'Mültecilik tercih değil zorunlu sonuçtur'

HDP'nin göçmen ve mültecilerden sorumlu MYK Üyesi Gülsüm Ağaoğlu, mülteciliğin bir tercih olmadığının altını çizerek, AKP hükümetini mülteci hukukunu derhal uygulamaya davet etti.

Ağaoğlu AFAD mülteci kamplarının derhal sivil denetime açılmasını istedi.

HDP Göçmen ve Mülteci Komisyonu'ndan Sorumlu MYK Üyesi Gülsüm Ağaoğlu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü öncesinde ANF'nin sorularını yanıtladı. 

Mülteciliğin tercih edilen bir durum olmadığının altını çizen Ağaoğlu, "Mültecilik, iç savaşlar nedeniyle ülkelerinden göçe zorlanan insanların düştükleri bir durumdur. Bu nedenle sonuçlarından sorumlu kılınamazlar" dedi. 

Ağaoğlu, Türkiye'nin bir mülteci politikasının olmadığını belirtti, "Mültecilik hukuku da yok. Ayrıca AB ile varılan anlaşmaya bakılırsa, insanların hayatı, bir pazarlık konusu bile yapılabiliyor" diye konuştu. 

'KAMPLAR ACİLEN DENETİME AÇILMALI' 

Suriye'deki savaş nedeniyle 3 milyonu aşkın insanın Türkiye'ye sığındığına dikkat çeken Ağaoğlu, şöyle konuştu: "Bu insanların yüzde 10'u, hiçbir sivil denetime tabi olmayan ve hiçbir şeffaflığın olmadığı AFAD kamplarında yaşıyor. Bu kamplarda cinsel istismar dahil her türlü hak ihlaline maruz kaldıklarını gördük. Adeta yarı kapalı cezaevi gibi yerler bu kamplar. Milletvekillerine dahi kapalı." 

Antep'teki AFAD kampında inceleme yapmalarının engellendiğini hatırlatan Ağaoğlu, "İnsani yaşam koşullarının sağlanmadığını, cinsel istismarın yaygın olduğunu, kadınların fuhşa zorlandığını, kentteki tüm sivil toplum örgütü temsilcilerinden duyduk" dedi.  

'TÜRKİYE'DE BİR MÜLTECİ HUKUKU YOK' 

AB ile Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasını eleştiren Ağaoğlu, "Mültecilik hukuku ile vize serbestliği yan yana getirilemez. AB ülkeleri, kendi ülkesine mülteci gelişini engellemeye çalışıyor. Ancak Türkiye'nin de bir mülteci hukuku yok. Türkiye, Avrupa ülkeleri dışından gelen her mülteciye, hiç bir uluslararası hukukta tanımı olmayan 'misafir' diye bir tanım yapıyor. Aslında mültecileri tanımsız bırakıyor ve belirsizliğe mahkum ediyor" diye konuştu. 

Maraş'ın Terolar bölgesinde kurulmak istenen mülteci kampını da eleştiren Ağaoğlu şöyle konuştu: "Özellikle Terolar bölgesinde mülteci kampının siyasi sonuçları ağır olur. 5 bin kişinin yaşadığı yere 40-50 bin kişilik mülteci kampı yapmayı düşünüyorsanız, bu bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi amacına yöneliktir."

'SINIRDA SELEFİ KEMERİ Mİ OLUŞTURULUYOR' 

Cizre, Nusaybin gibi ilçelerde boşaltılan yerlere de Suriyeli mültecilerin yerleştirileceği gibi iddiaların gündemde olduğunu hatırlatan Ağaoğlu, "Eğer böyle bir plan varsa bu, sınırda bir Selefi Kemeri oluşturma planıdır. Bunu reddediyoruz. İnsanların, savaş nedeniyle kaçmak zorunda kaldıkları ülkelerinin sınırındaki bir kampa yerleştirilmesi de kabul edilemez. Ayrıca bu durum AKP'nin politikaları nedeniyle iç göçe zorlanan Kürt halkıyla ülkesindeki savaştan kaçmak zorunda kalan Suriye halklarını karşı karşıya getirecektir" dedi. 

'SURİYELİ MÜLTECİLERLE YERYÜZÜ SOFRALARINDA BULUŞUYORUZ' 

HDP Göçmen ve Mülteci Komisyonu'ndan Sorumlu MYK Üyesi Gülsüm Ağaoğlu, Suriyeli mültecilere karşı bir nefret söyleminin öne çıktığının altını çizdi, Taksim'deki iftar çadırına Suriyeli çocukların alınmamasına tepki gösterdi ve ekledi: "Bu durum Ramazan ayının ruhuna aykırıdır. Bizler kurduğumuz yeryüzü sofralarında Suriyeli mültecilerle birlikte iftarlarımızı açıyoruz. 24 Haziran'da Suriyeli mültecilerin yoğun olduğu Sultanbeyli'de, milletvekilimiz Hüda Kaya ile birlikte yeryüzü iftarında mülteci aileler ile birlikte olacağız." 

"Mültecilik bir tercih değildir" sözünün altını çizen Ağaoğlu, "Suriyeliler, iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etti. Suriye'deki iç savaşta AKP hükümetinin rolü de ortada. Devletler, iç barışın sağlanması için üzerine düşeni yapmalı. Biz bir arada uyum içinde yaşamayı öneriyoruz. Entegrasyon değil, toplumsal bütünleşme ve bir arada yaşama önerisinde bulunuyoruz. İnsanlar nerede nasıl yaşayacaklarına kendileri karar verir. Eğer ülkelerine geri dönmek istiyorlarsa, bu güvenli dönüşün koşullarını yaratmak da uluslararası örgütler ile devletlerin sorumluluğundadır. Türkiye'nin derhal mülteciler için koyduğu için coğrafi çekince şartını geri çekmesini istiyoruz."