilecekti. Katil zanlısı bu anlamda bir daha sorguya tabi tutulacaktı. Katil zanlısı, ortadan kalkınca mahkeme önünde "hukuken MİT yargılanmasa da" gündem olacak MİT, Fransa Adalet Sarayı’nda konuşulmamış olacak. Çünkü dosyada MİT yargılanmıyordu, yargılanacak olan katil zanlı olan Güney’di. Bu durumda, hasta olduğu bilindiği halde uzatılan soruşturma ve devamında bir buçuk yıl mahkeme sürecinin uzatılması, akıllara mahkemenin yapılmasına bir ay gibi kısa bir süre kalmışken katil zanlısının ölmesi, baştan yazılmış bir senaryoyu gösteriyor. Ölene kadar beklediler mi? ya da MİT gündem olmasın diye susturuldu mu? soruları yanıt bekliyor!
Katliamda Fransız İstihbarat Servisi’nin eksikliklerini açığa çıkardı mı?
Eksikliğin ortaya çıkarılması önce eksikliğin kabul edilmesiyle başlanır. Ama bu konu hiç gündeme dahi alınmadı. Burada sadece Fransız istihbaratı değil bütün ülkelerin istihbaratlarının rolü olduğunun altını çizmek gerekiyor. Katil Almanya'dan gelmişti. Katilin geçmişi, Almanya'daki faaliyetleri, daha sonra Almanya'da yakalanan MİT mensuplarıyla bağlantısının olup olmadığı konusunda Alman istihbaratı dosya ile hiçbir bilgi paylaşmamıştır. Hollanda istihbaratı, katliamdan önce Hollanda'da yaşanan esrarengiz baskına dair sadece gözaltına alınan kişilerin ifadeleri dışında dosya ile bu anlamda ellerinde bir veri olup olmadığını paylaşmamıştır. Fransız anti-terör polis servisleri, katil zanlısının evinde arama yaparken, dosya boyunca birçok emareyle belgelenen bir delil karartmaya gitmiştir. Katil zanlısı Güney'e dair ellerinde veri olup olmadığına dair yapılan başvuruları sayısız kez yanıtsız bırakmış. Ardından 90 sayfa mahkemeye üç Kürt kadının geçmişi, Kürt kurumlarının çalışmalarına dair belgeyi sunmuş ama bu belgelerin hiçbiri okunamıyor. Çünkü devletin bilgi gizliliği gerekçesiyle üzerleri siyah şeritlerle karartılmış 90 sayfa.