MLKP: Süreç ciddi riskler taşıyor
MLKP: Süreç ciddi riskler taşıyor
MLKP: Süreç ciddi riskler taşıyor
MLKP Merkez Komitesi, müzakere sürecine ilişkin görüşlerini açıkladı. Bu sürecin "ciddi riskler" taşıdığına dikkat çeken MLKP, "PKK'nin bilinen riskleri aldığı koşullarda yapılması gereken, inkarcı sömürgeci faşist diktatörlüğü kuşatmak, halklarımızın birleşik mücadelesini yükselterek, devletin ve hükümetin süreci egemenlerin lehine çevirme planını parçalamak, Kürt ulusal demokratik taleplerinin, alevi demokratik taleplerinin, ulusal toplulukların demokratik taleplerinin, işçilerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin temel demokratik taleplerinin elde edilmesini sağlayacak koşulları oluşturmaktır" dedi.
Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Merkez Komitesi, Kürt sorununa ilişkin görüşmelerin sürdüğü "çözüm" sürecini değerlendiren yazılı bir açıklama yaptı. Sürecin büyük riskler taşıdığını ve PKK'nin de bunun bilincinde olduğunu belirten MLKP, "sürecin daha büyük bir savaşa evrilebileceği ihtimalinin dikkatle gözetilmesi, tüm adımların bu temelde atılması gerektiğini hatırlatmayı devrimci sorumluluk" saydıklarını ifade etti.
"İki halkın ulusal eşitliğine dayalı İşçi-Emekçi Halk Cumhuriyetleri Birliği" için mücadele ettiğini hatırlatan MLKP, "Partimiz, Kürdistan'da ulusal ve sosyal kurtuluşu birleştirmeyi esas almaktadır. Böyle bir çözüm, ancak birleşik devrim yoluyla inkarcı sömürgeci faşist diktatörlüğün yıkılmasıyla kazanılabilir" dedi.
Kürt halkının yalnızca sömürgeci boyunduruk altında tutulmadığını, aynı zamanda inkar da edildiğine dikkat çeken MLKP, "Nitekim, Kürt halkının bugünkü ulusal mücadelesinin önderliğini yapan PKK, inkarın son bulması ve sömürgeciliğin siyasal bakımdan sınırlandırılması programıyla mücadele yürütmektedir. Partimiz, söz konusu programın ulusal kurtuluşu ya da tam hak eşitliğini sağlamayacağı görüşünde olmasına karşın, bu mücadele ve taleplerle omuz omuzadır" diye kaydetti.
Son gelişmelere ilişkin görüşlerini "devrimci sorumluluk" gereği açıkladığını duyuran MLKP, siyasi iktidarın, "ulusal demokratik talepler konusunda vaatlerle oyalama ve gerillanın Güney Kürdistan'a geçişini sağlama politikası deşifre ve reddedilince, zindan, imha ve İmralı tecridini ağırlaştırma çizgisine sarıldığı"nı kaydetti. MLKP, "Hava ve kara saldırılarını yoğunlaştırdı, kitlesel tutuklamaları hızlandırdı, Kürt halk kitlelerinde yılgınlık, PKK ve BDP saflarında bölünmeler yaratma, önder kadrolara dönük suikastlar düzenleme planına geçti" dedi.
2012 tarihinin bir dönemeç olduğuna dikkat çeken MLKP, şunları ifade etti: "2012'de, gerilla, zafer azminin, cüretin ve askeri tekniğin kaynaştırıldığı yürekli planlarla savaşımı yeni bir düzeye yükseltti. Şemdinli'de simgelendiği üzere, inkarcı sömürgeciliğe gizlenemez bir yenilgi yaşattı. Büyük bir moral, askeri ve siyasi başarı elde etti. Türk halkı saflarında Kürt ulusal mücadelesinin ve PKK'nin askeri yoldan dağıtılamayacağı düşünce ve duygusunu yaygınlaştırdı.Binlerce aktivistin ve kadronun tutuklanmasına karşın, ulusal kitle hareketi büyük bir canlanma ve kararlılık içine girdi. Newroz'u serhildanlaştırdı. Şehitleri uğurlama eylemlerini birer başkaldırıya dönüştürdü. Yurtsever tutsakların açlık grevini yaygın ve güçlü biçimde sahiplenerek diktatörlüğü köşeye sıkıştırdı."
GÖRÜŞMELER PKK'NİN BAŞARISIDIR
MLKP, Rojava'daki gelişmelere de dikkat çekti: "Fiilen özerklik statüsü kazanıldı. Müthiş bir moral etki ve zafer inancı yaratan bu gelişme, Kuzey Kürdistan'daki mücadele için büyük askeri ve lojistik imkanlar yarattı. AKP hükümetinin Suriye politikasını daha büyük bir çıkmaza sürükledi. Bütün bunlar, bir devlet kararı olarak, AKP'yi, İmralı'ya gitmeye, Öcalan'la görüşmelere, ulusal demokratik talepler temelinde müzakerelere mecbur etti. Bu, ulusal demokratik mücadelenin, onun önderliğini yürüten PKK'nin başarısıdır" değerlendirmesini yaptı.
"İmralı görüşmeleri her iki taraf açısından da mücadelenin yeni araç ve biçimlerle sürdürülmesidir" diyen MLKP, şu değerlendirmelerde bulundu: "İnkarcı sömürgecilik ve AKP hükümeti, zorunlu kalarak oturduğu masada durumu tersine çevirmeyi, ulusal demokratik taleplerin içeriğini boşaltmayı veya en dar çerçeveye hapsetmeyi amaçlıyor. Aynı anda, faşist psikolojik savaş yoluyla PKK'nin yürüttüğü mücadeleyi itibarsızlaştırmaya, moral üstünlük elde etmeye çalışıyor. PKK ise, süreçten, öncelikli gördüğü ulusal demokratik talepleri kazanarak çıkmayı, inkarı sonlandırmayı, sömürgeciliği siyasi bakımdan sınırlandırmayı hedefliyor. İnkarcı sömürgecilik ve AKP, bu süreçte, gerilla savaşının ve Kürt ulusal kitle hareketinin kuşatmasından kurtulmak yoluyla bölgesel yayılmacılık planlarını uygulamak; PKK'nin, Rojava'da, gerici Esat rejimi ve NATO işbirlikçisi HSO (Hür Suriye Ordusu) karşısında, üçüncü cephe tarzında sürdürdüğü bağımsız duruşunu bozmak hayalleri kuruyor. AKP, Oslo'da, bireysel kültürel hakların resmen tanınmasını aşan herhangi bir somut vaatte bile bulunmaksızın, gerillanın Kuzey Kürdistan'dan çekilmesini sağlamaya çalıştı. Bugün ise ulusal demokratik hakların kabul edileceği vaadinde bulunarak aynı sonucu elde etmeye çalışıyor.
RİSK
Faşist Anayasa ve yasaların, faşist kurum ve kadroların yerli yerinde durduğu, devletin, Kürt ulusal demokratik haklarının kabulüne dayalı bir dönüşüme girmediği koşullarda, gerillanın vaatler temelinde Kuzey Kürdistan'ı terk etmesi, gerek ulusal demokratik hareket, gerekse de genel olarak işçi ve ezilenlerin demokratik hareketi bakımından çok ciddi bir risktir.
MLKP için, PKK'nin, durumun, bir başka ifadeyle aldığı riskin bilincinde olduğu açık bir konudur. Bu riskin barındırdığı tehlikeler önemlidir ve asla hafife alınamaz. Partimiz, inkarcı sömürgeciliğin masada kazanma hevesleri nedeniyle, sürecin daha büyük bir savaşa evrilebileceği ihtimalinin dikkatle gözetilmesi, tüm adımların bu temelde atılması gerektiğini hatırlatmayı devrimci sorumluluğu sayar.
İnkarcı sömürgeciliğin köleci barışına karşı, adil, onurlu, demokratik barış bayrağını yükselten ulusal demokratik hareketin, sömürgeciliği siyasal bakımdan sınırlayacak "demokratik özerklik" hedefini geri çekeceği, bunun yerine yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesini şimdilik yeterli bulacağı görülmektedir. İnkarın son bulması, bir diğer ifadeyle, Kürt ulusal varlığının ve anadilde eğitim hakkının resmi (anayasal, yasal) tanınması koşullarında, bu uzlaşma bir ölçüde anlaşılırdır. Aksi halde, dağlarda ve kentlerde kazanılanın masada kaybedilmesinden başka bir anlam taşımayacaktır."
MLKP Merkez Komitesi açıklamasında son olarak, "PKK'nin bilinen riskleri aldığı koşullarda yapılması gereken, inkarcı sömürgeci faşist diktatörlüğü kuşatmak, halklarımızın birleşik mücadelesini yükselterek, devletin ve hükümetin süreci egemenlerin lehine çevirme planını parçalamak, Kürt ulusal demokratik taleplerinin, alevi demokratik taleplerinin, ulusal toplulukların demokratik taleplerinin, işçilerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin temel demokratik taleplerinin elde edilmesini sağlayacak koşulları oluşturmaktır. Çok açıktır ki, Kürt halkının ulusal kimliğinin, anadilde eğitim hakkının ve bağlı demokratik taleplerinin kabul edilmesi, işçi ve ezilenlerin temel demokratik haklarından yalıtılmış şekilde gerçekleşemez.Partimiz devrimci çalışmalarında bu görevini dikkatle gözetecek ve gereklerini yerine getirecektir" diye noktaladı.